Türkiye’nin bir şaha, padişaha, despota, diktatöre ihtiyacı yoktu. Despotlukla hiçbir ulus, hiçbir toplum, hiçbir aile mutluluğa, huzura, iyi hayata, özgürlüğe, yüksek bilme, yüksek vicdana, yüksek sanata, edebiyata, dini inancı yüksek ahlakla buluşturmaya, yüksek ahlakı dini inancın temeli yapmaya, savaşı, çatışmayı, bölünmeyi bitirip sınırsız barışa, sevgiye, şefkate, barışmaya, bağışlamaya, çağı yakalamış ileri bir sanayileşmeye, kendini doyurduktan sonra komşularını da besleyen verimli bir tarımsal üretime ulaşamadı. Tarihte bir despotun ulusunu ileriye taşıdığını ve “mutlu ettiğini” gösteren bir tek örnek bile yok.

Tersi var.

Yalan.

Zulüm.

Kıyım.

Yolsuzluk.

Yoksulluk.

Yasaklar.

Adaletsizlik.

Rüşvet.

Hak yeme.

Akraba kayırma.

İşi çapsıza verme.

Yandaşa üç maaş.

Torpilliye beş maaş.

Partiliye on beş maaş.

Despotlukta var.

Hak yemeyi yüceltme.

Devleti soyma.

Yolsuzluğu gizleme.

Havuzcu peydahlama.

Despotu destekleyen, partiyi finanse eden, devlet ihaleleri ile yeni zenginler yaratma; bunlar da despotluk.

★★★

Hem Cumhurbaşkanı olma.

Hem parti başkanı kalma.

Hem bakanları atama.

Hem Meclis’i kontrol.

Hem dini kibirlenme.

Hem Diyanet’i yönetme.

Hepsi despotluk.

Gösterişi öne geçirme.

Saraylar yaptırma.

Yüksek faizle bulunmuş dış para ile ekonomide “kara delik” adı verilen zarar üreten pahalı köprüler, yollar, hava meydanları yaparak; gösteriş yatırımları ile toplumda yükselen yoksulluğu, işsizliği, açlığı, aileleri elektrik ve doğalgaz faturası mahkumu haline getirmeyi, rüşveti, soygunu, adaletsizliği, zengin ile yoksul arasında açılan uçurumu, milli paranın dolar karşısında dandikleşip teneke değerine inmesini; “devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor” yalanıyla örtmek, gizlemek de despotluk.

Özgür basını susturma.

Yandaş medya yaratma.

Kiralık kalemleri yüceltme.

Dalkavuk yazarlara övgü.

Dalkavuk aydınlara ödül.

Dalkavuk bürokrata makam.

Adaleti hançerleme.

Partili yargıçlar üretme.

Taraflı savcılar peydahlama.

Eroin baronunu kaçırtma.

Hizbullahçı katili salıverme.

Hapishaneleri çoğaltma.

Partili hakimler ve savcıları kullanarak, dün beraat verdiğine bugün ömür boyu hapis kararı çıkartarak; “korku toplumu” yaratma; bunların hepsi despotluk alametleri.

★★★

Türkiye’nin Avrupa’da örnekleri var olan ileri demokrasiye ve siyaseti zenginleşme, avanta vurma, kamu gücünü başkasının malına çökme aracı yapmamış politikacı tipine ihtiyacı vardı. İleri demokrasiye geçmiş, Almanya’da ne varsa hepsini bütün kurumlarıyla alıp benimsemiş, hukukun tarafsızlığını ve üstünlüğünü koruyan bir Türkiye, Ortadoğu’da ve İslam toplumları içinde “örnek ülke” olacaktı. Türkiye’nin MAN Adası’ndan enişte, dünür, kardeş ve oğluna “15 milyon dolar” para gelmişse bu paranın nasıl kazanıldığını, açık seçik, anlaşılır şekilde halka açıklayacak yoksa istifa edecek politikacı tipine özlemi vardı.

Türkiye’nin!

Despotluğa ihtiyacı yoktu.

Türkiye’nin despotluğa ihtiyacı olmadığı; “Parola: Vatan! İşareti: Namus! Kahrolsun despotluk!” diye yükselen protestolarla ortaya çıktı. Osman Kavala’nın, Mücella Yapıcı’nın, Can Atalay’ın (ve diğer hapse konulan 16 kişinin) hükümet darbesi yapmak için emirlerinde silahlı kuvvetleri mi vardı ki, “hükümeti devirmek” suçundan birine ömür boyu ve diğerlerine 18 yıl hapis cezası kesildi? Hakimler heyetinden biri; “ortada hiçbir kanıt yok” dedi. Partili hakimin sadece 2 yıllık yargıç ve eşinin de  Fetullah itirafçısı olduğu ortaya çıktı. Toplumun yarısından çoğu bağırıyor:

Kahrolsun despotlar!