Ankaralı İstihkam Uzman Çavuş Mustafa Arslan ile Vanlı meslektaşı İbrahim Han, Hakkari Dağ ve Komando Tugayında görevliydi. Aynı evde kalıyorlardı. Kuzey Irak’ta devam eden “Pençe Kilit” Operasyonu’na onlar da katılmıştı. Kahraman askerimiz sınır ötesinde de canla-başla mücadele ediyordu. Bu mücadelede bölücü terör örgütüne darbeler indiriliyor ama gazilerimiz, şehitlerimiz de oluyordu.

Tarih 29 Nisan 2022. Yer Kuzey Irak’ın Zap bölgesi. Uzman Çavuş Mustafa Arslan, teröristlerin döşediği el yapımı patlayıcıyı (EYP) imha etmek için çalışıyordu. Şiddetli bir patlama oldu. Mustafa Arslan diz altından itibaren ağır yaralandı. Çukurca’nın Işıklı Karakolu yakınında kurulan sahra hastanesine getirilip ilk tedavisi yapıldı. Mustafa’nın ayağı parça parça olmuştu. Ankara Gülhane Hastanesi’nde getirildi. Ameliyatlar birbirini izledi. 2,5 ay hastanede kaldıktan sonra tedavisi evinde sürdürülmeye başlandı. O bir gazi.

VANLI İBRAHİM

İstihkam Uzman Çavuş İbrahim Han, Vanlı’ydı. Yine Kuzey Irak’ın Zap bölgesinde bir mağara girişinde tuzaklanan el yapımı patlayıcıyı etkisiz hale getirmeye çalışırken patlama oldu. İbrahim Han, 12 Ekim 2022’de şehit oldu. Eğer, şehit olmasaydı, ev arkadaşı, meslektaşı Mustafa Aslan’ı ziyaret için Ankara’ya gelecekti. Vanlıyla, Ankaralı abi-kardeş olmuşlardı.

Önceki gece Mustafa Arslan, şehit arkadaşını düşündü. Zaten aklından da çıkmıyordu. Duygularını döktü. Kendisine ulaşıp, bunların kendisi tarafından yazılıp yazılmadığını sordum. “Evet, çok duygulandım, içimden can kardeşim İbo’yu yazmak geldi” dedi. Duygulandı. Rahatlatmak için onun ilk tedavisi yapıldığı Işıklı’da yıllar önce karakolda yediğim sahanda yumurtayı, gidişim yasak olmasına rağmen Çayırlı köyüne mayınlı araziden katırla gidişimi anlattım. Ama bizim ki hikaye mi? Söz, gazimiz Mustafa Arslan’da.

BERABER AĞLIYORLARDI

“Hakkari Dağ ve Komando Tugayında üçüncü yılımdaydım. Şehidimiz İbrahim o zamanlar daha yeni bölüğümüze atanmıştı. Geldi konuştuk, tanıştık, kanım çok ısındı. Görevlere çıktıkça birbirimizi tanımaya başladık derken bir baktım sapa sağlam abi- kardeş olmuşuz. Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmez oldu. Sonrasında İbo’yu ev arkadaşı olarak yanıma aldım. Gündüz gibi gecemiz de beraberdi. Gülüyor, eğleniyorduk. Hüzünlendiğimiz anlarda da beraber ağlıyorduk. Arada ‘Sen şehit olacaksın’, ‘Yok, senin bacak kopacak’, ‘Yok benim kopacak’, ‘Sen gazi olacaksın’ diye birbirimizle şakalaşır, gülüşürdük. ‘Pençe Kilit Operasyonu’na giderken ben evden ondan önce ayrıldım.  Ben farklı bölgeye, İbo farklı yere gidecekti.

SARILDIK, HELALLEŞTİK

Gitmeden önce birbirimize sarıldık. Helalleştik. Her zaman ki gibi gülüştük. İbrahim’i son görüşüm olacağını ne ben, ne de İbo bilemezdi. Operasyon başladı. Sürekli telefon trafiğimiz devam ediyor kendisiyle. ‘Dayım dikkat et’ diyor, ben de ona ‘Sen de dikkat et” diyordum. Ben, operasyonun 11’nci gününde EYP patlaması sonrası yaralandım. İbo, haberi aldığında çok üzülmüş, benim haberimi aldığında adeta aklı gitmiş.

GATA’da tedavi olmaya başladım. İbo, her gün beni görüntülü arıyor en kısa zamanda geleceğini söylüyor, ben de ona ‘Dikkat et sağ-salim gel de ne zaman gelirsen gel’ diyordum. İbo’m o zaman bile gene kardeşliğini yaptı, beni hep arayıp sordu. Son olarak şehit olmadan 2 gün önce, sabah saatinde aradı.

YA GAZİ, YA ŞEHİT

Sesi bir garip geliyordu. İlk defa İbo’mun sesini öyle duydum. Gece, farklı bir bölgeye gideceklerini söyledi. Ardından da hiç unutamadığım şu sözler geldi: ‘Dayım o gittiğimiz yerde ya şehit olacağım ya da Ankara’ya yaralanıp geleceğim içime doğuyor.’ Ben de ‘Oğlum saçma sapan konuşma. Sapasağlam yanıma geleceksin’ karşılığını verdim. 

Ama bir şeyler olacağı içine doğmuştu. Sesinden belliydi. Ben de bir şeyler biliyordum. Bu sesin aynısını yaşamıştım. Yaralandığım gün yaşadığım hissin aynısını yaşıyordum. Sonunda, yine her zaman ki gibi gülüştük ama ne onun gülüşü ne benim gülüşüm eski gülüşlerimize benzemiyordu.

O KARDEŞ UÇUP GİTTİ

10 Ekim’de konuşmuştuk. 12 Ekim 2022’de İbo’mun şehit haberi geldi. Kahpe Zap’ta şehit düştü aslan kardeşim... İlk duyduğumda inanmadım, elim ayağım boşalmıştı. Ama sonrasında gerçekle yüzleştim. Uçup gitti kardeşim benden. Beraber güldüğüm, beraber ağladığım, beraber yiyip içtiğim ev arkadaşım, asker arkadaşım, can dostum bir kuş misali göçüp gitti bu dünyadan.

Rabbim Pençe Kilit Operasyonu’nda şehit olanların ailesine, geride bıraktıklarına sabır ihsan eylesin... Yarım kalan gazi olanlara da bir ömür boyu mutluluk sağlık şifa versin. Yaaa, İbom ben hastanede yatarken aradığında hep derdim ya sana ‘Gidene mi zor, kalana mı zor?” diye. İnan hala bulamadım cevabını.”

Vanlı İbrahim’le, Ankaralı Mustafa’nın dostluğu işte böyleydi. Şehidime Allahtan rahmet, gazimize şifa diliyorum.