İYİ Parti’de kongre kararı alındı ve siyaset 28 Mayıs seçimi dışında yeni bir gündemi daha konuşmaya başladı. Adı üstünde olağan kongre!

Ancak...

“Aday çıkarın” çağrısını İYİ Parti lideri Meral Akşener’den duyunca “olağan görünen sert bir kongre olacak” diye düşündüm.

Önceki akşam da Habertürk canlı yayınında “meydan okuyan” bir Akşener portresiyle de netleştim: 24-25 Haziran kongresi yeni bir dönemin habercisi. Neden mi?

Önce İYİ Parti liderinin cümlelerine bakalım:

“... Millet İttifakı’nın bünyesindeki partilerin toptan özeleştiri yapması kavramını doğru bulmuyorum. Biz 2018’deki oyumuzun aynısını aldık. 44 milletvekili çıkarmış oluyoruz. Kararları oylayarak aldık. Dolayısıyla aynı kaldık. Bizim yüzde 10’luk kemikleşmiş oyumuz var. 24-25 Haziran’da olağan büyük kongre yapacağız. Daha yüksek bir oy olmamız gerekiyordu. Bu benim sorumluluğumdadır. Sorumluluk bana aittir, başarı olarak kabul ediliyorsa herkesindir. Başarısızlık bana aittir. İtirazı olan arkadaşlarımız bir araya gelir, aday çıkarılır, yarışılır. Ben de elbette adayım tabii ki.”

Tanıdığım kadarıyla Meral Akşener “bilgiye” dayalı olmadan konuşmaz. “İtirazı olanlar aday çıkarsın” diye de cümle kurmaz. Ankara’nın siyaset koridorlarını yakından takip eden isimler de benim gibi düşünüyor. Ofislerde değil de arenada konuşulacak dönemin yaklaştığını söylüyorlar.

Birisi dedi ki:

“Cumhur İttifakı, HDP-PKK üzerinden CHP’yi sıkıştırdı ama seçmen tabanı anlamında sıkıştırılan İYİ Parti’ydi. Çünkü; milliyetçi damarın daha güçlü olduğu zemin orasıydı. Bir de 2-6 Mart masa süreci yaşandı. Bu sıkıştırılmışlığa rağmen ‘kemik oyumuzu’ aldık dedi. Akşener’in kongrede de yapacağı konuşmanın şifrelerini canlı yayında çözmüş olduk.”

O konuştuğum “koridorcu” Meral Akşener’in şu değerlendirmesinin altını çizdi ve “sıkıştırılmışlığı” daha da açtı: “(Akşener) Komplo anlamında söylemiyorum, HDP’yi tanzim etmeye kalkışan kişilerin, ısrarlı bir şekilde anahtar, kilit her neyse HDP’nin olması gerektiğini çekiçle vura vura götürdüler işi. HDP’nin Cumhur İttifakı’nın bileşenleri tarafından PKK ile özdeşleştirip bu defa bizim kafamızda çekiç olarak kullanılması.”

Başka bir “koridorcu” da şu tespiti yaptı:

“Kongreler partilerin ana siyaset omurgasına yön verir. İzlemekte fayda var. Akşener o kongrede yapacağı konuşmada önümüzdeki yerel seçimleri de etkileyebilecek açıklama yapar mı? Dengeleri değiştirir mi? Bunu göreceğiz.”

Akşener’in “masa vurgusunu” da masaya yatırmakta fayda var.

HDP için “tanzim” yapanlar


“... Masadaki mevzu da partimizin bilgisi dahilinde, sonraki aşama da parti yöneticilerimizin bilgisi dahilinde. Yani ben kafama göre takılmadım. Bundan dolayı problem yaşadıysa partimiz. Bütün bunları kendi iç bünyemizde konuşacağız. Cumhurbaşkanlığını aldığımız halde de bunlar olacak. (Meral Akşener/Habertürk TV/22 Mayıs 2023)”

Bu mesaj çok net değil mi?

Hatırlayın:

“Altılı Masa”yla görüş ayrılığına düşen Akşener, 3 Mart’ta partisinin bir dayatmaya mecbur bırakıldığını söyledi sonrasında da ara formülle tekrar birliktelik sağlandı. İşte o masaya sert eleştiri ve sonrasında da dönüşle ilgili Akşener kararların parti yönetimiyle alındığı vurgusu yaptı. Bunu da kongre sürecinde yapacağı konuşmada ya da rakip olarak aday olan kişinin ağzından duyacağız notunu düşmekte fayda var.

Diğer bir konu...

“... Türkiye’de bir insan kitlesi var ki, sayısı çok değil. Onlar da beğendikleri siyasi partileri, herkesi mecbur bırakmak istiyor. Bu dönem beğendikleri parti HDP’ydi. Daha önce sayın Erdoğan’ı tanzim etmeye kalkıştılar. Sayın Erdoğan onları kapının önüne koydu. Millet İttifakının Meclisteki sayısı HDP ile tamamlansın istediler. Bunların anlamı şu; halkı tanımıyorlar, insanları bilmiyorlar.

İYİ Parti lideri Meral Akşener’in kurduğu bu cümleler, 28 Mayıs sonrasında daha net anlaşılacak. Çünkü; Akşener şifreli değil net konuşacak! Kendisine yönelik “linç” kampanyasının içinde olanları anlatacak. Bir cümlenin daha altını çizeceğim: “... Daha önce sayın Erdoğan’ı tanzim etmeye kalkıştılar. Sayın Erdoğan onları kapının önüne koydu.”

“Kapı önüne konulanları” duyunca aklıma ne mi geldi?

28 Mayıs sonrasına hazırlık


Tarih 1 Nisan 2013...

İstanbul Suriçi Grubu Derneği’nin Topkapı’da bir otelde düzenlediği etkinliğe onur konuğu olarak katılan dönemin AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu şu cümleleri kurdu: “10 yıllık iktidar dönemimizde bizimle şu ya da bu şekilde paydaş olanlar, gelecek 10 yılda bizimle paydaş olmayacaklar. Onlar da şu ya da bu şekilde her ne kadar bizi hazmedemeseler de; diyelim ki liberal kesimler, şu ya da bu şekilde bu süreçte bir şekilde paydaş oldular ancak gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak.” 

Tarih 21 Haziran 2013...

Amerika’nın etkili gazetelerinden New York Times yazdı: “Türkiye’deki liberaller Erdoğan’a sırt çevirdi.” Tim Arango imzalı haberde, köşe yazarı Cengiz Çandar, Avrupa Parlamentosu Yeşiller eski Milletvekili Joost Lagendijk, Boston Üniversitesi’nden Türkiye uzmanı antropolog Jenny B. White gibi tanınmış isimlerin, “Neden 10 yıl önce Erdoğan’a destek veriyordum? Neden bugün vermiyorum?” muhasebelerine yer verildi. Gazete şu önemli tespiti yapmıştı: “Başbakan Tayyip Erdoğan için Türkiye’yi sarsan hükümet karşıtı protestolar zorlu bir paradoksu da beraberinde getirdi: Protestocuların bazıları onun için oy vermişti, çoğunluğu onun ekonomi politikaları sayesinde zenginleşmişti ve şu an kendisine ‘diktatör’ diyen bazı liberal entelektüeller ve köşe yazarları yazdıklarıyla Erdoğan’a üç seçim kazandırmıştı...”

SONUÇ: 28 Mayıs sonrası, kim kazanırsa kazansın, Türk siyaseti sağdan sola çok değişecek. Bir gerçek şu: Linç kültürünü savunanlar, yankı odaları da bu değişimden payını mutlaka alacak!