“Uzlaşı adayıyla İstanbul il kongresine gitmek gerekiyor.”

CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun sohbetlerinde kurduğu cümle bu! İlçe kongrelerini tamamlayan CHP’de gözler 16 Eylül’den 15 Ekim’e kadar sürecek il kongrelerine çevrildi. Tabii ki 200’e yakın delegeyle kurultaya gidecek olan İstanbul çok önemli ve “değişimciler”le Genel Merkez arasında “savaş” burada sürüyor. Önce isimlere bakalım:

Değişim grubunda aday ismi olarak öne çıkan iki isim var: Cemal Canpolat ve Onursal Adıgüzel. Genel Merkez’deyse Mehmet Ali Yüksel, Selçuk Sarıyar ve Gürsel Tekin’in isimleri ön planda. Tabii bir not da şu: “Erdoğan Toprak’ın il kongresindeki tavrı belirleyici olacak” diyenler de var!

Bu arada “uzlaşı” adayları olarak da iki isim, Cemal Canpolat ve gazeteci Necdet Saraç’ın adları koridorlarda dolaşıyor. Konuyla ilgili Saraç’la sohbet ettim ve her kesimle görüştüğünü söyledi. Önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun 15 Ağustos’ta “Adaylık için yola çıkıyorum” cümlelerini kurduğu basın toplantısını hatırlatmakta fayda var:

“Şimdi seçimlerde İstanbul’u tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz, aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp, milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu büyük başarı için, parti ayrımı yapmadan, beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben, 2019 seçimlerindeki gibi, partiler ötesi İstanbul İttifakı’nı kurmak için elimden geleni yapacağım. CHP’li yoldaşlarım ve farklı partilere gönül veren İstanbullular ile birlikte İstanbul İttifakı’nı kurmaya geliyorum.”

Şimdi sıcak bilgiyi paylaşayım.

Geçen hafta Ekrem İmamoğlu’yla buluştuğunu ifade eden Necdet Saraç şu bilgileri paylaştı: “Ekrem Bey’e ‘İstanbul ittifakı önemli ve yerel seçimde bu ittifak şart. Doğru diyorsunuz. Ancak CHP içinde İstanbul ittifakı kurulması daha önce gelmeli’ dedim. Bugün gelinen noktada iki CHP var: Birisi profesyonellerden oluşan parti diğeri üyelerden oluşan CHP. İstanbul’u kazanmak için ittifak önce CHP’de olmalı ve il başkanının etrafında ortaklaşacak isimlerden oluşan bir kadro kurulmalı.”

Ha bu arada bir not: İmamoğlu bu hafta ilçe başkanlarıyla ve delege seçilen isimlerle görüşecek.

Cumhuriyetçi birikim ve sosyalistler




Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ndeyiz. Geçen Pazar günü benim de bir grup gazeteciyle katıldığım kahvaltıdan ilginç notları aktaracağım sizlere. Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, partisinin önümüzdeki dönem yol haritasını anlattı. Burada çarpıcı olan Okuyan’ın şu cümlesi oldu: “Türkiye solu, CHP ve HDP engelini aşmadan gerçek bir sol muhalefet yaratamaz. Bunu açıkça söyledik. İki parti de seçim sonrası krize girdi.” Okuyan yeni bir oluşum içinde olduklarını anlattı:

“Türkiye’de sahipsiz kalan ve kimilerinin bittiğini zannettiği Cumhuriyetçi birikim var. Türkiye’de ilk kez bu birikim kendisinin artık ev sahibi olmadığını fark etmiş durumda. Bir arayış içerisinde. Kimileri ‘Kemalist-Komünist ittifakı’ diyor. Cumhuriyetçi birikimin daha sınıfsal, emekten yana baktığını, sermaye karşıtlığının arttığını, Kürt düşmanlığının azaldığını görüyoruz. Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin Cumhuriyetçi birikimiyle, sosyalist hareketin daha sağlıklı bir etkileşime girmesi için üzerimize düşeni yapacağız. Cumhuriyet’in 100’üncü yılına denk düşen tarihlerde bir Halk Temsilcileri Meclisi kurmak için girişimlerde bulunuyoruz. Türkiye’nin her yanından seçimle gelen aydınlar, işçiler köylüler, olacak. Gerçek bir Meclis gibi çalıştırmayı düşünüyoruz. Çünkü Türkiye tarihinin en gerici Meclisi ile karşı karşıyayız. Ve önümüzdeki süreçte TKP’nin siyasal-kültürel çalışmalarında bu Meclis’in bir yeri olacak. TKP’nin bir kurumu olmayacak. Birçok farklı kesimin bir platformu olacak burası. 29 Ekim’de ortaya çıkacak bu oluşum.”

Burada şunu sordum Kemal Okuyan’a: “CHP’ye oy veren kitle kendisini Kemalist, Cumhuriyetçi birikimi temsil eden kitle olarak tanımlıyor. Ancak siz CHP’ye kapıları kapatıyorsunuz. Bu kitleyi nasıl ikna edeceksiniz?” Okuyan şu yanıtı verdi: “CHP tabanı bizim için çok değerli. Bir cumhuriyetçi birikim hâlâ var. Bunun bir bölümü Türkiye’de devrimci ve anlamlı, gerçek cumhuriyetçi. Toplumsal tabanın bir bölümü bu düzenin devamından yana. CHP baraj oluşturuyor devrimci mücadele için. 10 yıl öncesine göre laik duyarlılığın yerlerde sürünmesinin -siyasal alanda temsil edilmiyor- en büyük sorumlusu CHP’dir. AKP’ye yardımcı oldu oyaladı, kandırdı insanları. CHP tabanına dönük sorumluluğumuz var. AKP ve HDP tabanına da dönük sorumluluğumuz var Sağın tabanından sola geçişkenlik, bu ekonomik zorluklar nedeniyle kolaylaştı. Muhafazakarların içinde cumhuriyetçi ve laik duyarlılığı olanlar da var. Sol düşmanlığı ve antikomünizmden hızla sıyrılanlar var. İdeolojik ve siyasi aidiyetlerde ciddi deprem yaşana bir süreçten geçiyoruz.”

Sonuçta... TKP, “Ayrıların ayrı kalması gerekiyor. Buna Türkiye’de Cumhuriyetçilerle komünistler arasında bir ittifak olarak bakılabilir” diyor ve uzun-zor bir yola çıkıyor. 29 Ekim’i ve sonrasını sosyalistler açısından izlemekte fayda var.