Tarih 21 Ağustos 2016...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, Kürecik’teki Radar Üssü’nde nükleer silah bulunup bulunmadığını sordu. Ağbaba’nın soru önergesi şöyleydi:

“ABD Hava Kuvvetleri Sekreteri Deborah Lee James, geçen gün yaptığı açıklamada “İncirlik’te nükleer silahlar var. O nükleer silahlar emniyette ve güvende. Bundan eminiz.” sözlerini kullandığı basın yayın kuruluşlarında yer almıştır. Bugüne kadar ne ülkemiz ne de ABD makamlarınca doğrulanmayan bu bilgi, ABD yetkililerince itiraf edilmiştir. Bazı kaynaklar İncirlik Üssü’nde ABD’nin nükleer silah varlığının üçte birini konuşlandırdığını ifade etmektedir.

Bu çerçeveden hareketle...

1. İncirlik Üssü’nde nükleer silahların bulunduğu Hükümetiniz tarafından bilinmekte miydi? Biliniyorsa bugüne kadar bu gerçeği halkımızdan neden saklama gereği duydunuz? İncirlik Üssü’nde nükleer silahların varlığının gizlenmesi için ABD ile herhangi bir anlaşma yapılmış mıdır?

2. İncirlik Üssü’nde kaç adet nükleer silah bulunduğu Hükümetinizce bilinmekte midir? Biliniyorsa kaç adet nükleer silah vardır? Bunların içinde hidrojen bombası bulunmakta mıdır?

3. ABD İncirlik Üssü’ne nükleer silah yerleştirmek için Türkiye’den herhangi bir izin almakta mıdır? Bu üs için yapılan anlaşmada böyle bir izin var mıdır?

4. Malatya Kürecik Radar Üssü’nde de nükleer silah bulunup bulunmadığı hakkında bir bilginiz var mıdır? Türkiye’de bulunan ve yabancı ülkelerin kullandığı üslerde nükleer silah olup olmadığını bilmiyorsanız bu bilgiyi nereden alabiliriz? Üste nükleer silah olup olmadığını araştırmak için gerekli izni sizden mi yoksa ABD’den mi almalıyız?

5. Malatya Kürecik Radar Üssü’nde inceleme yapmak üzere defalarca izin istememize rağmen bu iznin verilmemesinin nedeni, bu üste nükleer silah var ise bunun ortaya çıkarılmaması amaçlı mıdır?

6. Kürecik Radar Üssü ve İncirlik Üssü’nün sorumlusu Türkiye midir yoksa ABD midir?

Evet; Kürecik Radar Üssü (Malatya) kurulduğu 2010’dan bu yana tartışmalı ve CHP’li Ağbaba 2012’den bu yana üsse giriş izni istedi ama alamadı!

Yine tarihi bir hatırlatmayla devam edelim.

“Gerekirse kapatılır” dedi gerekmiyor mu?


“Kürecik ve İncirlik kapatılabilir mi?” sorusuna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şu yanıtı verdi:

“Şimdi bunların hepsi bizim tasarrufumuzda olan kararlardır. Böyle bir kararı vermemiz gerektiği anda bu kararı alma yetkisi bize aittir. Yeri geldiği zaman otururuz, bütün heyetlerimizle beraber kapatılması gerekiyorsa İncirlik’i de kapatırız, kapatılması gerekiyorsa Kürecik’i de kapatırız. Bütün mesele, eğer karşımıza bizim yaptırımlar gibi tedbirlerin hayata geçirilmesi durumunda, biz de bunlara mütekabiliyet çerçevesinde gereken cevabı veririz. ABD’nin ilişkilerimizde tamiri mümkün olmayan adımlar atmaması her iki taraf için de çok önemlidir. (15 Aralık 2019)”

Bu cümlelere iki gün sonra yanıt ABD Savunma Bakanı Mark Esper’den geldi: “Bu konu daha önce bana gelmedi. Ben de ilk kez ifade ettiğiniz üzere gazetelerden gördüm ve dolayısıyla bundan tam olarak ne kastettiklerini ve ne ölçüde ciddi olduklarını mevkidaşımla konuşmam gerekir... Tabi öncelikle onların egemen bir devlet olduğunu söylemek gerekir. Dolayısıyla NATO veya yabancı kuvvetleri kendi topraklarında barındırma veya barındırmama konusunda doğal hakları var. Ancak dediğim gibi dediklerinde ciddi iseler bu bir ittifak meselesi olur, ittifaka olan bağlılığınızla ilgilidir. (17 Aralık 2019)”

Malatya’da konuşlu Kürecik Radarı... Sistemin işleyişi ve kapsama alanına bakıldığında, bölgede atılması olası bir balistik füzeyi, atılış yerine bağlı olarak önceden Kürecik ve Katar takip edebilecek konumda. Bu nedenle de Kürecik radarı, bölgedeki balistik füze tehditlerine karşı hayati önem taşıyor. Bu sistem de günümüzde bölgede en çok tehdit algılamasına sahip olan İsrail’in ihtiyacına hizmet ediyor. Mesele tam da bu! Kürecik’i kapatabiliyor musun?

Ya da...

“Şişede biriken gaz” ve İsrail


Dönemin AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, 14 Haziran 2010 tarihli Milliyet gazetesinde, “İsrail’le kriz” sorusuna şu yanıtı verdi:

Çelik: Türkiye’de antisemitizmin bir geçmişi var. Fakat bizimle birlikte antisemitizm falan yok. Aksine bakın Sayın Başbakan’ın bu çıkışları olmasa Türkiye’de antisemitizm daha çok artar.

Milliyet: Yani bir anlamda şişede biriken gaz mı kaçırılmış oluyor bu sayede?

Çelik: Elbette, halk şöyle düşünüyor, ‘Verilmesi gereken tepkiyi benim devletim veriyor zaten.’

Milliyet: Ve sakinleşiyor,
öyle mi?

Çelik: Ve sakinleşiyor, çünkü ‘Benim adıma Tayyip Erdoğan konuşuyor’ diyor.

Dün... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup toplantısını izlerken aklıma bu röportaj geldi. Sonuçta; Türkiye-İsrail ilişkileri zaman zaman “gerginlikler” yaşansa da olumlu bir şekilde sürdü.

Örneğin...

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) özel ticaret sistemi verilerine göre AKP iktidarının başladığı 2002 yılında Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 861.4 milyon dolar; İsrail’den ithalatı ise 544.5 milyon dolar.

2022’de ihracat 6.74 milyar dolara yükselirken ithalat da 2.17 milyar dolara çıktı. Ticaret hacmi de 1.41 milyar dolardan 8.91 milyar dolara ulaştı. Buna göre ticaret hacmi son 20 senede yüzde 532 artış gösterdi.

Sorun sözde değil eylemde.