Bir kitap üzerinden tartışalım konuyu...

2021’de, Belçika’daki NATO Zirvesi’ndeyiz.

İletişim Başkanlığı’nın 15 Haziran 2021 tarihli açıklamasından okuyalım:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi’nde görüştüğü liderlere, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından İngilizce olarak hazırlanan Türkiye’nin Terörizmle Mücadelesi kitabını takdim etti. NATO Zirvesi’ne katılmak üzere Belçika’ya giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamındaki temaslarında, devlet ve hükümet başkanları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin YPG/PKK, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleriyle mücadelesini anlatan Türkiye’nin Terörizmle Mücadelesi isimli kitabı, zirve kapsamında bir araya geldiği ABD Başkanı Joe Biden’ın yanı sıra Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’e verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile yaptığı baş başa görüşme sırasında kitabın masada bulunması da dikkati çekti.”

Kitap üç bölümden oluşuyor.



DEAŞ (IŞİD), YPG/PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin saldırılarına hedef olan Türkiye’nin, bu tehditleri ortadan kaldırmak için yürüttüğü kararlı mücadele anlatılıyor. Türkiye’nin müttefiklerinden beklentisinin, “egemenlik haklarına ve güvenlik hassasiyetlerine saygı gösterilmesi, YPG/PKK, DEAŞ ve FETÖ dahil bütün terör örgütlerine karşı yürüttüğü mücadelede somut bir biçimde yanında durulması” olduğu vurgulanıyor.

Buraya kadar normal!

Normal olmayansa, Erdoğan-Biden görüşmesinde masada bulunan kitapla ilgili ABD’nin aldığı tavır! Kitabın üzerinden iki yıl geçti ve 15-17 Ağustos 2023’te, Suriye’de, terör örgütü PKK/YPG’nin silahlı eğitimlerini sürdüren ABD ordusu, Haseke ilinin kuzeydoğusundaki Kamışlı ilçesinde teröristlerle ortak silahlı tatbikat düzenledi.

Kitaba dönelim...

ABD’li yetkililere göre de YPG terörist


Kitaptaki ilgili başlık şöyle...

Uluslararası Raporlara, Uzmanlara ve ABD’li Yetkililere Göre YPG:

1) Uluslararası Raporlar NATO Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (COE-DAT) Teröre Karşı Savunma incelemesi (DATR) “Ölüler Yalan Söylemez: PKK’nın Bölgesel Kılıf Oyununu Açığa Çıkarmak için Ölü Verilerini Kullanmak”: PKK’nın, yaklaşık olarak aynı zamanda PYD’nin silahlı kanadı YPG’yi kurmak için Suriye’ye muhtemelen 2 bin militan gönderdiği, çeşitli kaynaklarca kabul edilmektedir. YPG’nin kurucularından Khebat Derik, böyle bir kişiydi. YPG’yi kurmadan önce, PKK’nın kurucu üyelerinden birisiydi. Veriler, örgütsel düzeylerde HPG, PJAK ve YPG birimleri arasındaki yüksek düzeyli bir koordinasyon, olduğunu göstermektedir. Veriler, destekleyici delillerle birlikte, PKK ve diğer bölgelerdeki uzantı terör yapıları arasındaki bağların hiç de yüzeysel olmadığını ortaya koymaktadır. PKK’nın Kandil’deki liderliği YPG üzerinde yetki sahibidir. YPG’nin “üst rütbeleri” Türkiye’de savaşan, Kandil’de eğitilen ve Suriye vatandaşlığına sahip PKK savaşçılarından oluşmaktadır. YPG, PKK’nın Suriye “milisidir.” PYD/YPG hiyerarşisi, birbirine bağlı dört katmanı içerir. Halk arasında nadiren görünen en kıdemli YPG yetkililerinin tümü, Kandillilerden oluşmaktadır.

2) Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporları 2019, İnsan Hakları İzleme Örgütü 2018: Hem ABD Dışişleri Bakanlığı, hem de İnsan Hakları İzleme Örgütü, YPG’nin 12 yaşındaki çocukları dahi asker olarak aldığını belgelemiştir.

3) Uluslararası Kriz Grubu PKK’nın Suriye’nin Kuzeyindeki Kritik Seçimi 2017: Uluslararası Kriz Grubu tarafından Mayıs 2017’de yayınlanan “PKK’nın Suriye’nin Kuzeyindeki Kritik Seçimi” adlı bir raporda, PYD/YPG’nin “PKK’nın Suriye şubesi” olduğu belirtilmiştir.

4) Amanda Sloat, Robert Bosch Kıdemli Üyesi, Brookings Enstitüsü: “DEAŞ’a karşı savaşmak için YPG’ye yardım etme politikası, 2014 yılında Obama yönetimi döneminde başladığı tarihten itibaren işleyen bir saatli bomba niteliğindedir. DEAŞ olarak bilinen bir militan gruba karşı mücadeleye yönelik kısa vadeli mecburiyet, şu anda acıklı şekilde öngörülebilir sonuçlarla stratejik bir çelişki yaratmıştır. Bir NATO üyesi olan Türkiye, kendisine karşı yıllardır bir isyanla mücadele eden terör örgütüyle doğrudan bağlantılı bu gruba ABD’nin verdiği desteği hiçbir zaman kabul etmemiştir.”

5) Michael Doran, Hudson Enstitüsünden Kıdemli Orta Doğu Uzmanı Üye: Doran, ABD ve terör örgütü PKK arasındaki ortaklığı itiraf etti. Doran, “Obama döneminde, Kürtlerle değil, müttefikimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin can düşmanı olan PKK ile işbirliği yaptık” dedi.

6) James Jeffrey, ABD Suriye Özel Temsilcisi: “YPG, PKK’nın Suriye’deki uzantısıdır.”

7) Robert Ford, ABD’nin Şam Eski Büyükelçisi: “ABD, PKK’nın bir uzantısı olan YPG’yi kesinlikle desteklemektedir.”

Kitaptan bazı örneklerle anlattım ki anlaşılsın diye! O zaman kitabın ortasından konuşmakta fayda var. 15-17 Ağustos’ta ABD-PKK/YPG tatbikatı bize neyi gösterdi? “Müttefik Amerika” terör örgütüyle hareket etme konusunda kararlı!

SORU ŞU: 12 Temmuz’da, Vilnius’taki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin bitmesinin ardından konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörle ‘amasız ve amansız mücadele’ bizim kırmızı çizgimizdir. Artık tüm müttefiklerimizden bu konuda
kararlı ve net bir tavır bekliyoruz” dedi. Müttefik bu konuda kararlı ve net! Ya Türkiye?