“Şimdi düşün... Yerel seçimlerde Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere İYİ Parti ciddi bir oy alırsa- ki doğru adaylar olursa alır- o zaman siyasetin dengesi değişir. İl genel meclisinde alınacak oyların yüzde 15 olduğunu varsayarsak- ki olur- yeni dönemde parti merkeze doğru yol alacaktır.”

Bugün İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısı var ve bir kurmay bana toplantı öncesi bu cümleyi kurdu!

6 Eylül’de Meral Akşener, İstanbul ve Ankara dahil tüm illerde aday çıkaracaklarını söyledi. “Bu nihai karar mı” sorusuna ise “Genel İdare Kurulu’nu haftaya çağıracağım ben. GİK’ten geçtiği an nihai karardır” yanıtını verdi. İYİ Parti kulislerinde, belediye meclis üyelikleri seçimindeki oy oranının artırılması için çalışma var. İstanbul’da Bilge Yılmaz, Ankara’da Kürşad Zorlu, İzmir’de Ümit Özlale başta olmak üzere “aday çıkarılırsa ne kadar oy alırız” üzerine kafa yoruluyor.

Tam bu kulis bilgilerini sizlerle paylaşmak için bilgisayarın başına oturmuşken iktidarın kamuoyuyla paylaştığı Orta Vadeli Program (OVP) eleştirisi önüme geldi. DİSK’in hazırladığı “İktidarın Orta Vadeli Programına karşı emeğin mücadele programı: Gelirde adalet, vergide adalet.”

Birinci tespit:

“... Resmi veriler son yıllarda giderek büyüyen adaletsizliği ortaya koyuyor: TÜİK verilerine göre Yıllık Gayrisafi Yurt İçi Hasıla içinde emeğin payı 2016’da yüzde 36.3 iken 2022’de 10 puan gerileyerek yüzde 26.3 oldu. Başkanlık döneminde GSYH yüzde 300 büyürken emek gelirleri yüzde 213 ve sermaye gelirleri ise yüzde 332 büyüdü! Yani son altı yılda sermaye büyüdü, karlar büyüdü ama üretenlerin aldığı pay küçüldü. Son altı yılda büyüyen adaletsizlik, artık bir ‘bölüşüm krizi’ olarak tanımlanmaktadır.”

İkinci tespit:

“...Yeni açıklanan 2024-2026 dönemi Orta Vadeli Programı da bu düzenin ruhuna uymaktadır. İşçi sınıfı başta olmak üzere halkın taleplerine, özlemlerine, beklentilerine yanıt vermemekte, sermayenin
diliyle konuşmakta, sermayeye seslenmektedir. Orta Vadeli Program’da örgütlenme özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi, vergide ve gelirde adalet, emeklilik, ücretler, sosyal güvenlik ve sosyal diyaloğa ilişkin hedeflere yer verilmezken, ücretlerin daha da eriyeceğini, alım gücünün düşeceğini, güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaşacağını, emeklilik sorunlarının büyüyeceğini gösteren değerlendirme ve hedefler yer almıştır.”

Şimdi DİSK’in bu tespitlerinden iki açıklamaya gideceğim.

İlk açıklamayı 17 Temmuz’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar yolculuğu öncesinde yapmıştı: “Körfez ülkelerinin, Türkiye’den belli assetleri (varlıkları) alma durumu olacak. Ama bazı cambazların söylediği gibi BOTAŞ’ın satılması gibi bir durum yok. Biz neyi satıp neyi satmayacağımızı iyi biliriz.

İkinci açıklamayı da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek önceki gün yaptı: “Bütçeye ilişkin rakamlar yeterince çaba ortaya koymamış gibi imaj verebilir. Bu konuda da kararlıyız. Açık büyüyünce borç büyüyor. Bütçe dışında gelir arayışına gideceğiz, özelleştirmeden tutun diğer alanlarda da.”

Sihirli kelime: Özelleştirme. 20 yılda 63 milyar dolarlık özelleştirme yapan iktidarın çözüm yolu yine “satmak”.

Burada aklıma yanıt verilmeyen bir soru önergesi geldi.

CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, 21 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, özelleştirmelerle ilgili verdiği soru önergesinde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “Türkiye Varlık Fonu bünyesinde bulunan Türk Hava Yolları (THY), Türk Telekom ve Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) gibi kurumların satışa çıkarılmaya hazırlandığı doğru mudur?” sorusuna yanıt vermediğini belirtti.

Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, 2002 yılından bu yana Türkiye’de kaç kamu kurum ve kuruluşunun özelleştirildiğini sorgulayan milletvekiline, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesi (https://www.oib.gov.tr/turkiyede-ozellestirme= adresinin gösterildiği kaydedildi.

Açıklama şöyleydi: “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, özelleştirileceği öne sürülen çok önemli kurumlarla ilgili soruları yanıtsız bıraktı ancak Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan görüşmede enerji, ulaştırma, altyapı, e-ticaret, deprem fonu, ihracatın finansmanı, finans,
sağlık, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayisi, yapay zeka ve ileri teknolojiler gibi alanlarda mevcut işbirliğinin derinleştirilmesi için çalıştıklarını aktardı.

“CHP’li Şevkin, “Sayın Bakanın bu soruyu yanıtlamaması satış hazırlığının yapıldığına yönelik iddiaları kuvvetlendiriyor” dedi. Bakalım... Erdoğan’a atıf yaparak şu soruya yanıt bekleyelim: “Körfez ülkelerinin, Türkiye’den hangi ‘asset’leri (varlık) alma durumu olacak?”