İkide bir “Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar” diyorlar.

Onlar tek katlı toprak damdan düşmüştü, vatandaş adeta onların diktiği gökdelenlerden düşüyor.

- Başını sokacak bir ev arayan vatandaş ev sahibi olmak bir yana, kiralara yetişemiyor. Alabilene de TOKİ konutları, onlara villalar, rezidanslar, saraylar...

- Ülkede yeni belirlenen asgari ücretle dahi ancak 285 litre süt alınabiliyor. Emekçiler, emekliler ete, süte hasret. Onların yediği önünde yemediği arkasında. Manda sütüyle besleniyorlar. Manda sütüne Medine hurması ve kestane balı ekliyorlar.

- Vatandaş pazarlarda manavlarda çürüğe ayrılmış meyve sebzeyi ucuza alabilmenin peşinde, halk ekmek, TMO büfelerinin önünde sırada, onlar ejder meyveli tarifler hazırlıyor. Badem sütü tavsiye ediyor.

- Ülkede benzinin litresi 20 lira. Vatandaş toplu taşım ücretlerinin hesabını yapıyor. Onların sekiz silindirli makam arabaları, uzun konvoyları adeta benzin içiyor. Devlet Malzeme Ofisi omuz masajlı makam aracı siparişi vermeye doyamadı.

- Vatandaş, bayramlarda, düğünlerde, cenazelerde memleketine gidemiyor. Onlar, sırf maç izlemek için devletin uçaklarıyla Katar yollarında.

- İşsizlik kanayan yara, vatandaş iş-kur önünde kuyruklarda, onlar yönetim kurulu üyeliklerine ve ekstra maaşlara doyamıyor.

- Asgari ücret artık “ortalama ücret” oldu. Emeklilerin çoğunun maaşı asgari ücretin çok altında kaldı, onların hem maaşları zirvede hem ellerini ceplerine götürmeye fırsatları olmuyor: Ekmek devletten su gölden.

- Gençler başta, bütün vatandaşlar gelecekten umudunu kesmiş, bir kısmı ülke dışına gidiyor. Kalanların gözünün feri sönmüş, onların gözleri öyle bir parlıyor ki içine bakan pişman!

- Onların müteahhitlerine ihale yağıyor. Hepsi “bal tutan parmağını yalar” havasında. Vatandaş ise hep avcunu yalıyor.

- Bütçenin yükü vatandaşın sırtında. ÖTV’si, KDV’si, harcı, yeniden değerlendirmesi derken esnafı, sanayicisi, çalışanı vergiler altında inim inliyor. Onlar o vergilerle oluşan bütçeyi babalarının malı gibi görüyor. Her yaptıklarının maliyeti Hazine’ye yazıyor, onlar hep “biz yaptık, biz verdik” havasında.

- Vatandaş mahkemeye düşmeye görsün. Aylar yıllar sürüyor bir davanın bitmesi. Onların “davaları” ise bir talimata bakıyor. İki ayda istedikleri kararları çıkarıyorlar.

- Başlarda övündükleri sağlık sistemi çöktü, vatandaş için hastanelerden randevu almak ölümden beter. Randevu alabilen ise üç beş dakikada muayene olup, eczanede bulamadığı ilaçlar yüzünden ecel teri döküyor. Onların hastaneleri ellerinin altında. Şehir hastanelerini yapan müteahhitleri ise para basıyor. 

Gördüğünüz gibi hayat onlara güzel.

Geçmişin bir yüzükle yola çıkan damdan düşmüş muhafazakarları, bugünün zenginleri oldular. Artık damdan düşmüyorlar, adeta bir tramplenin üstüne atlayıp, her seferinde daha yükseğe zıplıyorlar.

Vatandaş ise onların diktiği rezidanslardan dökülüyor adeta.

Sorarım size bunlar anlayabilirler mi artık o düşenlerin derdini?

Bu çarpık düzenin değişeceği, mutlu, huzurlu, sağlıklı, her şeyin çok güzel olacağı bir 2023 yılı diliyorum.

İyi Yıllar.