Bir önceki Maliye ve Hazine Bakanı Dr. Nurettin Nebati tarafından hazırlanan ve uygulanan YEP (Yeni Ekonomi Programı) bilindiği gibi kadük oldu. Başkan Erdoğan’ın “bitti rezerv, döviz getir” ricasıyla (emriyle diye okuyun) Maliye Bakanlığı’na atadığı Mehmet Şimşek kendi ekonomi programını hazırlamakta olduğunu söylemişti. Geçen hafta sonunda Bakan Şimşek, sosyal medya hesabından programının 3 temel bileşenini açıkladı. Bunlar: 1) Mali disiplinin yeniden tesis edilmesi; yani deprem etkisi hariç, bütçe açığının Maastricht kriterleri ile uyumlu bir seviyeye çekilmesi, 2) Enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülmesi için kademeli parasal sıkılaştırma ve enflasyon hedefi ile uyumlu gelirler politikası, 3) Makro finansal istikrarı ve diğer tüm kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal reformlar yapılması. Bilimselmiş gibi duran iki program arasındaki en büyük fark YEP’in hayali de olsa “cari açığı kapama” hedefi varken Şimşek’in programının tek amacı “cari açığı finanse” etmektir. Bunun anlamı 200 yıllık “dış-borç-kolik” iktisat politikasının süreceğidir.

DARON ACEMOĞLU’NUN YORUMU

Bakan Şimşek’in açıklaması üzerine fikri sorulan Prof. Acemoğlu da mealen şunları söyledi: “Yapısal problemlerle başa çıkmak için, önce bir ‘kadroya’ ihtiyaç var. Böyle bir ‘kadro’ yok. İkincisi, yeni bir kurumsal yapılanma gereklidir. Örneğin, yolsuzluğu durdurmak için denetim sistemi kuvvetlendirilmeli, belirsizlik azaltılmalıdır. Verimlilik; rekabet, eğitim ve teknolojiye çok daha fazla önem verilerek artırılmalıdır. Bu konularda da bir ilerleme görmüyorum.” Acemoğlu ayrıca “Türkiye’nin şu anda büyük kaynak (döviz diye okuyun) açığı var. Yabancılar (başta AB-ABD) Türkiye’nin ihtiyacı olan bu parayı göndermez. Özet olarak Şimşek de başarılı olamaz” demiş. Başaramazsa ne olur “dili varıp” onu söylememiş.

STALİN: HER ŞEYİ KADRO BELİRLER

Gürcü asıllı Rus diktatörü Joseph Stalin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni 1929-1953 yılları arasında (yani ölünceye kadar) demir yumrukla idare etmiştir. Stalin’in Rus Harp Akademisi’nin 1935 yılı mezuniyet töreninde söylediği “Her şeyi kadrolar belirler” (Cadres decide everything) diye bir aforizması vardır. Aynı yıllarda Türkiye’de de Kemalist ideolojinin teori ve pratiğini inşa etmeye çalışan solcu aydınlar, Şevket Süreyya Aydemir’in liderliğinde “kadro” hareketini başlatmıştı. Bu amaçla “Kadro” dergisi yayınlanmaya başlanmıştı. Bu hareketi bizzat Atatürk istemiştir. Benzeri şekilde 1960’da da YÖN dergisi etrafında toplanıp “planlı ekonomiyi” savunan ve Devlet Planlama Teşkilatı’nı kuran sol eğilimli aydınlar da aslında 27 Mayıs inkılabının (?) “kadro”su olmak iddiasındaydı. 2023’te muhalefetin yıldız ismi Profesör Bilge Yılmaz da “kadro” üzerinde çok duruyor ve Türkiye’nin sorunlarını çözecek kadroya sahip olduklarını söylüyordu. Çok partili siyasi yapı “kadroculara” yeteneklerini test etme fırsatı vermedi.

SON SÖZ: Kadro, siyaseti değil; siyaset, kadroyu belirler.