Ayhan Bora Kaplan’a 11 Eylül’de Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nde sabıkası soruldu.

Kaplan, şöyle dedi:

“2011 yılında cinayet suçundan yargılandım ve 7 yıl 6 ay ceza aldım. 3 yıl 4 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldum. Başka bir adli tahkikat geçirmedim.”

Kaplan, kendisi hakkında iki yanlış bilgi veriyor.

Bir:

Kaplan hakkında bir değil, en az 16 dava dosyası var.

2007 yılından beri yargılanıyor.

İki:

Kaplan’ın suç arşivinde uyuşturucudan yaralamaya, hemen her suçtan dosya varken, cinayet davasına rast gelemedim. Söz ettiği 2011 yılında suç örgütü kapsamında yargılanmış. Fakat cinayetten cezalandırıldığına dair bir kayıt yok.

Polis kaynakları ise “Var” diyor.

Ankara Altındağ’daki Yarış Atı Sevenler Derneği’nin 30 Aralık 2011’de Kaplan ve Kadir İnan ile adamları tarafından tarandığı, bir kişinin ölüp altı kişinin yaralandığı iddia ediliyor.

Gel gör ki...

Bu saldırı adli sicil kayıtlarında ve açık kaynaklarda geçmiyor.

Kaplan, işlemediği suçu üstlenmeyeceğine, övünmek için “Cinayetten ceza alıp tutuklandım” diye yalan söylemeyeceğine göre, bu tuhaflığın mutlaka bir izahı olmalı.

MAHFUZ TATAR CİNAYETİ

Diğer yandan, şu günlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Kaplan soruşturması kapsamında bir başka cinayet dosyasının kapağı yeniden aralanıyor:

Mahfuz Tatar Davası.

Tatar, Şırnak’ın korucu ailesi Tatarlardan.

Öldürüldüğünde 33 yaşındaydı.

Üç çocuk babasıydı.

Tatar, konuk geldiği Ankara’da 30 Eylül 2016 akşamı amcasının oğlu Fatih Tatar ve arkadaşı Faysal Kaya ile eğlenmeye çıktı.

Yüksek miktarda alkol aldılar.

Saat 01.30’da Kaplan’a ait Albüm Bar’a geldiler.

Güvenlik görevlileri Tatar’ı içeriye almadı. Tatar otopark sorumlusu Muhammet Kaplan ve Semih Arslan’ın da aralarında olduğu çalışanlara küfretti.

Arbede yaşandı.

Tatar, kuzeni ve arkadaşı tarafından uzaklaştırılarak, otomobile götürüldü.

Başka bara geçtiler.

Sabah 4’e kadar eğlendiler.

Bardan çıkarken Albüm’de küfürleştikleri Muhammet Kaplan ve Semih Arslan’ın peşlerine düştüğünden ve kapıda kendilerini beklediğinden habersizdiler.

Muhammet Kaplan, anlatıyor:

“Tatar sinirliydi, küfrediyordu, Semih abi ile ikimiz arabalarını getirdik. Ben Tatar’ın yanına giderek, ‘Abi yaşın büyük, bin git’ dedim. Küfretti. İki üç kere küfretmemesi için uyardık. ‘Cudi Dağı’ndan geldim, sizi öldüreceğim’ diyordu. Tatar’ı sakinleştirdiler. Yanındakiler bizden özür diledi. Sonra da gittiler. Semih abi, ‘Gittikleri yöne gidelim’ dedi. Barın önüne gittik. O esnada dışarı çıkıyorlardı. Semih abi ayaklarına ateş etti. Olayın şoku ile silahı çekmişim. Tatar’ın ayaklarına ateş etmeye başladım. Çimlere ateş ettim.”

İki tabancadan 17 el ateş edildi.

10’u Tatar’a isabet etti.

Tatar, can verdi.

Saldırıdan sonra kaçan Semih Arslan, kendisini vurarak intihar etti.

23 yaşındaki Muhammet Kaplan, yakalandı.

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bu dava, 20 Mart 2018’de bitti.

Muhammet Kaplan’a kasten öldürmeden 15 yıl, ruhsatsız silahtan 500 TL ceza verildi. Tasarlayarak ve canavarca hisle öldürme hükümleriyse uygulanmadı.

Muhammet Kaplan, bugün büyük ihtimalle dışarıda...

En azından, 31 Temmuz itibariyle yürürlüğe giren infaz indirimiyle tahliye olmuştur.

İFADESİ ALINABİLİR

Aldığım bilgiye göre Ayhan Bora Kaplan soruşturması kapsamında Mahfuz Tatar dosyasını raftan indirdi.

Kaplan’ın geçmişte bu cinayetle ilgili hiç suçlanmadığını, dava dosyasında adının geçmediğini belirtmeliyim.

İddia o ki...

Bu cinayet şimdi suç örgütünün eylemleri arasında ele alınıyor. Eğer soruşturma genişletilirse Kaplan’ın şüpheli sıfatıyla  ifadesi alınabilir. Belki Kaplan, Tatar cinayetinden yargılanabilir.

“Eğer” diyorum çünkü...

MHP lideri Bahçeli’nin eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkan açıklamasından sonra, kapağı aralanmış dosya yeniden kapanabilir de.

2 dakika 35 saniyelik mülakat


Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim öncesi kamuya işe alımlarda mülakatın kaldırılacağını vaat etmişti.

Beş aydan fazla geçti.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sanki bu söz verilmemiş gibi öğretmen alımında mülakata devam edileceğini açıkladı.

Seçim öncesi “Ben görevde olduğum sürece faiz inecek” deyip 28 Mayıs’tan sonra faizi yüzde 30’a çıkaran, mülakatla ilgili sözünü tutar mı?

Şimdi on binlerce öğretmen adayı “Mülakatlar kaldırılsın” diye sosyal medyayı ayağa kaldırıyor, umursamayan yok!

Geçen telefonum çaldı.

Arayan, Denizli’den 18 yıllık bir Fen Bilgisi öğretmeni.

Müdür yardımcılığı için mülakattan çıkmış.

Çok öfkelenmiş.

Numaramı bulup beni aramış.

Dedi ki:

“Yazılı sınavın yüzde 50’si, hizmet içi eğitimlerdeki puanınızın yüzde 30’u, mülakatın yüzde 20’si alınıyor. Benim yazılı puanım gayet yüksek. 74,5 puan aldım. Denizli’de ilk beşteyimdir. Ancak mülakatta 60’ın altında puan verilirse, isterse yazılınız 100 olsun, eliyorlar. Zaten listeler hazır. Kimin nereye girdiği belli.”

Mülakat 2 dakika 35 saniye sürmüş.

İki soru sorulmuş.

Ne mi?

Burnundan soluyarak anlatıyor:

“Birinci soru: ‘Kamu Denetçiliği Kurumu kime bağlı?’ Cevabı verdim; TBMM’ye. İkincisi, 2022 yılı Dünya Boks Şampiyonası’ndaki kadın sporcuyu sordular. Boksla alakam yok. ‘İsmini anımsayamadım’ diye yazdım. Başka soru bekliyordum. ‘Neden yönetici olmak istiyorsunuz?’ ve ‘Kaç yıldır öğretmensiniz?’ gibi. Sorular formalite! Elenecek kişileri elemek için mülakat yapıyorlar.”

Mülakatta sorulan kadın boksör, Busenaz Sürmeneli olsa gerek. Milli boksör Sürmeneli, 2 yıl önce altın madalyasını Erdoğan’a armağan etmişti.

Adı bende saklı öğretmen, yüksek lisans yaptığını ve halen ikinci bir bölüm okuduğunu anlatıyor. Yedi yılda dördüncü kez mülakata girdiğini, buna rağmen elendiğini, artık  umudunu kestiğini söylüyor.

Şöyle devam ediyor:

“Yazılım kaç olursa olsun, mülakatta 60’ın altında puan verip eliyorlar. İtiraz ediyorum, reddediliyor. Bu kez herhalde mahkemeye gideceğim.”

Sordum:

“Sizi neden atamıyorlar?”

Bir il milli eğitim müdür yardımcısının yedi yıldır komisyona başkanlık ettiğine dikkat çekerek, şu yanıtı veriyor:

“Benim gibi 10-15 kişiyi yönetici yapmak istemiyorlar. Onlar gerekçeli karar açıklamıyor. Belki biat etmediğimiz, yasaya uygun davrandığımız ve tepeden gelen her şeye evet demediğimiz için. İşimizi yapmaya çalışıyoruz. Üzerinizi çizdikleri anda işiniz bitti. Ağzınızla kuş tutsanız da olmuyor.

Artık yorulduğunu söylüyor.

Bu haksızlığın duyulmasını istiyor.

Ekliyor:

“Pazartesi sonuçlar açıklanacak. Daha sonuçlar açıklanmadan eleneceğimi söylüyorum size.”