Gazeteci arkadaşlar, nedense olayların “insani” kısmını hep es geçerler.

Bu yazının konusu, Kılıçdaroğlu’nun enerjisi!  Biliyorsunuz, kendisi “Millet İttifak’ının” başkan adayı. Şansı oldukça yüksek bir aday!

Büyük bir olasılıkla önümüzdeki dönemin başkanı.

Gelecek hafta göreceğiz.

Ama yazımın konusu siyasi değil! Benim gibi bir çok kişinin merak ettiği bir mesele: Kemal Bey enerjisini nereden alıyor, dayanıklılığının sırları ne?

Ne yer, ne içer, ne kadar uyur, ekstra vitamin alır mı?

Hangi televizyonu açsanız, Kemal Kılıçdaroğlu karşınıza çıkıyor. Röportajlar, miting haberleri, Youtube programları, radyo söyleşileri, afişlere poz verme…

Unuttuklarım vardır mutlaka!

Yetmişini biraz geçmiş bir insan, bu enerjiyi nereden buluyor?

Ondan küçük olan ben de bile, bu enerjinin yarısı yok.

Peki bunun sırrı ne?

Uzmanlara sordum: Ayrı ayrı yanıtlar aldım.

Kimi düzenli uyku dedi! Adam sabah Ardahan’da, öğle Kars’ta, öğleden sonra Burdur’da. Bırakın düzenlisini, düzensizine bile zamanı yok. Uçakta, seçim arabalarında kestiriyorsa ne ala!

Bir başkası sağlıklı beslenme diye ahkam kesti.

Enerjisini yiyeceklerden alan tek lider bildiğim kadarı ile Süleyman Demirel’di. Sofrası, Türkiye’nin mutfağını yansıtırdı. Ülkenin dört bir yanından gönderilen yiyeceklere Demirel hayır diyemez, afiyetle yerdi.

Turgut Özal’ın da iştahı yerindeydi ama çarçurcuydu. Yani enerjiye falan bakmaz, sevdiği her şeyi mideye gönderirdi.

Ecevit ise enerjisini bardak bardak içtiği demli çaydan alırdı galiba!

Kılıçdaroğlu, bir tost yiyecek zamanı anca buluyordur sanırım. Zaten kilosuna bakarsanız, yemekle arasının pek iyi olmadığını anlarsınız.

Kılıçdaroğlu’nun sayın eşiyle yapılacak olan bir yemek röportajı oldukça ilgi çeker sanırım!

Kimisi ise enerjinin sırrının egzersiz yapmak olduğunu iddia etti. İşte burada bir gerçeklik payı vardır sanırım! Çünkü Kılıçdaroğlu tıpkı bir çekirge gibi.  Kah bir kente, kah bir ilçeye, kah bir köye sıçrayıp duruyor. Enerjisini bu sıçramalarından almış olabilir!

Başka birisinin önerisi ise beni biraz güldürdü!

Meditasyon ve Yoga yaparak bu kadar enerjik oluyordur dedi!

Meditasyon demek, kabaca anlatırsak, sessiz bir yerde, derin nefesler alarak iç huzuru bulmaktır.

Kılıçdaroğlu, bu kadar boş zamanı bulsa, üç-beş kişiyi daha öpüp, memleketin içler acısı halini anlatmaya çalışır!

Bir tanesi tatil yaparak kendisini yenilemesini önerdi. Ona bir şey söylemedim, sadece gözlerinin içindeki pırıltıya baktım!

Daha bir çok öneri vardı ama ciddiye alınacak şeyler olmadığı için, bu sıralamaya koymaya gerek görmedim.

“Doluya koysan olmuyor, boşa koysan dolmuyor” -böyle miydi acaba?-

Ne derseniz deyin, ortada bir gerçek var, o da Kılıçdaroğlu’nun bitmez tükenmez enerjisi!

Yoksa avuç avuç enerji hapı, vitamin mi alıyor diye düşündüm. Çok değer verdiğim bir hekim arkadaşım bu konuda çok iddialı konuştu: “Ağızdan alınan hiç bir tablet veya enerji içeceği bir işe yaramaz! Onlar yerine varıncaya kadar değerleri üçte iki oranında azalır.”

Ancak serum yoluyla verilen takviyelerin bir miktar işe yarayacağını söyledi.

Bu tükenmez enerjinin nereden kaynaklandığını sanırım Kemal Bey’in yakınlarından başka kimse bilmiyordur!

Bu sırrı, sıkı bir araştırmacı gazetecilik yaparak bulan medya mensubunun, yılın gazetecisi seçileceğinden adım gibi eminim!

Sözün özüne gelirsek: “Sayın Kılıçdaroğlu,15 Mayıs tarihinden itibaren sizlere oy verenlerin bitmez tükenmez bir enerjiye ihtiyaçları olacaktır! Onun için sırrınızı seçmenlerinizle paylaşın lütfen”

Çünkü, 15 Mayıs’tan sonra geride, kalacak yıkıntıyı temizlemek için epey enerjiye ihtiyaç olacaktır!