İnsan suya düştüğü için boğulmaz, insan sudan çıkamadığı için boğulur. Sudan çıkmaya karar verdikleri için insanlarda haklı bir korku, haklı bir şüphe, haklı bir kararsızlık belirdi.

O bir pusuydu.

Adi bir kumpas.

Büyük alçaklıktı.

Türk Silahlı Kuvvetleri, “pusuya düşürülmüş” laik Cumhuriyet’in yaşatılmasına inanmış Atatürkçü komutanları hapse konulmuştu.

Düzmece belgeler.

Uyduruk tanıklar.

Sefil savcılar.

Ergenekon ve Balyoz; iktidar partisi önde gelenleri ve onun genel başkanı ve bakanlarının; “Hoca efendi ile kıblemiz aynı…” dedikleri yıllarda açıldı. Bu pusu davası ile Atatürkçü subaylar, hapisten ancak ölüleri çıkmacasına ömür boyu hapse mahkum edildi ve onların yerine 15 Temmuz kanlı darbe girişimini yapanlar, arkaları sıvazlanıp, rütbeleri cilalanarak yerleştirildi.

★★★

Sonunu yaşadık.

Bir ülkenin ve o ülkede yaşayan yurttaşların başına gelebilecek en büyük kötülük (melanet) bizim ülkemizin başına geldi. Kendi askerimiz, kendi uçağımız, kendi helikopterimiz, kendi tankımızla kendi halkının üzerine ateş etti.

Ateş!

22 saat sürdü.

9 bin asker, 35 uçak, 37 helikopter, 74’ü tank olmak üzere 246 zırhlı araç, 4.000’ne yakın hafif silah kullanıldı. 251 vatandaşımız hayatını yitirdi, 2.196 yurttaş yaralandı.

Bu büyük bir dram!

İşte bu daramı biz; “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne pusu (kumpas) davalarının” açılması sonucunda yaşadık. Ve aradan 6 yıl geçmesine rağmen 15 Temmuz darbe girişimi günü gerçekte ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Darbe önlenebilirdi, niçin önlenmedi? Bu sorunun cevabı da henüz verilmedi.

★★★

Bugün karşısında yer aldıkları iktidar partisinde adalet bakanlığı yapmış Sadullah Ergin ile İçişleri Bakanlığı yapmış İdris Naim Şahin, düzmece belgeler, uyduruk gizli tanıklar, sefil savcıların “pusu davasına” seyirci kalarak destek oldular. Şimdi rüzgar muhalefetten yana esmeye başladı. Ve bu iki isim, Millet İttifakı partilerince seçilebilecek yerlerden listeye milletvekili adayı oldular.  Sadullah Ergin, “İnsan suya düştüğü için değil sudan çıkamadığı için boğulur” gerçeğini bildikleri için Millet İttifakı milletvekili adaylarına oy atma kararı vermiş vatandaşların haklı eleştirilerine karşılık; “sizi anlıyorum, adaylıktan çekiliyorum” diyebilirdi.

Demedi.

“Ben adalet bakanı olduğumda davlar başlamıştı… AKP’nin FETÖ ile işbirliği günahında en az payı olanlardan biri benim” türü bahaneler sergiledi.

★★★

Bahane kirli çorap!

Hep pis kokar!

Bahaneye sığınmak yerine hiç değilse Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun seçildiğinde söz verdiği ilk 100 gün programına bir el verebilseydi.

İlk 100 günde:

İsrafı önleyeceğim.

Hırsızlık duracak.

Torpil kalkacak.

5 yerden maaş yok.

Çeteler yakalanacak.

Kaçırılan paralar….

Kılıçdaroğlu böyle sayıp sıralıyor. Sadullah Ergin ile İdris Naim Şahin de TV’lere çıkıp; “Biz de adalet bakanlığı ve içişleri bakanlığı yapmış insanlar olarak bütün dosyalara hakimiz. Fetullah Gülen’in ABD’den getirilmesi ve adalet önünde hesaba çekilmesi için çalışacağız. Biz zaten bu hedef için milletvekili seçilmek istiyoruz. Bizim koltukta, makamda gözümüz yok…” demediler.  Erdoğan, Fetullah’ı ABD’den getirip yargılamayı yeni beyannamesine koymadı. Kılıçdaroğlu’nun 100 gün programında Fetullah’ın getirilip mahkeme edilmesi sözü niçin yok?

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!

Savaş Gemisi için açıklama!


Boyu 220 metre. Helikopterler, SHA’ lar pistine iniş, kalkış yapabilecekler. Dünyanın en uzak bölgesine bile operasyon kabiliyeti var.  Tank da taşıyor. Savaşta ve barışta önemli rol oynayacak. Tamam da bu gemi kaça mal oldu? İlk ihalesi hangi yapımcı özel sektör şirketi ile kaç milyon Euro’ya mal olacak bir fiyatla başladı sonra ihale başka bir özel sektör şirketine mi verildi, son fiyat kaça çıktı? Sorularını bu köşeden soran yazıma Sedef Tersanesi sahibi Nevzat Kalkavan, arayarak cevap verdi. Dedi ki; “TCG Anadolu çıkartma gemisi, bizim şirket, Koç Holding’in şirketi SMK ve bir de üçüncü şirketin birlikte katıldığı ihaleyle başlatıldı. En uygun fiyatı bizim şirketimiz verdiği için ihaleyi aldık. Koç Holding’den alındı, Sedef’e verildi iddiaları bizi üzüyor. Kendi sınıfının dünyada en ileri teknolojisi ile yapılmış bir gemidir. Fiyatı açıklayamam, gizlidir. Ama dünya piyasasına göre yarı fiyatına yapılmıştır, Türkiye’ye çok ucuza mal olmuştur. İleride arıza yapacak fatura 30 milyon euro şişecek iddiaları kurgulanmış bir yalandır.”