AKBELEN Ormanları’nın içinde 740 dönüm arazi parçası; devlet (bakanlık) tarafından istimlak edildi ve toprağın altındaki kömürü çıkarıp devlete yüksek fiyata satsınlar diye iktidar yakını müteahhit şirketine verildi. Bu şirket ve ortağı aynı zamanda kömürden elektrik üreten birkaç termik santralin de sahibi olmuşlardı. Akbelen Orman köylüleri direnişe geçtiler; önceki gün jandarma geldi; “kesmeyin bu ağaçları, yok etmeyin ormanımızı” diye feryat eden köylü kadınların ve erkeklerin üzerine biber gazı ve yüksek tazyikli ilaçlı su sıktı. Köylüler daha önce de; “Bu toprağın can verdiği zeytin ağaçları, toprağın altındaki ölü kömürden daha fazla geliri ülkeye kazandırır” diyerek adalete başvurdular. Ama sonuç alamadılar.

Biraz vicdan!

Az bir dikkat!

★★★

Jandarmanın köylülerin üzerine ilaçlı su ve biber gazı püskürttüğü gün; bu bölgede kömürden enerji üreten iktidar yandaşı şirketlerin santrallerinde çalışan işçiler de sarı gömleklerini giyip meydana indiler ve “biz ağaçlar kesilmesin diyen köylülerin yakın akrabalarıyız. Buradan kömür çıkarılması zeytin ağaçlarına zarar vermiyor. Hem zeytincilik ve hem kömür çıkarma birlikte yapılabilir. Ormanlar da bizim, madenler de bizim...” diye özetleyeceğim bildiriyi meydanda yüksek sesle okudular. Jandarma onlara biber gazı ve ilaçlı su sıkmadı.

Biraz vicdan.

Biraz dürüstlük.

Doğrusu ne?

Zeytin ağacından zeytin ürünü elde etme ile kömür çıkarıp ondan elektrik üretme birlikte olabilir mi? Olmuyor ise hangisini seçmek bölge için, insanlar için, ülke için, gelecek kuşaklar için daha uygun? Ortada güvenilir bir bilimsel araştırma var mı, verimlilik hesabı yapıldı mı?

Araştırma yok.

Hesap da yok.

Vicdan da yok.

★★★

Üniversite sayımız 200’ü geçti, 208 oldu. Her şehirde bir iki üniversitemiz var. Yakında bazı büyük ilçeler de şehir yapılacak, o zaman bu ilçelerin önde gelenleri de; “bizim neyimiz eksik bizim de bir üniversitemiz olsun” diye istekli olacaklar. 208 üniversitenin hemen hepsinde “İktisat (Ekonomi) ya da işletme fakülteleri” var. Ekonomi ve işletme fakülteleri; insan ve toplum denilen canlıların yaşam ve geçim mücadelesini bilimsel olarak inceler. 208 üniversitemizden birinde; “toprağın üstündeki zeytin ve ondan zeytinyağı, yan ürün olarak da karasu ve pirina üretimi ile aynı toprağın altındaki kömürü çıkarıp elektrik üretimi yapmak arasında kıyaslamalı üstünlüğü” arayan bir araştırma yapıldı mı?

Yapıldıysa nerede?

Ben bulamadım.

Böyle bir araştırma varsa ve ben bulamadıysam, gönderin bu köşede yayımlayayım.

Gerçek bilinsin.

Yine 208 üniversitemizden birinde; “her iki üretim biçiminin çevreye olan kısa ve uzun vadeli olumlu olumsuz etkilerini ekonomi biliminin şaşmaz tarafsızlığı altında inceleyerek çıplak gerçeğe ulaşmış” bir çalışma var mı?

Varsa nerede?

Ben bulamadım.

Ekonomi fakültelerinden birinde böyle bir araştırma yapılmadıysa; Akbelen Ormanları kesilmesin diye adalete başvuran köylülerin açtığı davada yargıçlar, hangi bilimsel gerçeği delil kabul ederek karar verdiler?

★★★

Akbelen Ormanları yok olmasın diye direnenlerin başvurusu üzerine adaletin terazisi, kömürden elektrik üretip devlete satan iktidar yakını şirketten yana mı tarttı?

Biraz vicdan.

Biraz açıklık.

Biraz aydınlık.

Az biraz dikkat!

OKURA NOT: 22 Temmuz tarihli yazımda; “Bülent Ecevit partisi DSP’yi kurdu ve ilk seçimde CHP’yi geçti ve Başbakan oldu” cümlesinde tarih hatası yaptım. Hafızama güvendim. Hafızam beni yanılttı. Özür dilerim. Size her zaman doğru bilgi yazmak isterim. Doğru bilgi şu: Ecevit, partisini kurduktan sonra 1987- 1991- 1995 genel seçimleri ile 1989 ve 1994 yerel seçimleri yapıldı. Bu seçimlerin hiç birinde Ecevit’in partisi CHP’yi ya da SHP’yi geçemedi. Ecevit’in Partisi DSP, 1999 yılında yapılan seçimlerde oyların yüzde 22.19’unu alarak birinci parti oldu. ANAP ve MHP ile koalisyon kurarak Ecevit Başbakan oldu. MHP Lideri Bahçeli koalisyonu bozdu. 2001 krizini yaşadık. Tayyip Erdoğan AKP’yi kurdu, iktidara geldi.