Önce kemerleri 2 delik gevşetmek; sonra seçimler bitince o gevşetilmiş iki delikle beraber üç delik daha geriye gidip; “kemerin demir dilini beşinci deliğe geçirerek” pantolon sahibini (işçiyi- memuru- küçük çiftçiyi, küçük esnafı, emekliyi, öğrenciyi, emekçi babayı, ev kadını anneyi, yaşlıyı, genci, öğrenciyi, işsizi, zenginler ve para babaları hariç herkesi) sıkılmış limona çevirmek. Okurum Levent Koşansu’nun bana gönderdiği nota göre kemerde sıkılacak son delik; “boş cüzdana vergi koymak” olabilir.

Model budur.

Limon sıkma.

Karadeniz türküsünün samimiyet dozu yüksek sözleri gibi; “ya ben anlatamudum... ya sen anlamayisun....”

★★★

Piyasa dostu diyorlar.

Biri İngiltere’den diğeri Amerika’dan çağrılıp getirilen Maliye Bakanı ile Merkez Bankası başkanı “piyasa dostu” insanlar diye alkışlandılar. Bu model piyasa dostu arayıp bulmak zorunda kalan Cumhurbaşkanı’nın yol vermesiyle işleyecek; sonunda fiyat artışlarında (enflasyon diye anlayın) bir durulma belirtileri ile doların artışında bir dizginlenme görüntüleri ve Merkez Bankası rezervlerinde ise artıya geçiş göstergeleri ortaya çıkıncaya kadar “limon sıkmaya” devam edilecek. Dolarlarını Türkiye’ye getirmiş olanlar; Arap, İngiliz, Amerikalı, Alman, Fransız, Yahudi, Japon, Çinli, Rus piyasacılar (para sahipleri) yüksek faizden ve kur artışlarından elde ettikleri kazançlarını alıp gidecekler. Türkiye yurt içinden yurt dışına büyük bir gelir transferi yaşayacak. Petrol zengini Arap ülkelerinin önde gelen ailelerinin şirketleri de elde kalmış son devlet varlıklarını satın almış olacaklar ve bu piyasa dostu operasyon üzerinden; Türk halkının sırtından Körfez’deki Arap ülkelerine gelir transferi yapmış olacaklar.

Türkiye’yi limon yap!

Suyunu sık!

Zengin Arap içsin.

Posası halka kalsın!

Model bu!

Niçin anlamıyorsun?

★★★

Anlayanlar ve çok temiz, arı, duru bir Türkçe ile anlatanlar var. Örneğin okurum Engin Toykan bak şöyle yazmış: “İktidarın Körfez ülkelerine yaptığı gösterişli protokol turu, gerçekte “camiye yardım” toplar gibi “makbuz karşılığı dolar arayarak” rezervleri yükseltme çabasıdır. Ben bu durumu “evinde yangın çıkmış, alevler çatıya ulaşmış, sokağın öbür ucunda daha önce küs olduğun komşundan kova ile su istemeye” benzetiyorum. Bu yangının “taşıma dolar bularak sönmeyeceğini” umarım herkes görür. Körfez ülkeleriyle yapıldığı söylenen anlaşmalarla bize yatırım diye sundukları; çalışır durumda olan özel ya da devlet işletmelerini, fabrikalarını, limanlarını, dağları, bayırları, kısaca elde kalan son varlıkları elden çıkarmaktır. Bunun adına “yatırım” denmez.

Bunun adı:

Gelir transferi.

İki yol var.

Ya ürettiğin kadar tüketeceksin. Ya tüketeceksen, üreteceksin.  Rezerv birikimini ancak ithalata bağımlı olamayan sanayi geliştirip, sanayi malı üretip dışarı satarak yapabilirsin. Gerisi boş laf. Umarım bu gidişi herkes görür.”

★★★

Evet bakabilen görür!

Önümüzde seçim vardı.

Kemer gevşetme başladı.

Memur maaşına zam.

Emekli maaşına artış.

Asgari ücreti yükseltme.

Çiftçi taban fiyatı yukarı.

Muhtaçlık aylığına ilave.

EYT için 300 milyar TL.

Seçim yapıldı.

Cumhurbaşkanı kazandı.

Limon sıkmaya geçildi.

Piyasa dostu arkadaşlar bulundu ve halkın kemerinde gevşetilen deliklerle birlikte geriye doğru gidildi. Birinci delik: KDV oranı yüzde 50 arttı. İkinci delik: Harçlar yüzde 50 arttı.  Üçüncü delik: Özel Tüketim Vergisi artı. Dördüncü Delik: Ödenmiş Motorlu Taşıt Vergisi’ni bir daha ödeme salması (Anayasa’nın 3 maddesine birden aykırı) yapıldı. Beşinci delik: Ek bütçe çıkarıldı, ek vergiler getirildi. 1 dolar= 27.00 TL seviyesini gördü. Türkiye’nin tarlalarında üretilen gıda ürünleri ile fabrikalarında üretilen sanayi ürünlerinin üretim içindeki ithalat payı ortalama yüzde 50’nin üzerinde olduğu için sabundan deterjana, benzinden ekmeğe fiyat artışları yeniden hızlandı. Cumhurbaşkanı, faizin yükselmesine boyun eğip piyasa dostu arayıp, buldu.

Anlıyor musun?

★★★

Piyasalar; yıl sonu enflasyon beklentisini (resmi olarak) yüzde 60’a, Merkez Bankası politika faizini yüzde 35’e, 1 doları= 31.5 TL’ye yükselttiler. Ekonomi durgunluk içinde enflasyon (stagflasyon diyorlar) sürecine girdi. Yine okurum Zeki Tankut’un; TBMM 2022 Stratejik Planı’na bakıp aktardığına göre israf, savurma, itibar harcaması dört nala gidiyor. Meclis Başkanı’nın 200’e yakın danışmanı var. Kadrolar anormal derece artırıldı. Meclis, 8 bin personel ile doldurulmuş, 4 bini gereksiz.  Bütün devlet yapısı böyle olduğu için yeni KDV, yeni ÖTV ve üçüncü MTV vergilerinin artırılması ve “boş cüzdanlara bile vergi konulması” kaçınılmaz. “Ya ben anlatamudum... ya sen anlamayisun...” diye başlayan Karadeniz türküsünün devamı nasıl geliyordu: “Ellere yağmur oldun... Bana damlamayisun...”

Anlıyor musun?