Kura çekimi yapıldı. Partilerin ve ittifakların oy pusulasındaki yerleri de belli oldu. Milletvekili aday listelerine girenlerin de isimleri açıkladı.

Parti logoları.

İttifak parselleri.

Aday isimler.

Buğulu cam gibi.

Seçim günü gelecek.

60 milyona yakın seçmen, beklenen en yüksek katılım ile sandığa gidecek, her bir oy pusulasını ipekten bir mendil yapacak, o buğulu camı önce hohlayıp sonra da ipek mendiliyle silecek.

Buğulu cam netleşecek.

Bak birinci sıradaydı.

Seçildi.

Bak beşinci sıradaydı.

O da seçildi.

İnanamıyorum.

Onuncu sıradaydı.

Bak o da seçildi.

★★★

Seçime girme hakkı kazanan tüm partiler ve ittifaklardan; fermuar liste- kopça liste- düz liste hepsi birlikte yaklaşık 13-14 bin isim milletvekili olmak için baş vurmuştu.

Kimisi ismini alladı.

Kimisi ilişkisini pulladı.

Parti başkanları, bazı isimleri dibi delik tencerede pişirmeye attılar, bazı isimleri tencerenin üst kısmına yerleştirip fırına verdiler. Milletvekili adayı olmak isteyen 13-14 bin isim içinden 600’ünü seçilebilecekleri şanslı yerlere sıraladılar.

14 Mayıs gelecek.

Mazbatayı almak.

Yemin etmek.

Üç aylık peşin hatırı sayılır milletvekili maaşını cebe koymak için Ankara’da Meclis binasında olacaklar.

★★★

Türkiye son 21 yıldır keskin bir kutuplaşmanın esiri haline getirilmemiş olsaydı ve “ileri demokrasi mi- zalim diktatörlük mü” ikilemi arasına sıkışmasaydı; milletvekili adaylarını ön seçimle halkın belirlemesi yoluna mutlaka gidilecekti. Türkiye’nin 200 yıllık demokrasi arayışı ön seçimi zorlayacaktı. Bugün milletvekili olacaklar parti başkanlarının iki dudağı arasına sıkışıp kalmak değil halkın ön seçim tercihi ile belirlenecekti. Böylece 600 milletvekili Meclis’e girdiklerinde acaba “hangi sevdanın peşinde olacaklar” diye bir soruya da gerek kalmayacaktı.

Biliyor olacaktık.

Onun seçildiği zaman Meclis de “parti başkanın ağızına bakan… kaldır parmak- indir parmak oylamalara katılan… partiliyi, hısım akrabayı devlet kadrolarında işe sokan… ihale takip eden… sermayenin adamı… mafya avukatı…” değil seçildiği kentin önemli bir sorununu  çözmeyi kendine dert etmiş biri olduğunu önceden bilecektik.

★★★

Parti Başkanı seçti.

Listeye sırayla yazdı.

Önümüze koydu.

Ya demokrasi.

Ya diktatörlük.

Ya laik Cumhuriyet.

Ya Afganistan olmak.

İkilemine sıkıştık.

Mecbur kaldık.

Seçmeyeceğiz.

Sarılacağız.

14 Mayıs!

Sarılma olacak.

Çünkü!

Denize düştük!

★★★

Uygun bulurlar mı?

Enerjileri var mı?

Madem ki denize düştük, seçmeyeceğiz sarılacağız listelerde ismi ön sıralarda yazılı milletvekili adaylarımız şu geride kalan 34 gün içinde, halkın önüne çıksalar. 84 ilin adayları içinde ileri demokrasiyi ve laik cumhuriyeti kendine sevda olarak seçmiş olanlar:

Ben Adana adayı!

Ben Edirne adayı!

Ben Kars adayı!

Ben Muş’tan…

Ben Ağrı’dan…

Ben Antalya’dan….

Meclise girdiğim zaman seçildiğim kentin çözüm bekleyen ilk 10 sıradaki ağır sorunu içinden birini çözmeye kendimi adadım. Bu sorunu çözmenin peşinde olacağım diye sokak toplantıları, küçük çaplı mini mitingler yapsalar.

Halka güven verseler.

Sadece parti başkanı ya da ittifak cumhurbaşkanı adayının arkasına saklanıp seçilecekleri günü beklemeseler. Milletvekili adaylarımız; sizi milletvekili olmaya iten hangi sevdanız oldu? Seçilince hangi sorunun çözümüne odaklanacaksınız anlatın.

Yenilik görelim.

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!


2 ay bitti!


Yıkıcı depremin üzerinden 2 ay geçti. Enkazın yarısı bile kaldırılamadı. Kızılay, iktidar partisi AKP’nin yemliği haline getirildiği için güven yitirdi. Deprem bölgesinden okurum Yüksek Hakan’ın yazdığına göre: 1- Bakanlık inceleme sonuçları itiraz için askıya çıkarılmadı. 2- Tam bir belirsizlik hakim. 3- Valilik ve Bakanlık sayfasında siyasilerin reklamından başka bir şey yok. 4- Yeterli bilgilendirme yapılmadığı için yetkililer adına aslı olmayan dedikodular dolaşıyor. 5- Birinci incelemede ağır ve orta hasar tespiti yapılan binalar ne hikmetse az hasara dönüşüyor, dönüştürülüyor. 6- Orta hasarlı binaların durumu için Bakan, ağır hasarlı kabul edilerek yıkılacak diyor ama resmi bir belge yok. 7- Kimlere yeni ev yapılacak ve kimlere güçlendirme kredisi verilecek belli değil. 6- İnsanlar artık önünü görerek kendilerine yön vermek istiyor. 8- Süreç uzadıkça vatandaştaki (13 milyon insan)  rahatsızlık ve sıkıntı artmaktadır. 9- İktidara hazırlanan muhalefet bu konularda net açıklamalar yapacak mı?