KİTAPLI dinlere göre insanı Allah yarattı. O insan da gün geldi, bilimde, ilimde sıçrama çağına ulaştı, kök hücre teknolojisinde yeni bir aşamaya geldi ve “yapay insanı” yarattı.

Yumurta istemez.

Rahim gerektirmez.

Babanın dölüne, annenin rahmine ihtiyaç duymadan “bebeklerin doğabileceği” buluş gerçekleşti.

Düşünen.

Hissedebilen.

Alet kullanan.

Sorun çözen.

10 dil öğrenen.

10 dilde “canım ciğerim” diyebilen, insan tabiatında var olan insanlık değerleri; hayır işlemek, kültür edinmek, iyi niyet besleyebilmek, başarılı bir eğitimden geçebilme zeka özelliklerini de taşıyabilecek ve öbür yandan da istenirse her çeşit kötülüğü, katilliği, yakıp yıkmayı, sefilliği ve vahşet yapmayı da öğrenip uygulayabilecek bebekler doğabilecek.

★★★

İnsanoğlu, 19. Yüzyıl’ın başında insan vücudunun iç organlarının fotoğrafını çekecek X ışını radyografisini (röntgen filmi) bulmuştu, işte şimdi 21 Yüzyıl’ın başında da anneye babaya ihtiyaç duymadan bebek yaratmanın buluşunu yaptı.

Her renkten.

Her boydan.

Her çeşit bebek.

İstenirse bebek olarak kalabilecek, istenirse büyütülebilecek ve büyüdüğünde cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, vali, general, milletvekili, maliye bakanı, merkez bankası başkanı, istihbarat örgütü elemanı, doktor, öğretmen, işçi, memur, çiftçi, esnaf, istersen emekli olabilecek, ilave yapay zeka ve makine desteğiyle insanlığı ve dünyayı yok edebilecek canavara da dönüşebilecekler.

Bu buluş yapıldı.

Geçen hafta İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi’nde Memeli Gelişimi ve Kök Hücre Biyolojisi Profesörü olan ve “Hücreler ve Biz Nasıl İnsan olduk?” adlı kitabın da yazarı Magdalena Zeniçka Goltz’un sperm ve yumurta kullanmadan laboratuvar ortamında insan kök hücrelerinden “sentetik embriyo” yarattığı açıklandı. Bu buluşun fareler üzerinde yapılan denemelerden başarılı sonuç alındığı istendiğinde “insan yarattığı insanın kalbinin de atmaya başlayacağı” duyuruldu. Buluşun yakında bilim dünyasında tartışmaya açılacağı da ilan edildi.

★★★

İnsanlık!

Buluşa doymuyor.

Bizim üniversite sayımızda patlama oldu. 2022 yılı sonunda açıklanan resmi bilgiye göre üniversite sayımız 208’i buldu, fakat üniversitelerimiz henüz kendi rektörünü kendi seçemeyen ama rektörleri cumhurbaşkanınca atama ile görevlendirme aşamasında sıkışıp kaldılar. Üniversitelerimiz, “buluşa doymayan duruma” henüz gelmiş değiller. Ancak son seçim günlerinde iktidar partisi sözcüleri, “Türkiye’nin özellikle savunma sanayinde göğsümüzü kabartacak buluşlara imza atan” kıvama gelindiğini açıkladılar. Bizim halkımız da her halk gibi bu buluşlara çok sevindi, binlerce kişi İstanbul ve İzmir limanlarında demirlenip sivil ziyarete açılan “TCG ANADOLU uçak gemisini” gurur duyarak ziyaret etti.

ANKA yaptık.

AKSUNGUR yaptık.

GÖKBEY yaptık.

ATAK II Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri, İnsansız helikopter ve hedef uçak ŞİMŞEK’in prototip tasarımlarını yaptık. Milli Muharip Uçak KAAN’ın simülatörünü yaptık, Paris’te Air Show’a katıldık. Yüzlerce kilometre uzaklıktaki uçaklar ve SİHA’ lar ile etkileşim ve koordinasyon kurabilecek özel tasarım savaş pilotu kaskı yaptık. Sadece bu kaskın 1 teki için 100 milyon dolar değer biçiliyor. Türkiye tüm ihracatında ortalama kilo başına sadece 1.5 dolara mallarını satabiliyor. Oysa GÖKBEY Helikopteri’nin bir kilosunun değeri 5.000 dolara, KAAN Savaş uçağımızın 1 kilosunun değeri de 86.000 dolara çıkıyor.

★★★

Ne kadar güzel!

Gurur verici.

Öyle bir anlatıyorlar ki, Türkiye yakında savaş sanayi ürünleri satışından tüm döviz açığını kapatıp artıya geçecek. Ne Mehmet Şimşek’e ve ne de yeni Merkez Bankası Başkanı’nın “faizleri artırarak” sömürücü batı emperyalizminden yeni borçlar bulma paketine ihtiyaç kalmayacak.

Aklıma şu soru geldi: Savaş sanayimiz, yüksek buluş düzeyine ithal girdiye ihtiyaç duymadan mı ulaştı? Savaş sanayimizin ulaştığı bu yüksek buluş düzeyinden nasibini niçin üniversiteler ve sanayiciler almadı? Türkiye savaş sanayinde kilosunu 86.000 dolara satabilecek üretim yapabiliyor, fakat Türk sanayicisi niçin ortalama kilosu 1.5 dolardan ihracat yapmaya eli mahkum çakılıp kaldı? Bugün yaşadığımız şu “dövizsiz kalma krizi” niçin patladı?

İnsan, insan yarattı!

Biz dövizsiz kaldık!

Niçin?