Bu yazıda anlatılanlar doğru mu yoksa bir özlemin dile getirilmesi için uydurulmuş hoş bir hikaye mi? Kanada’da tanıdığım akademisyen arkadaşım var. Konuyu, telefonla ona anlattım.

Araştırdı.

Doğru dedi.

Bana gelen kısa ve öz bilgi notunda “İhanet” başlığı vardı. Bu notu Kanada’da 34 yıldır yaşayan ve adı “Özbay” olan bir Türk vatandaşı yollamıştı.

★★★

Şöyle yazıyordu:

“Kanada’da bahar geç gelir. Ağaçlar mayıs ayının sonunda çiçek açar. Bizim kardelen çiçeğine benzer çiçek açan ağaçtan şehir içinde çoktur. Caddeler, sokaklar boyunca bolca dikmişler. Ağaçları özenle korurlar. Bundan yaklaşık 25 yıl önce bir cumartesi günü öğle yemeği için bir restorana gidiyordum.

Hava güzeldi...

Artı 14 derece...

O ağacın çiçekleri o kadar büyüleyici açmıştı ki, tutamadım kendimi bir dal kırdım, elimde restorana götürdüm.

Sık gittiğim bir yerdir.

Hem üniversite okur, hem garsonluk yapar kızlar, beni tanırlar, her gidişimde tebessümle karşılarlardı. Çiçeği elimde görünce tebessümleri uçup gitti, somurtuk bir ifade geldi yüzlerine yapıştı. Anlam veremedim. Masaya oturdum.

Bira geldi.

Tavuk kanadı söyledim.

Çiçekli dal masamda duruyor ve her geçen masama bakıyor. 20 dakika geçti. Belediyeye ait çevre koruma arabası geldi, lokantanın girişine park etti. İçinden 35 yaşlarında bir adam çıktı, gülümseyerek bana doğru geldi. Nazik bir ses tonuyla; “O çiçeği alıp arabama gelir misiniz?” dedi.

Arabasına gittik.

“Mahkemeye mi gitmek istiyorsun, yoksa para cezası mı yazayım” diye sordu. “Ne kadar para cezası” dedim. Bir metre çıkardı ve çiçekli dalın boyunu ölçtü. Yaklaşık 40 cm. “40 dolar yazacağım” dedi. 40 doları belediyeye ödedim.

★★★

Mektup şöyle bitiyor:

Kendi ülkesinde bir ağacın çiçekli dalına dokundurmayan Kanadalı, bizim Kaz Dağları’nı dümdüz ediyor. Siyanürle altın arayıp hem doğayı katlediyor, hem canlı sağlığı ile oynuyor. Bizimkiler de bizim toprağımızı, dağlarımızı bunlara peşkeş çekiyor. (İmza Özbay Melania)

Evet!

Kanada sermayesi!

Kendi çiçeğine bahçıvan!

Bizim çiçeğimize siyanür!

Arama, işletme, çıkarma ruhsatlarına kolayca ulaşabilen bir Türk sermayedarı ortak buluyor, Türkiye’nin toprağının altında altın, gümüş, bakır, platin, kurşun, çinko, demir, krom, cıva, kobalt, linyit kömürü, taş kömürü, bor, uranyum, toryum, radyum, mermer, kaya tuzu gibi değerli madenleri siyanürlerle (altını- gümüşü- bakırı) çıkarıyorlar.

Kazancı kırışıyorlar.

Kanadalı payını alıp, kendi ülkesine transfer ediyor. Aslında Akbelen de başı yazmalı köylü kadınların başlattığı “sivil direniş”; Türkiye’nin sırtından yabancı işbirlikçiye gelir transfer etme “ihanetine” karşı canhıraş (yürek parçalayan) bir başkaldırıydı.

“Marjinal...” dediler.

Muhalefet parti milletvekilleri ile iktidar milletvekillerinin aymazlığı galip gelmeyip Meclis olağanüstü toplanarak “Araştırma Komisyonu” kurulsaydı, kömür çıkarmak için kesilen ağaçların yanı sıra altın bulmak için “siyanürle deşilen toprağımızın” durumu da ortaya dökülecek, üzerinde konuşulacak ve halk da aydınlanmış olacaktı. Ağaçlar kesilmeden “galeri işletmeciliği ile kömürü çıkarmak yolu” belki de açılacaktı.

★★★

24 kentimizin bazılarında orman alanlarının yüzde 65’i, tarım alanlarının yüzde 48’i, mera alanlarının yüzde 35’i, milli parkların yüzde 85’i, yaban hayatı koruma alanlarının yüzde 90’ı ruhsatlandırılmış durumda.

Kaç ruhsat verildi?

Kimlere verildi?

Onlar kime devretti?

Ruhsat tüccarlığının iktidar partisi ile yakınlaşmasının altında hangi çıkar ilişkileri yatıyor? Maden Kanunu, yasalaştığı 1985 yılından bu yana 20 kez değişti, en çok değişiklik bu iktidar döneminde oldu, hangi ihtiyaçtan ötürü kanun bu kadar değişti?

Meclis!

Meclis olsaydı.

Öğrenecektik.

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!

Karakola çağırdılar!


Yurttaşlar, ormanlarını, topraklarını, sularını korumak için “imtiyazlı bir azınlığın hukuka aykırı çıkarlarına karşı” gösteri yapıyorlar. Bu yolla asılında yönetime doğrudan katılıyor” ve iktidara yanlıştan dönmesi için yardımcı oluyorlar. Onurlu ve duyarlı vatandaş, iktidara “senin yaptığına ve yaptırdığına razı değilim” diyerek anlayana altın değerinde el uzatıyor. Bu ülkemiz için iyileştirici, yanlıştan döndürücü bir gelişmiş insanlık göstergesi. İktidar ise yönetime katılan duyarlı vatandaşları karakola çağırıyor. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, dün bir basın açıklaması gönderdi; “Akbelen direnişine destek vermek amacıyla oturma eylemi yapan, aralarında üyelerimizin de bulunduğu 25 yurttaş, Edremit Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeye çağrıldı. Anayasal hakkımıza müdahale ediliyor” diye duyurdu.