Başı sonuna uymuyor anlamında; sizin bildiğinizi “yalama oldu” diye size yazıyorum. Dikkatli gözler de zaten gerçekte olanın; aşınma, düzleşme çıkmazına gelip dayandığını görüyor, biliyor.

Gerçek çıplak.

Sunulan örtülü.

Şöyle sunuluyor: Biz iktidar partisi AKP, elimizdeki büyük şehir belediyelerini; İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin ve diğer kentleri beceriksiz CHP’ye kaptırdık. Aslında; “biz beceriksiz olduğumuz için belediyeleri kaptırdık” gerçeğini örtüyorlar. Bu örtüye güvenerek AKP Genel Başkanı, partisinin 22. kuruluş yıl dönümünde; “Belediyeleri, beceriksizlerden geri alacağız” çıkışı yaptı.

★★★

Şimdi ne olacak?

Beceriksiz.

Beceriksizle.

Yarışacak.

Beceriksiz AKP, büyük şehirlerin belediyelerini, beceriksiz CHP’den geri alacak (!) Böylece sözüm ona; “vatandaş yüksek dikkati ile en iyiyi seçmiş sayılacak” ki, işte bence “yalama olduğumuz nokta” burasıdır.

Vasata saplandık.

İki beceriksiz bir oldular; “başarının başını vurdular” ilerlemeyi, gelişmeyi, Türkiye’nin çağı yakalamasını birlikte öldürdüler. Son 22 yılda Türkiye’de şu gerçek ortaya çıktı:

Yıkılmayacak iktidar.

Yoktur.

Beceriksiz muhalefet.

Vardır.

★★★

Mustafa Kemal Atatürk,  Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllarda “vasata saplanmış olmaktan çıkmak ve yalama durumdan kurtulmak” için ülkenin her şehrinden, her bölgesinden 750 başarılı öğrenciyi o dönem Avrupa’sının en iyi üniversitelerine eğitime gönderdi. “Sizleri bir kıvılcım olarak gönderiyorum, volkan olarak dönünüz” dedi.

Volkan oldular.

Döndüler.

Vasatlık aşıldı.

Aşıldı diye umutlandık.

100 yıl geçti, bugün bizzat Cumhurbaşkanı’nın övünerek işaret ettiği gibi geldik yine vasata saplandık. Vasatlık bulaşıcı oldu, iktidardan muhalefete bulaşıyor, muhalefetten de iktidara “her seçimi kazanma dopingi” olarak geri dönüyor.

22 yıllık!

Beceriksiz iktidar!

22 yıllık!

Beceriksiz muhalefet!

Sağırlar, birbirini ağırlar.

Şimdi ülkenin kıt kaynaklarıyla okumuş en iyi eğitimli insanlarımız en verimli yaşlarında Avrupa ülkelerine ucuz beyin emeği olmaya gidiyor.  Oysa bugün en iyi 750’nin cesurca öne çıkıp “muhalefeti beceriksizlik batağından kurtarma” volkanı olması gerekir ki, “iktidarın yalama olmuş her seçimi kazanan beceriksizliğine mahkum olmaktan” bu ülke kurtulsun.

★★★

O, 750 çıkmazsa.

Muhalefet düzeltmez.

Asla kurtulamayız.

Cumhurbaşkanı, “AK Parti, 22 yıl! Kaybettiği seçim yok. Zirvenin tek sahibi” diye övünürken, yeni yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Yaptıklarımızla son 20 yılda Türkiye’yi dünyada alt orta gelir liginden üst orta gelir ligine kadar çıkardık. Yüksek gelirli ülkeler liginin de eşiğindeyiz” diyerek; banka kredi kartı borçları altında kıvranan milyonların gururlanmalarını istiyor. Yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise yanına Merkez Bankası yeni yöneticilerini alarak bugünlerde “ABD’ye Road Show’a” hazırlanıyor. Bu “Road Show’a gitme” deyimi; yüksek faiz garantisi vererek yeni dış borç bulmayı garantileme gezisi demek.

Özetle:

Yalama olmaya devam!

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!

Valiler lüks oto seviyor!


Sanayi-ci, tüccar, bankacı, milletvekili, parti başkanı, politikacı, vali, üst düzey yönetici, büyük esnaf, rantiye, babadan, aileden zenginler dışında tüm vatandaşlar “kemer sıkarak” yaşayabilme ve ailesini geçindirebilme sıkıntısına düştüler. Zengin ile yoksul arasındaki uçurum feci açıldı. Vatandaşın bankalara olan tüketici kredisi borcu, bireysel kredi kartı borcu, takibe alınmış kredi kartı borcu arttı, ödeme gücünü çok aştı. İcra dairelerindeki dosya sayısı 21.000.000’u geçti. Buna rağmen bütün üst düzey partili bürokratlar gibi valiler de yüksek harcamaya devam ediyor. Valilerin çoğunluğu 18.000.000 TL değerindeki lüks ithal makam araçlarına binmeyi ve yenileri ile değiştirmeyi çok seviyorlar. Çünkü tüm yüksek makam sahipleri gibi valiler de seçimler sırasında ve seçimlerden sonra iktidar partisinin il başkanı gibi çalıştılar, böyle çalışmaya kararlılar.