2021’de 200 milyar dolar Merkez Bankası rezervi, kurların yükselmemesi için satıldı


Altın rezervlerinin satışı ve KKM’nin yarattığı yükle birlikte ortaya 50 milyar dolarlık bir maliyet çıkıyor. Böylece kurun baskılanması için 250 milyar dolarlık bir harcama yapıldı


Seçimden sadece 11 gün sonra dolar, Türk Lirası karşısında %16 değer kazandı. Yeni Hazine ve Maliye Bakanı’nın, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneğinin kalmadığını” açıklamasından sonra; yıllardır Merkez Bankası rezervlerini satarak, sermaye kontrolleri uygulayarak ve telefonla müdahalelerle baskılanan döviz kurları üzerindeki baskı kalkınca, kurlar yukarıya doğru harekete geçti.1 ile 6 Haziran arasında Merkez Bankası rezervlerinde 3 milyar dolarlık iyileşme oldu. Kurların üzerindeki baskı kalkınca bir noktada dengelenme olacağı beklenmekle beraber, bu dengenin hangi seviyede olacağı belirsizliğini koruyor.

REZERV, TOPLUMUN ÖDEDİĞİ BEDELDİR

Merkez bankaları, ülke parasının ve sermayenin ülke dışına çıkış veya giriş hareketleri karşısında en az olumsuz etkilenmesi için döviz rezervi tutarlar. Merkez Bankaları tarafından uygulanan döviz işlemleri, munzam karşılıklar ve faiz oranları gibi para politikası araçları ile yabancı sermayeye ‘güven’ vermek amacı vardır. Merkez Bankalarının döviz rezervi tutmasının bir diğer ve önemli amacı da yüksek rezervler ile ülkenin risk primini (CDS) düşürülerek, uluslararası piyasalardan daha düşük faiz oranı ile borçlanmanın yolunu açmaktır. Tutulması gereken rezerv tutarının belirlenmesinde iki ana yaklaşım mevcuttur. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından ortaya konan yaklaşım, Merkez Bankası döviz rezervinin ülkenin en az 3 aylık ithalat tutarına denk olmasıdır. Bir diğer yaklaşıma göre; döviz rezervlerinin en az kısa vadeli dış borçlara eşit olmasıdır.

Sermayeye güven vermek için tutulan rezervlerin, halk için bir maliyet olduğunun altını çizmemiz gerekmektedir. Yatırım ve tüketime harcanabilecek bir tutar rezerv olarak tutulduğu için, istihdam azalışı ve işsizlik artışı olacaktır.

DÜNYANIN EN PAHALI SEÇİMİ

Ülkemizde son iki yılda uygulanmaya çalışılan ve bize özgü olduğu iddia edilen “faizin sebep enflasyonun sonuç olduğu” felsefesine dayanan ekonomi modeli, seçimlerden sonra olması gerektiği gibi “enflasyonun sebep faizin sonuç olduğu” gerçeğine yani rasyonel zemine döndü.

Faiz düşünce, enflasyon düşecekti. Politika faizi %8,5, mevduat faizi %40, kredi faizi %45 ve enflasyon %50 oldu! Seçimlere kadar kurların yükselmemesi için, döviz rezervleri satıldı. Merkez Bankası rezervleri -60 milyar dolar oldu.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde; Sayın Erdoğan, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan 2.329.865 fazla oy alarak, tekrar cumhurbaşkanı seçildi. Bu sonucun alınmasının ülkeye maliyetini birlikte hesaplayalım.Bloomberg, Aralık 2021 sonrası dönemde Merkez Bankası’nın 177 milyar dolarlık rezerv satışı yaptığını, sadece Nisan 2023’te döviz piyasalarına yapılan toplam müdahalenin 30 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini hesaplamıştı. Bu hesaplamalar yapılırken; Merkez Bankası’na Kur Korumalı Mevduat olarak giren tutarı, ihracatçıların sattığı döviz tutarlarını ve dışarıdan depo edilen tutarları net bir şekilde göremediğimizin altını çizeyim. Döviz rezervi dışında, ilk 4 ayda altın rezervlerinin de satışlar nedeniyle net 50.5 ton azaldığını da unutmayalım.

Dolarizasyonu önlemek için getirilen Kur Korumalı Mevduat uygulamasının devlete maliyetinin 2022 yılının tamamında 270 milyar TL ve Kur Korumalı mevduat hesabında bugün itibarıyla 125 milyar dolarlık meblağın, kur yükselmesi nedeniyle en az 600 milyar TL daha maliyet getireceği de unutulmamalıdır.

Sonuç itibarı ile iktidar seçimleri kazanmak için; yerine konulması çok zaman ve maliyet yaratacak 200 milyar dolar Merkez Bankası rezervini, kurların yükselmemesi için satmıştır. Yine altın rezervlerinin satışı, Kur Korumalı Mevduat’ın gerçekleşmiş ve gerçekleşmesi muhtemel toplam 50 milyar dolarlık maliyetinin oluşmasına neden olmuştur. Kurun baskılanması için oluşturulan 250 milyar dolarlık enkaz ile seçim kazanılmıştır.

Vatandaş bu enkazın faturasını; daha da yükselen enflasyon nedeniyle yok olan alım gücü, işsizlik ve ek vergiler ile ödeyecek.