Duvarları yıkıp silahlı gruplarla İsrail’e giren yalnız Hamas değil, Gazze’de bulunan farklı farklı gruplar da yer aldı. İsrail’in dış istihbarat kuruluşu Mossad, iç istihbarat kuruluşu Şabak’ı atlatmak sanıldığı gibi zor değilmiş. Binlerce roket hazırlanıyor, bunun içinde kullanılan malzemeler Gazze’ye giriyor, iki istihbarat kuruluşunun da bu durum dikkatiniçekmiyor! Demek ki “Oyun içinde oyun var.”

Bırakın yalnız İsrail’i, dünyada şaşkınlık yaratan bu baskından sonra özellikle İsrail Hava Kuvvetleri, neredeyse Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı. Gazze’de hayatını kaybedenlerin sayısı 5 bini geçti. Yalnız Gazze’de değil, İsrail tarafında da hayatını kaybeden sivillere üzülüyoruz. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan iki devletli çözüm ve Türkiye’nin garantör ülke olmaya hazır olduğunu her toplantıda vurguluyor.

“ASKER GAZZE’YE”

Şu bir gerçek ki, kalıcı bir barış olmadan Filistin’de ve İsrail’de olaylar durmaz. Barış sağlanamazsa İsrail, Filistinliler’i susturmak için daha çok öldürmeye, daha çok baskıya devam edecektir.

Ülkemizde coşkulu bir kalabalık “Asker Gazze’ye” çağrısı yapıyor. Bu, bir ülkeyi ilgilendiren konu değil, Birleşmiş Milletler’in konusudur. Öyle “Asker Gazze’ye” demekle de, kimse askerimizi Gazze’ye göndermez. Siyasi iktidarın sert söylemleri, bir yerde halkın öfkesini yatışmaya yöneliktir.

O AÇIKLAMADAN SONRA

Mehmet Çetingüleç, Başbakan Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Hanım’a yakın bir gazeteciydi. “Rahşan” kitabını da o yazdı. Dinç Bilgin döneminde Sabah gazetesinde birlikte de çalışmıştık. Parlamento Haberleri Şefliği döneminde de Ecevit’le sıkça görüşüyordu. İsrail- Filistin çatışmalarıyla ilgili anlatacaklarım var” dedi.

Birlikte kahve içerken, yazarı olduğu Kısa Dalga İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Kemal Göktaş’a gönderdiği yayımlanan yazısından da söz etti. Nisan 2002’de İsrail, Cenin Mülteci Kampı’nı bombalıyor. Yüzlerce Filistinli toplu mezarlara gömülüyor. Başbakanı Bülent Ecevit İsrail’i soykırım yapmakla suçluyor. Sonra neler olduğunu, Ecevit’in neler yaşadığını şöyle anlatıyor:

“2002 yılının Ocak ayında, Başbakan Bülent Ecevit, ABD Başkanı Bush’la görüştü, Türkiye’nin Irak operasyonuna sıcak bakmadığını bildirdi. Aynı yılın Nisan ayında İsrail, Filistinliler’in yaşadığı Cenin kampına saldırdı. Çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu 900 kişinin hayatını kaybetmesine rağmen, ABD bu saldırıyı adeta destekledi. Batı’nın suskun kaldığı, Arap ülkelerinin alttan aldığı bir dönemde Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’ın yakın arkadaşı Başbakan Bülent Ecevit, büyük bir cesaretle ortaya çıkıp İsrail’in ‘soykırım’ yaptığını söyledi.”

SOYKIRIMA UĞRAMIŞ OLANLAR

Ecevit’in “Soykırım” açıklaması Türkiye-İsrail arasında krize neden oldu. Bu kriz, yalnız İsrail’le değil, en büyük hamisi Amerika ile Türkiye ilişkilerini de bozdu. ABD hem Irak operasyonuna destek sağlamadığı, hem de İsrail’i soykırımla suçladığı için Ecevit’i hedefe koydu! Gelişmeler üzerine Bülent Ecevit’le görüştüğünü ve ilk açıklamayı kendisine yaptığını belirten Çetingüleç gelişmeleri şöyle anlattı:

“Ecevit ‘Geçmişte soykırıma uğramış, büyük acılar çekmiş bir milletin şimdi dünyanın gözü önünde Filistinliler’e karşı soykırım uygulamasını anlamakta güçlük çekiyorum’ dedi. Aynı sözlerini partisinin TBMM grubunda da söyledi. İsrail sert tepki gösterdi. Amerika’daki Yahudi lobileri harekete geçti.

Dışişleri Bakanlığı’nın önerisi üzerine Ecevit durumu yumuşatmak için ‘Soykırım, sözcüğünün bazı çevrelerde benim maksadımı aşan yorumlara neden olduğu anlaşılmaktadır . Ben Ortadoğu’daki olayların yol açabileceği vahim sonuçlara değindim. Sözlerim son gelişmelerden ülkemizde ve bölgemizde duyulan kaygıları yansıtmaktadır’ açıklamasını yaptı.”

Mehmet Çetingüleç, Ecevit’in “İsrail soykırım yaptı” açıklamasından sonra sırlarla dolu olayları Saygı Öztürk e anlattı.


Ecevit’in “Soykırım” açıklamasından 1,5 ay sonra dönemin Hürriyet Washington Temsilcisi Serdar Turgut “Washington Ecevit sonrasını planlıyor. Türkiye’nin yakın geleceğinde Kemal Derviş’in daha etkin rol oynayacağı çok net ortaya çıktı” diye yazdı. Dönemin Devlet Bakanı Kemal Derviş ise ABD gezisinden dönüşte Başbakan Ecevit’e “Ekonominin düzelmesi için istifa etmesi gerektiğini” söyleyecek kadar ileri gitti. Bununla da kalmadı. Ecevit, ABD’ye kafa tutması ve İsrail’i soykırımla suçlamasından birkaç ay sonra hastalandı! Partisi bölündü. Gruplar halinde ayrılan milletvekilleri İsmail Cem başkanlığında Yeni Türkiye Partisini kurdu.

ÇÖZÜLMEMİŞ SIRLAR VAR

DSP-MHP-ANAP koalisyonu karışmış, MHP ile ANAP liderleri arasında gerilim yaşanmaya başlamıştı. Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın restleşme sonucunda Kasım 2002’de erken genel seçim kararı alındı. Oysa ekonomi düzelmeye başlamıştı ve seçimlerin zamanında yapılması için daha 1,5 yıl vardı. Çetingüleç, tanık olduğu dönemi şöyle anlatıyor:

“Ecevit’in Amerika ve İsrail’i karşısına almasından sonra birkaç ay içerisinde Türk siyaseti allak bullak oldu, erken seçim yapıldı, koalisyon ortaklarının tamamı yüzde 10’luk seçim barajına takılarak parlamento dışında kaldı. Koalisyon hükümeti devrilince Amerika Irak’a girdi. Yaser Arafat hastalandı. Arafat, Fransa’da tedavi altına alındı ama kurtarılamadı. Ne zaman, nasıl olduğu bilinmiyor ama İsrail’in zehirlediği söyleniyordu. Tıpkı Ecevit’in bir anda iktidarı kaybetmesi, hastalığı gibi, Arafat’ın ölümünün arkasında da hala çözülememiş sırlar var.”

Bu sırlar çözülür mü? Sadece yorum yapılıyor o kadar...