İçişleri Bakanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) işe alınanlardan 557 kişinin terör bağlantısı bulunduğunu hem TBMM’de hem basın toplantısında açıklamıştı. Bu nedenle Bakanlığın açtırdığı soruşturma sonucu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, personel alımıyla ilgili birimlerin 100’e yakın yetkilisi hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.

Ancak ortaya çıkan tablo şu: Terör bağlantılı olduğu öne sürülen kişilerin neredeyse tamamına yakını AKP’li belediye başkanları döneminde işe alınmış. Haklarında arşiv araştırması ya da güvenlik soruşturması yapılmamış. AKP’li Mevlüt Uysal İBB Başkanıyken 2017-2018’de 30 bin 798 kişi işe alınıyor. Bunlardan 5 bin 608’i hakkında sabıka kaydı bile istenmemiş. Aralarında bombalı eylemlere katılanlar da var.

“TERÖRİSTE” DOKUNMADI!

İBB Başkanı, 15 Aralık 2021 ve 8 Aralık 2022 tarihlerinde İçişleri Bakanlığı’na iki kez yazı gönderip, “Terörist, terör bağlantılı olduğunu söylediğiniz kişiler kimse, bunların listesini gönderin, gereğini yapalım” dedi. İsim isim bilmelerine rağmen bakan sözünü ettiği 557 kişinin ismini bildirmedi.

Oysa Türk Ceza Kanunu’nun 279’ncu maddesine göre böyle bir bilgiye sahip olan kamu görevlisinin derhal ilgili makama durumu bildirmesi, belediyenin de o kişilerle ilgili gereğini yapması zorunludur. Dahası, OHAL döneminde çıkarılan kararname uyarınca 30 Temmuz 2022 tarihine kadar vali ve İçişleri Bakanı’nın bu kişilerin işlerine son verme yetkisi olmasına rağmen son vermedi.

İçişleri Bakanı’nın, “Terörist” dediği kişilerin, belediyede bir eyleme kalkışması mı bekleniyor? Ya da bu kişilerin terörle bir bağı olmamasına rağmen, belediyeyi kamuoyu gözünden düşürmek için mi bu tür açıklamalar yapıyor?

YÖNETMELİĞE UYULMUYOR

Mülkiye Başmüfettişi Arif Yıldırım’ın başkanlığındaki heyet çalışmalarını 6 Aralık 2022 tarihinde tamamladı. Raporla ilgili bakanın açıklamasına göre PKK’lı, DHKP-C’li, MLKP’li MKP’li terör bağlantılı kişiler olduğunu belirttiğine ve bunun “İvedi durumlar” arasında yer aldığına göre Mülkiye Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin “İvedi Durumlar” başlıklı 36. Maddesini okuyalım:

“Müfettişler görevleri sırasında, derhal tedbir alınmaması halinde; Can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürecek veya temel hak ve hürriyetlerin ihlaline sebebiyet verecek ya da kamu düzeninin ciddi biçimde bozulmasına yol açacak, zamanaşımı veya hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerden ötürü idarenin zararına sebebiyet verecek nitelikte bir durum tespit ettikleri takdirde, görevin sonunu beklemeksizin, bu durumu bir araştırma raporu ile yetkili makama ve her halükârda vali ve kaymakamlara bildirirler ve bu hususu görevleri ile ilgili düzenleyecekleri raporda belirtirler.”

NEYİ BEKLİYORSUNUZ?

Yönetmeliğin 36. Maddesinde geçen “Yetkili makam” belediyeyi de kapsıyor. Bakanlık, olayı savcılığa bildiriyor ama konuyla doğrudan ilgili olan belediyeye bilgi verme gereği duymuyor. Personel alımlarıyla ilgili arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması sonucu terörle irtibat/iltisak konuları iddiaları yine aynı yönetmeliğin 36. Maddesinde yer alıyor.

“Can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürecek veya temel hak ve hürriyetlerin ihlaline sebebiyet verecek ya da kamu düzeninin ciddi biçimde bozulmasına yol açacak” durumlar İçişleri Bakanlığı’na hatırlatıyor. Ancak başta belediyeyi ağır bir dille suçlayan İçişleri Bakanı hiçbir şey yapmıyor.

Belediyede 86 bin kişi çalışıyor. İçişleri Bakanı “Terörist” dediği kişilerin isimlerini belediyeye bildirmemekle bütün çalışanları zan altında bırakmaya devam ediyor. Eminim yarın çıkıp, “Şu kadar terör bağlantılı kişi olduğunu söylememize rağmen, belediye bunları çalıştırmaya devam etti” diyecektir.

ÜÇÜNCÜ YAZI

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı “Terör bağlantılı çalışanlarımızın isimlerini bildirin” yazısına, İçişleri Bakanı cevap verme gereği duymadı. “İsimleri bildirin ki gereğini yapalım” yazısı bu kez İller İdaresi Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. Yine cevap verilmedi. Belediye kendilerine cevap verilmesi için ne yapsın? Son yazı soruşturmayı yapan Mülkiye Başmüfettişi Arif Yıldırım’a, Genel Sekreter Can Akın Çağlar imzasıyla gönderildi.



Bu yazıda da İçişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamalar hatırlatıldı, ‘Terör bağlantılı çalışanlarıyla ilgili işlem yapabilmek için isim listesi’ni istedi. Arif Yıldırım da kanun, yönetmelik maddelerini hatırlattı ve “Hazırladığımız raporu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı’na sunulduğunu” belirtmekle yetindi. Yani, “Bende yok, olsa bile ben göndermem” dedi.

Sonuçta, terör bağlantılı olduğu öne sürülen belediye çalışanları hâlâ görev başında. Allah korusun yarın o kişilerden bazıları tarafından bir eylem yapılırsa bunun hesabını İçişleri Bakanı nasıl verecek?