Onlarla ilgili bir atasözü vardır, “Çiftçinin karnını yarmışlar, 40 tane gelecek yıl çıkmış.” Ürünü afete açıktır. Yağmur yağmaz dert, yağmur çok yağar ayrı bir dert. O yüzden her hasat döneminden sonra umutlar bir sonraki yıla bağlanır. Kuraklık, yağmur, sel, hastalıklar için “Allah’tan geldi” denilir. Ama bir de Devletten gelen zulüm var. Çiftçinin en çok ağrına da o gider.

Çiftçinin hububatını almakla görevli Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tam anlamıyla çiftçiye zulüm yapıyor. Çiftçiden alımları sözde randevu usulüyle yapıyor. Ama gelin görün ki nasıl hastanelerde artık randevu almak büyük sorunsa, bunun için değişik söylentiler çıkıyorsa, benzer sorunların TMO için de geçerli olduğu konuşuluyor.

NEREDEN NEREYE?

Yıl 2001; bir litre mazotun fiyatı 1,50 lira. Buğdayın kilosu ise 1,10 lira. Çiftçi bir litre mazotu bir kilo 360 gram buğday satıp alabiliyordu.

Gelelim günümüze. 1 Ağustos 2023 tarihi itibariyle örneğin Konya’da bir litre mazot 37,10 liraya satılıyor. Buğday, TMO’da 8.250+1.000 destek ile 9.250 lira. Ama gelin görün ki TMO buğday satın almadığı için çiftçi tüccara 5.000 ila 6.250 lira arasında buğdayını satmak zorunda kalıyor. Adalet mi bu?

Tahıl ambarı Konya’da, bir litre mazot 37,10 lira ama bunun daha da artacağı söyleniyor. Çiftçi, TMO’ya buğdayını satamayınca buğdayını mecburen tüccara satmak zorunda bırakıldığı için buğdayının kilosunu en düşük fiyatla 5 liraya satıyor. Bu nedenle bir litre mazot almak için 7 kilo 420 gram buğday satmak zorunda kalıyor!

BÖYLE SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?

Yani, 2001 yılına göre bir litre mazot almak için tam 6 kilo 60 gram daha fazla buğday satması gerekiyor. Yazık değil mi bu ülkenin çiftçisine? Hani çiftçi destekleniyor, hani korunuyordu? Şöyle bir hesap daha yapalım: 70 litre yakıt alan traktörün,  bu mantıkla düşünürsek 70 litre deposu olan bir traktörün deposunu doldurmak için buğdayın tonunu 5 bin liraya satan bir çiftçi 7,420 x 70= 519 kilo 400 gram buğday satmak zorunda kalıyor.

Tarım Bakanlığı’nın belirlemelerine göre Türkiye genelinde bir dekar arazide ekim- dikim, hasat yapılırken ortalama 8 litre mazot kullanılıyor. Dönüm başına mazot parası olarak çiftçinin cebinden çıkan para ortalama 8 litre mazot x 37,10 lira =296 lira 80 kuruş. Bunun  buğday olarak karşılığı ise 59 kilo 360 gram eder.

Tarım böyle sürdürülebilir mi? Tarım Bakanı, çiftçilerle konuşsun, dertlerini bir dinlesin bakalım. Hatta onlarla birlikte bir televizyon programına katılsın. Veriler, üretimden çekilen çiftçi sayısının yıldan yıla arttığını gösteriyor.

HÜSRAN YILI MI?

Yozgat’ta kurak geçen kış dönemi ve mevsim normallerinin üzerinde düşen yağışlar, buğday kalitesinin düşmesine neden oldu. Bu durum, çiftçilerin hasat ettikleri buğdayı düşük fiyatlarla satmalarına sebep oldu.

Türkiye’nin önemli tarım bölgelerinden birisi de Yozgat’tır. Kış kurak geçti. Sonra mevsim normallerinin üzerinde düşen yağmur, özellikle buğdayda kalitenin de düşmesine neden oldu. Çiftçi, hasadını yaptığı buğdayını götürdüğünde TMO ve tüccar tarafından ancak 4 bin 500-5 bin lira arasında fiyatla alıyor. Bu bilgiyi veren Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, “2024 yılı üretim sezonu hüsranla geçecek” diyor.

Başkan Açıkgöz, 2023 ekmeklik buğdayın destekleme primiyle 9 bin 250 lira olduğunu hatırlattı. Ancak fazla yağışlardan dolayı buğdayın protein oranının çok düşük çıktığını, ürünün yüzde 80’inin yemliğe gittiğini arkadaşımız Seyfi Çelikkaya’ya şöyle anlattı:

ÇİFTÇİ NE YAPSIN?

“Yemlik, primle birlikte 8 bin 500 lira. Bir baş belası daha var: ‘Standart dışı’ dediğimiz, yemliğinde altına düşen buğday konusu. Bu konuyu TMO Genel Müdürü ve yardımcısıyla görüştüm. Bunun için saha açacaklarını belirtmelerine rağmen henüz açmadılar. Şu an 4 bin 500- 5 bin liraya gidiyor. Bu tam anlamıyla işler acısı. Çiftçinin 4 bin 500-  5 bin liraya buğday satıp gübre, mazot alma şansı yok.”

Köyümüz Yozgat’ın Sarıkaya ilçesine bağlı Akbucak’ta ekinin görünüşü çok iyiydi. Çiftçimiz süne, pas ilaçlarını attılar ki protein oranı 10,5’u geçsin diye. Protein düşük çıkınca ürün yem fiyatına gidecek.  Dolayısıyla tohum olarak da kullanılamayacak. Peki ne yapılması gerekiyor? Çiftçinin bir kusuru yok. O zaman Devlet çiftçini desteklemek zorunda.”

“STANDART DIŞINA DÜŞTÜĞÜ AN”

İsmail Açıkgöz, çok güç durumda olan çiftçiler için yetkililere adeta yalvarıyor.  Tarım ve Orman Bakanının zor durumda olan çiftçinin sesini duyması gerekiyor. Son mazot zammından önce İsmail Açıkgöz’ün sözlerini aktarıyorum:

“19 bin liralık mazot bugün 35 bin lira.  O günkü şartlarda bin,  bin 100 lira dekara maliyet gösteriyorduk. Bugünkü maliyeti bin 700 lirayı geçiyor. 4 bin 500’e, 5 bine buğday satıp da bin 100 lirayı kurtarmak mümkün değil. Bölgemizde dekar başına ortalama 350 kilogram ürün alınıyor. Daha fazla verse bile standart dışına düştüğü an üretici bitmiş demektir. Bu çiftçiyi mağdur ediyor. Ondan dolayı sayın Genel Müdürümüz, sayın Bakanımız buna çok acil çözüm bulması lazım.”

“Ülkemizin bunca sorunu var, tarımın sırası mı?” demeyin. Bu konu hiç ihmale gelmez. Açlığın, kıtlığın konuşulduğu dönemde çiftçimizi tarımdan soğutacak her adım ülkeye yapılan büyük kötülük olacaktır.