Sosyal medyadan aklımda kalmış. Eminim okuyunca siz de çok etkileneceksiniz:

“Simit almak için sıraya girdim. Sıra çok uzundu. Hemen önümde bir kız çocuğu ve babası duruyordu.

Babası gömlek düğmelerini boğazına kadar düğümlemişti. Tertemiz giyinmişti, ancak kıyafetleri eskiydi.

Ayakkabıları da öyle, eski ve yazlık!..

Çocuğuyla konuşmalarına kulak misafiri olunca, anladım ki güngörmüş bir adam...

★★★

Çocuk iki de bir ‘’Hadi baba, acıktım. Gelmedi mi sıra daha?” diye söyleniyordu...

Nihayet sıra onlara da geldi. Adam bir simit istedi. Çocuk itiraz etti:

“Baba, ben tahinliden de istiyorum...”

Babası “Sus!” dercesine kaşlarını kaldırdı, “Olmaz!” demek istedi.

Bozuk paraları uzatırken, bir tanesi yere düştü, tezgahın altına gitti. Adam diz çöküp almaya çalışırken,

Simitçi:

‘’Boş ver be arkadaşım, önemli değil!” diye seslendi.

Baba kısık sesle:

“Ama başka paramız yok, eksik kaldı. Hakkını helal et!” deyince, simitçi “Oturun sehpaya biraz; sıcak çıkınca ben getireceğim” dedi...

Adam eksik para vermenin ezikliği içinde en köşeye oturdu...

★★★

Bu arada ben de simidimi alarak yan masalarına oturdum.

Çay söyledim, zeytin de koydular yanına.

Neyse, bizim simitçi içerden masaya doğru geldi.

İki tabak yapmış, ama çok özel.

Tabakların içine her şeyden koymuş sanki.

Çocuğun istediği tahinli, simit, börek, bu arada tatlılardan da unutmamış, silme iki tabak doldurmuş.

Çaylar da gelince simitçi tabureye oturdu.

★★★

Ben pür dikkat onları izliyorum.

“Adam kaç yıllık esnaf, anlamış tabii kim dilenci, kim aç kalmış, biliyor ve yanılmıyor!” diye içimden geçirdim...

Başladılar sohbete, bu arada tekrar tekrar çay içtiler...

Sonra simitçi, biraz kağıt para çıkardı ve adamın gömlek cebine koyuverdi...

“Yarın gel işine başla!” dedi...

Kendi kendime “Kısmete bak!” dedim.

Adamın parayı düşürdü diye üzüldüğü tezgah, şimdi ekmek parası kazanacağı dükkan oldu!

Neyse onlar kalkıp gidince, hemen yanaştım simitçiye:

“Patron, seni tebrik ederim” dedim. “Hiç rencide etmeden babası ile küçük kızın karnını doyurdun. 

Kimseye göstermeden cebine para da koydun. İyilik böyle yapılmalı. Allah razı olsun, sayınızı çoğaltsın, ne iyi adamsın sen! “

“Sağol” dedi simitçi...

“Ona söylemedim ama o benim ilkokul arkadaşım! Ben onu tanıdım ama o beni tanımadı! Yarın gelince söyleyeceğim kendisine bunu. Şimdi utanıp üzülür de işe gelmez diye belli etmedim.

Biz ortaokulda devlet okuluna giderken, babası onu özel kolejde okutuyordu. Çok zengin bir ailenin çocuğuydu. Hepimiz ona imrenerek bakardık. Ne oldu kim bilir? Hayat bu, ne olduğun değil, ne olacağın önemli. Yeter ki içindeki insanlık yaşasın!..” 

Farkında olanlara ne mutlu...

Dünyayı içindeki insanlığı yaşatan iyiler kurtaracak...