Milli Eğitim Bakanlığı 2023-24 Eğitim ve Öğretim Yılı için ilk ders zilinin 11 Eylül Pazartesi sabahı çalacağını açıkladı.

Bu yıl ekonomideki sıkıntılar, velileri ve öğrencileri çok zorlayacak. Bana gelen okur mesajlarında, bu gerçeği şimdiden haber veren çok çarpıcı, hatta yürek burkucu örnekleri okuyorum. Öyle ki; daha birkaç yıl öncesine kadar yoksul ama başarılı öğrencilere burs veren bazı velilerin, bu yıl kendi çocukları için burs talep ettiklerine tanık oluyorum.

Böyle durumlarda varlığını kendisini yetiştiren okuluna adayan çok değerli bir büyüğümü hatırlayıp, şimdi okuyacağınız öyküsünü dostlarıma anlatıyorum.

★★★

Yaklaşık 15 gün boyunca telefonlarımıza cevap vermeyince, Vefalılar Derneği’nin Başkanı Hakkı Baliç’i arayıp, sağlığından endişelendiğimi söyledim.

Vefa Lisesi için adeta tek kişilik ordu gibi çalışan Hakkı Bey, “Merak etmeyin, ben gider bakarım” dedi.

Telaşlanmakta haklıydım. Zira son yıllarda peş peşe ameliyatlar geçirmiş ve kalın bağırsakları belindeki bir torbaya konulmuştu.

Haliç-Fener’deki evinde yalnız yaşıyor, huzur evine götürme ya da bakıcı tutma önerilerimizi geri çeviriyordu.

Israrlarımız karşısında ise bunlara gerek olmadığını söylemekle yetiniyordu.

İlerlemiş yaşına karşın yemeklerini kendisi yapıyor, çamaşırlarını da titreyen elleriyle yıkıyordu.

Bayramları el öpmeye gittiğimizde kapıda sevinçle karşılıyor ama ikramda bulunduktan sonra yine kapıdan uğurluyordu.

Neden içeriye davet etmediği, hepimiz için merak konusuydu.

Hiç evlenmemişti.

Sorulduğunda “Ben okulumla evliyim, okulumuzun tüm öğrencileri de benim evlatlarım” derdi.

Oysa bizim liseden sonra İktisadi Ticari Bilimler Akademisi’ni bitirmiş, çalıştığı Merkez Bankası’ndan da müdür olarak emekli olmuştu.

Demek ki kalbi, aşk düzeyinde sevdiği Vefa Lisesi’nde kalmıştı.

★★★

Vefa Lisesi mezunları 1872’den bu yana eğitim veren okullarının kuruluş yıldönümünü, her yıl mayıs ayının ilk pazar günü, boza içerek kutlarlar.

Onu ilk kez, yıllar önce bir ‘Boza Günü’ şenliğinde tanıdım.

Bahçedeki coşkulu kutlamadan önce konferans salonunda konuşmalar yapılıyor, okulun ihtiyaçları dile getiriliyordu.

Sahnedeki sunucunun esprilerle konukları eğlendirmeye çalıştığı sırada, tüm bakışlar aniden kapıya çevrilmişti.

O gelmişti.

Yakaları kalkık pardesüsü, fötr şapkasının altındaki sert bakışlı yüz ifadesiyle, Casablanca filminin muhteşem aktörü Humphrey Bogart’ı andırıyordu.

Oturmadan sahneye ilerledi ve şapkasıyla herkesi selâmladıktan sonra hiç unutamadığım konuşmasına başladı.

Salonda ne kadar varlıklı işadamı, ünlü avukat, doktor ve serbest meslek sahibi varsa isim isim sayıyor, “Bugüne kadar sizi yetiştiren okulunuz için ne yaptınız? Haydi pamuk eller cebe” diyordu. Sonra da teker teker hepsinden ne kadar para tahsil edeceğini söylüyor, vermeyeni derneğin dergisinde tüm Vefa camiasına duyurmakla korkutuyordu.

★★★

Yanımdakilere Bogart’ın beyaz perdede canlandırdığı sert karakterleri çağrıştıran kişinin kim olduğunu sordum.

“Büyük Vefalı Muhittin Gelgin ağabey” dediler.

O günden sonra Vefalıların korkuyla karışık bir saygıyla sevdikleri Muhittin ağabeyle dost olduk.

Her sabah işe gider gibi okula geliyor, eksikleri, öğretmen ve öğrencilerin ihtiyaçlarını tespit ederek, bunları karşılamak için hepimize görevler veriyordu.

Kendisi de emekli maaşından aç kalmayacak kadar bir parayı ayırdıktan sonra, geri kalanıyla yoksul öğrencileri okutuyordu.

Öylesine dürüst bir insandı ki, okulda yediği öğle yemeklerinin parasını bile muhasebeye öderdi.

★★★

Benim endişelenip haber vermemden sonra Hakkı Bey hemen Fener’deki eve gitti. Kapıyı zorla açtırıp içeriye girdiğinde, yürek yakan yoksulluk görüntüsüyle karşılaşmış. Tek oda ve bir tuvaletten oluşan evde büyük bir masa, bir sandalye, yatak ve duvarda asılı kocaman Atatürk portresinden başka hiçbir eşya yokmuş. Muhittin ağabey, günlerdir, belki de hiçbir şey yemeden oracıkta yatıyormuş!..

Hakkı Bey koşulları anlatırken “Daha fazlasını söylemeye yüreğim el vermiyor” diyordu.

Masanın üzerindeki her şey Vefa Lisesi ile ilgiliymiş. Bir de zarf duruyormuş. Zarfın içinde bir miktar para ve bunların verileceği öğrencilerin listesi varmış...

91 yaşındaki koca çınarın son nefesini vereceği yatağında bile yoksul çocuklarımızı düşünmüş olması karşısında Hakkı Bey kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlamaya başlamış.

Tabii hemen hastaneye kaldırıldı. Ancak kısa süre sonra, akciğer yetmezliğinden hayata gözlerini yumdu.

★★★

Yeni Eğitim ve Öğretim Yılı öncesinde Muhittin Gelgin ağabeyi minnet ve rahmetle anıyor, bu kez onun yerine ben, hali vakti yerinde Vefa Lisesi mezunlarına sesleniyorum:

“Sizi yetiştiren okulunuz için ne yaptınız. Çok zor geçeceği besbelli olan ders yılı için pamuk eller cebe!..”

“Peki sen ne yapıyorsun?” diye soracaklara da şu sözü veriyorum:

“Her yıl olduğu gibi bu yıl da, üstüme düşeni yapacağım...”