Yazarın dehasının doruk noktası Robert Louis Stevenson’den Binbir Gece Polisiyeleri. Başarılı kurgusu ve cesur temalarıyla öne çıkan bu hikâyeler ilk kez 1882 yılında yayımlandı ve büyük yankı uyandırdı. Arthur Conan Doyle tarafından “Stevenson’ın dehasının doruk noktası” olarak nitelendi ve edebi çevrelerde onun en iyi işi olarak görüldü. Yazarın eşi Fanny van der Grift Stevenson’ın da hikâyelerin yazılmasına katkıda bulunduğu ikinci kitapla devam eden eser tek ciltte toplandı. Heyecanın asla azalmadığı bu sürükleyici hikâyelerin, muhteşem bir edebi yeteneğin ve canlı bir hayal gücünün ürünleri olduğunu göreceksiniz. (Alfa Yayıncılık) Cesaret aşılayacak bir başyapıt Stephen King’ten Yazma Sanatı. Yazarın bu yarı anı yarı kılavuz niteliğindeki muhteşem eseri bir yandan yazarın çalışma ve üretme süre cine ışık tutarken bir yandan da yazmak isteyenlere yol gösteriyor. Çocukluğundan kariyerinin zorlu ilk günlerine ve 1999'da geçirdiği ölümcül kazaya kadar King'le beraber yazarlığın engebeli yollarında yürüyeceksiniz. Kitap, okuyan herkesi etkileyerek cesaret aşılayacak bir başyapıt. (Altın Kitaplar) Bir yaşama ve varoluş biçimi Roberto Bolano’dan Gerçek Bir Polisin Çilesi. Kitap seksenli yıllarda başlayıp yazarın ölümüne kadar devam eden bir projeydi. Yazarın en iyi eserleriyle yakın ilişkisi, bereketli yaratıcılığı, kaybedenlerle özdeşleşmesi, etik ilkelere gerek duymayan bir etik barındırması, yakın bulduğu yazarların zekice okumasını yapması, kökten bağımsızlığı, anlatı zevkini diri tutan bir modern roman sunması, eğitimini aldığı ve yazarlığını borçlu olduğu yerlere amansız vefa göstermesi, bir yaşama ve varoluş biçimi ifade eden kozmopolitliği, sosyal yankılarından ayrı olarak umutsuzca ve mutlulukla kendini yaratıma teslim etmesi nedeniyle özel bir ilgiyi hak ediyor. (Can Yayınları) Hiçbir ilişki, akıntıya kapılıp gitmek değildir Esra Ezmeci’den Kararı Ben Veririm. Her yeni ilişki temiz bir defterdir. Yaşadıkça yepyeni bir hikâyenin yazılıyor olduğunu bile düşünürsünüz. Ancak sonra bir de bakarsınız ki defter aslında boş değil... Çocukluk anıları, travmalar, eski ilişkilerin yaraları, paternler, inançlar, kalıplar, alışkanlıklar, takıntılar, korkular, endişeler, beklentiler, kompleksler ve daha neler neler... İşte tam da bu noktada karışır işler. Çünkü artık ilişki sizden emek ister. Üstelik de en çok kendinize emek veriyor olmanızı ister. Hiçbir ilişki, akıntıya kapılıp gitmek değildir, kürekleri güvenle elde tutmaya devam etmektir. Ne isteyip ne istemediğinizin kararını kendiniz veremediğiniz sürece yaşanan şey bir sürüncemeden fazlası sayılmaz. Bu kitabı okumakla kalmayıp yazarın sayısız danışmanlık hizmetinden sonra incelikle üzerinde durup çalışarak sistematikleştirdiği önerilerini uygulamaya da karar verdiğinizde, hayatınızda gerçek bir temiz sayfa açabildiğinizi deneyimleyeceksiniz. (Destek Yayınları) Mevlânâ'nın hayatı ve yapıtı üzerine Asaf Halet Çelebi’den Mevlana'nın Rubaileri. Modern Türk şiirinin ustalarından biri olan ve Mevlânâ'nın hayatı ve yapıtı üzerine müstakil bir inceleme kaleme alan yazar, bu kez, Mevlânâ'nın Rubâîleri başlığı altında, Türkçeleştirdiği 276 rubâîyi bir araya getiriyor. Mevlânâ'nın mistisizmini rubâîlerindeki aşk teorisiyle açıklayan yazar, rubâîleri "mistik" ve "erotik" olarak iki ana gruba ayırıyor: "Sırf mistik bir akidenin, bilhassa tevhid fikrinin muhtelif şekilde tefsirlerinden ibaret olanlar" ve "duyan, seven, yanan bir kalbin, mest ve kararsız bir düşüncenin rakik hayalleriyle doludur" dediği érotique şiirler. Mevlânâ'nın hem bizde hem de Batı kültüründe Mesnevî ile tanındığının, onun dışındaki şiirlerinin genel olarak anlaşılamadan kaldığının, örneğin Hayyam'ın rubâîleri gibi defalarca çevrilmediğinin altını çizen yazarın bu değerli çalışması, Mevlânâ'nın ruhunun en derin ve girift ilhamlarına tercüman oluyor. (Everest Yayınları) Bambaşka biri olmak uğruna David Nicholls’tan Tatlı Hüzün. 1997 yılında Charlie, eski lise fotoğraflarınıza baktığınızda kim olduğunu hatırlamadığınız o çocuktu. Sınavları iyi geçmemişti. Evinde işler pek de yolunda gitmiyordu, tam tersi olması gerekirken evde göz kulak olması gereken bir babası vardı ve Charlie'nin aklındaki en son şey geleceğinin nasıl olacağıydı. Sonra hayatına, ne yapmak istediğini bilen, kendinden emin Fran girdi ve Charlie yolunda gitmeyen hayatına rağmen umuda kapılmaya başladı. Ancak Charlie, Fran ile birlikte olmak istiyorsa, arkadaşlarının tüm saygısını kaybetmek ve bambaşka biri olmak uğruna kendisine sunulan zorlu seçeneğe göğüs germek zorundaydı. Kumpanya'ya katılmalıydı, üstelik dahası da vardı... (Epsilon Yayınevi) ‘Her şeyi kuralına uydurmuştum’ Ümre Aksu’dan Kuyu-Bir Mavilik Hikayesi. Yazar “Siz ölümle özgürleşenlerden mi yoksa ölüme tutsak olanlardan mısınız? Hikâyem bu soruyla başladı. Bu soruyu kendime sorduktan sonra arabayı durdurdum ve ters yönde yürümeye başladım. Başkalarının kararlarıyla kendime değerler biçmiş, yollar çizmiş, sıfatlar yaratmıştım. Korkularımı bile başkaları belirlemişti. Nasıl sevileceğini onlardan öğrenmiştim. İçimdeki boşluğun sebebi buydu. Herkes... Mutluluk ruhumdan çekilmiş, geriye görse de anlamayan, duysa da dinlemeyen, hissetmeyen, sevemeyen, kendini yüz yaşında zanneden bir beden kalmıştı. Yaşadıklarım mı beni böyle bir insan yapmıştı yoksa korkularım mı hayatı böyle yaşamamı sağlamıştı bilmiyorum? Bildiğim tek şey; şimdiye kadar kendime hiç fırsat tanımadığımdı. Her şeyi kuralına uydurmuştum ama kuralları kimin yazdığını hiç sorgulamamıştım” diyor. (Eyobi Yayınları) Günümüzün uçarı yaşam tarzı Sadık Usta’dan Fıçılarda Yaşamak - Sıradışı Hayatlar. Bu kitap, günümüzün uçarı yaşam tarzına ve içinde bulunduğumuz toplumsal şaşkınlığa kültürel eleştiriler yöneltmekle yetinmiyor; aynı zamanda tarihten örnekler vererek, geleceğe dair umudumuzu besleyen, kötücül cinlere, melun ruhlara kafa tutan, düşünce ve eylemleriyle uygarlığın yeşermesine, insanlığın ilerlemesine katkıda bulunan, bizi kendi özgün tarihimizi yaşamaya ikna eden, bize yaşam enerjisi aşılayan dehaların, eylem adamlarının, bilge kadınların ve yüce şahsiyetlerin özgürlük, eşitlik ve adalete adanmış benzersiz yaşamlarını da gözler önüne seriyor. (Kafka Kitap) Söylediği her şey dünyada ses getiriyor Slavoj Zizek’ten Gerçeklik, Onu Sorgulayalım Diye Var. Günceli yakalayan, sürekli üreten, sözünü sakınmayan Žižek, çalışmalarını hangi unsurlar üzerine kurdu? Felsefe ile popüler kültürü aynı potada eritmeyi nasıl başarıyor? Yazar metinlerini ilgi çekici kılan ne? Yazar, şüphesiz 21. yüzyıl iletişim çağının en radikal düşünürü! Terry Eagleton, yazar için "Kültürel teorinin muhteşem ve vazgeçilmez bir parçası" ifadesini kullanıyor ve bugün onun güncele dair söylediği ya da yazdığı her şey tüm dünyada ses getiriyor. Yazarın dünyaya baktığı açı, kesinlikle keşfedilmeye değer. Bu kitap, o açıyı yakalayabilmenizi sağlayacak detayları bir araya getiriyor. (Karakarga Yayınları) Aydınlanmanın hikâyesi Güven Ada’dan Çerağ - Aşk Ateşini Yakanlar. Asya ortalarından Anadolu'ya uzanan bir aydınlanmanın hikâyesidir Çerağ. Her biri insanoğlunun yoluna bir ışık, bilinmezlerine bir cevap, "aşk" ateşine bir kıvılcımdır. Bu kıvılcım yüzyıllar öncesinden bugüne Hoca Ahmed Yesevî, Hacı Bektâş-ı Velî, Tapduk Emre, Yûnus Emre, Ahî Evran Velî, Nasreddin Hoca, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bayram Velî, Akşemseddin ve Pîr Sultan Abdal gibi isimlerle uzandı. Güven Ada ise ilimde, bilimde, ticarette, siyasette, sanatta ve yaşamın her alanında, insan olmanın sırrına eren bu isimlerin hikâyesini, kıvılcımları yüzyıllar daha yaşasın diye anlattı. (Kapı Yayınları) Sayfaları; o denli akıcı ve o denli sürükleyici Elif Akpolat’tan Issızlığın Ötesi. “Roman sanatında, zaman ve mekânı ilginç biçimde kullanmak ve karakterleri bu boyut içinde tanımak hoş ve içe işleyen bir anlatıya imkân verir. Elif Akpolat ustalıkla yazılmış romanında bu tekniği kullanarak karakterleri derinleştiriyor ve bizlere zevkli bir okuma sunuyor. İlgi çeken hikâyesi ve özenli diliyle kitabı elinizden bırakamadan okuyacaksınız.” - Zülfü Livaneli - “Oğluyla yan yana durduğu bir fotoğrafı yanına alarak yola koyulan bir annenin yaşadığı duygu fırtınasının dalgaları gibi birbiri ardına devriliyor, Issızlığın Ötesi’nin sayfaları; o denli akıcı ve o denli sürükleyici…” - Sunay Akın - (Kırmızı Kedi Yayınları) Bir toplumun varlıktan yokluğa, uzayan süreci İshak Özlü’den Üç Şehrin Laneti: Halep-İstanbul-Bağdat. Suriye, tarihin en büyük yıkımlarından birini yaşadı. Bu yıkım sadece bir ülkenin değil, bir toplumun da yıkımıydı. Cihangir Bey'in dedesi bir Osmanlı askeri olarak vakti zamanında Halep'e gitmiş ve bir daha da ülkesine dönmemişti. Suriye iç savaşının başladığı tarihe kadar Abdullah Efendi'nin soyundan gelenler Halep'te kuyumculukla geçimini sağlamıştı. Her şey yolundaydı, ama savaş hiçbir şeyin eskisi gibi olmasına izin vermeyecekti. Bu roman bir toplumun varlıktan yokluğa, mutluluktan acıya uzayan sürecini anlatmaktadır. Zamansız ölümler, sürgünler, tecavüzler, Halep-İstanbul ve Bağdat üçgeninde karşılaşılan dehşet verici olaylar… (Patara Kitap) Bilmediğiniz finans konularını kapsıyor Aysel Gündoğdu’dan Herkese Göre Finans. Yazar, finans alanında bıkmadan, usanmadan yazıyor, anlatıyor. Son derecede üretken bir akademisyen. En önemli özelliği, karmaşık ve zor görünen konuları basitleştirerek, anlaşılması kolay bir dille yazması ve anlatması... Bu kitabında finansı herkesin anlayacağı, hatta sevebileceği bir şekilde anlatmış. Kitap, her gün karşınıza çıkan, aklınıza takılan, duyup da tam olarak ne anlama geldiğini bilmediğiniz finans konularını kapsıyor ve anlaşılır biçimde açıklıyor. Aysel hocanın bu kitabını yalnızca ekonomi, işletme ve finans gibi dallarda öğrenim görenlere değil finans konularını merak eden, her gün karşılarına çıkan meseleleri anlamaya çalışanlara tavsiye ediyorum. (Remzi Kitabevi)