Kendine özgü yorumu ve besteleriyle her kesimden geniş bir dinleyici kitlesine sahip olan Ali Özütemiz; namı diğer ‘Kıvırcık Ali’ 10 yıl önce henüz 42 yaşında bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Gidişi geride bıraktığı iki evladı Eren ve Ecemgül’ün içinde kapanmayacak büyük bir yara açtı… Türkiye Kıvırcık Ali’yi onlarsa babaları Ali Özütemiz’i kaybetti… Ecemgül 15, Eren ise 20 yaşındaydı... Bugün “10 yıl değil, 100 yıl geçse dinmeyecek bir acı” diye tarif ediyorlar onsuz geçen yılları… Babalarının anısını, türkülerini söyleyip bestelerine hayat vererek yaşatan iki kardeş SÖZCÜ HaftaSonu’na konuştu… Ecem Özütemiz, babası ile olan ilişkisini şöyle anlatıyor: - Babam bana çok düşkündü. Okul zamanında bir öğle yemeğinde mutlaka işinden gücünden yarım saat ayırır, gerekirse iptal eder yanıma gelirdi. Ayrıldıklarında ben küçüktüm. Ama baba yokluğunu hissettirmedi hiç. Ben babayla ev ortamında vakit geçirdiğimi hiç hatırlamam. Turnelerde araba içinde ya da bir yere giderken yolculukta. Çocukluğum kulislerde, barların müdüriyetlerinde ya da sahne arkasında uyuyarak geçti.
Ecemgül Özütemiz, 15 yaşında kaybettiği babasının vasiyetini, orijinal el yazısıyla dövme yaptırdı.
- 8-9 yaşlarındaydım, iki gün Çatalca’daki evinde kalmıştım. Anneme dönerken ‘Ölüm seni arar oldum neredesin?’ parçasının dinleyip prova yapıyordu. Söylerken ağlamaya başladı. Önce sakladı. Dayanamayıp müziğin sesini açıp bağıra bağıra ağladı. “Babacım bir şey mi oldu?” dedim. Parçayı yol bitene kadar dinledi. Eve bırakırken bana sıkıca sarıldı. O günü unutmuyorum. Belki 3 kuruş para kazanıyordu ama ayaklarının altı deliniyordu. - 40 yaşındaki bir babayı hele ki ansızın kaybetmekle, 80 yaşındakini kaybetmek çok ayrı. Hazırlıksız yakalanıyorsunuz. 11 Ocak 2011’de haberini aldığım ve o mezarlıktan çıktığım andan itibaren onsuz ilk yılları hatırlamıyorum. Bir tek doğum günüm 6 Şubat’ta mezarlığına gitmek istediğimi hatırlıyorum sonrası hafızamda yok.  Şöyle bir gerçek var ki Kıvırcık Ali her yerde. Acın hatırlatılıyor. Bu bizim için onur verici ama bir o kadar da acın tazeleniyor. Kıvırcık Ali’nin sazı da sözü de yıllarca susmayacak. Ben de abim de onu gelecek nesillere aktarmak için ömrümüzü feda edeceğimize söz verdik.
Özütemiz kardeşler, hikayelerini Hande Zeyrek’le paylaştı.
KANIMIZDA VAR, DURMUYOR - Babam müziği hayatımda hep bir hobi olarak aşılamak istedi. Hep hobi olarak kalmasını istedi ama kanımızda var, durmuyor.  9 Eylül Üniversitesi Konservatuar opera bölümü okudum fakat yarım bıraktım… Daha sonra bir de sağlık alanında tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik bölümü okuyup bitirdim. - Babamın bana bir vasiyeti vardı. Hatta sırtıma o vasiyetin dövmesini yaptırdım.  10 yaşındayken bir küçük defterim vardı arkadaşlarıma hatıra yazdırırdım. Babam da masanın üstünde görmüş “Sen de yazar mısın ama sürpriz olsun” dedim. Yazıp imzalamış. Sırtımda dövmesini yaptırdım bu yazının ve nefesini sanki omzumda hissediyorum. Omzumda elini, ensemde nefesini hissediyorum. O sözler mıh gibi ezberimde, kalbimde… - Üniversite diplomamı aldığım gün bütün ailem, yeğenlerim oradaydı ama resim eksikti. Törenden sonra mezarına gittim gösterdim ona bıraktım hatta diplomamı. Oturdum sohbet ettik taşını öpüp kokladım. O beni görüyor biliyorum. - Babamın vasiyetini uyup diplomamı 2018’de aldım ama kan durmadı müziğe döndüm. Özümüz sözümüz türkü bizim ama ben batı müziği çalışıyorum. Abim zaten babamın sancağını taşıyor. Babamın eserlerini de abimle birlikte söylüyoruz. Doğu-batı sentezinde kendi müziğimi yapmak istiyorum.  Müzikte ilerlemek hedefim babamın sancağını onurlu gururlu şekilde taşımak istiyoruz. Tırnağı olamayız ama saçının teli olabilirsek ne mutlu bize.

DÜŞTÜM BİR KIVIRCIK ALİ’NİN PEŞİNE NE BABA OLABİLDİM NE DE EŞ

Ecem Özütemiz 15 yaşında kaybettiği babasının ardından ağabeyi Eren Özütemiz’e sımsıkı sarılmış. “Kardeşten öte o baba benim için, baba yarım, baba yanım” diye ifade ediyor abisine olan sevgisini. Eren Özütemiz ise büyük kayıplarının ardından yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Babamı kaybedince bir anda sorumluluklar üstüme bindi. Acıyı bir kenara bırakıp aileme sahip çıktım. Ben sadece babam Ali Özütemiz’e değil, Kıvırcık Ali’ye de aşıktım. 20 yaşında kaybettim. Tam aslında babalıktan arkadaşlığa geçiş dönemiydi. O yüzden biraz da babamla yarım kalan hikayem bu aslında. 2010 yazıydı, ölmeden önceki son yaz tatilimiz. Antalya’daydık. Önünde kadehi, efkarlıydı. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Baktı bana ‘Düştüm bir Kıvırcık Ali’nin peşine ne baba olabildim, ne eş’ dedi. Çaresizlik hissettim. Bazen yükü ağır geliyordu. Henüz kabullenmiş değilim çünkü bazı insanların ölümünün içinize sinmesi lazım.”

BİR BABANIN EVLADINA VASİYETİ

BALIMA, BAL KIZIMA...

Kıvırcık Ali’nin kızının hatıra defterine yazdığı o satırlar, şimdi Ecemgül’ün sırtında... “Balıma Bal kızıma... Sevgili kızım canımın içi Ecemgülüm! hayattaki tek dileğim okuyup üniversiteyi bitirmen, hayata sıkı hem de sımsıkı sarılman. Ömrüm olduğu sürece arkandayım yanındayım bir baban gibi değil bir arkadaşın gibi. Hayatı senle paylaşmak, yoldaşın olmak ve baban olarak seni çok seviyorum daha güzel günlere sevgiyle”
Kıvırcık Ali çalıp söylerken, evlatları da yanı başında.

TIRNAKLARIYLA KAZIYARAK KIVIRCIK ALİ OLMUŞ

Eren Özütemiz babasının yolunda ilerliyor... “Kulis tozundan bizi yetiştirdi” diyor. İşte Eren Özütemiz’in anlattıkları... - Nasıl bir çocukluktu babanızla geçirdiğiniz yıllar? Ben biraz yaramaz bir çocuktum, babam benimle çok uğraşırdı. Hatırladığım en eski an amcalarımla beraber aynı evde kalabalık yaşadığımız günler. Babamın Kıvırcık Ali olmadığı yıllar. Kuzenler amcalar hep bir aradaydık.
Ecem Özütemiz, ağabeyi Eren Özütemiz için “Kardeşten öte o baba benim için, baba yarım, baba yanım” diyor.
Babam en küçükleri ve hiç babasını görmemiş. Tokat’ta yokluk içinde geçen bir hayat. Babamla büyük amcamız geliyor İstanbul’a. Aslında kıt kanaat geçinen, bir göz odada yaşayan, yokluğun dibinden gelen insanlar. Annem babamla 1988’de kaçarak evleniyor. 1990’da ben doğmuşum. Babam bu süreçte hem müzisyenlik yapıyor, hem konfeksiyon atölyelerinde, hem de bağlama atölyesinde çalışıyor. Dayısının kömür ocağı vardı. Ramazanda müzik yerleri kapanınca, gündüz konfeksiyon, bağlama atölyesinde tamirat, akşam da kömür taşırdı sırtında. Babam tırnaklarıyla kazıyarak Kıvırcık Ali oldu.
Eren Özütemiz’in 8 ve 5 yaşlarında Gülüm Su ve Ömrüm Asel isminde iki kızı var. “Babamı özedikçe çocuklarıma sarılıyorum” diyor.
- Peki size zaman ayırabiliyor muydu bunca işin arasında? Ben de kardeşim de hep yanındaydık. Kulislere götürürdü bizi. Beni müzisyen yapmak istediğini hissettiriyordu. Kulislerde büyüdük. Tozundan bizi yetiştirdi. Bugün müzikten para kazanıyorsam, bilgim varsa bu çocukluktan itibaren beni işleyen babam sayesindedir. Kendisi ilkokul 5. sınıfa kadar okuyabilmiş. O yüzden okumamızı, eğitimimizi çok önemserdi.  İTÜ Konservatuarı bitirdim. Birlikte son 7 yılımızda profesyonel olarak müzik yaptık. Ona vokallik de yaptım. Babama hep “Oğlunun sesi sana çok benziyor” derlerdi. O da “Önemli olan o sesi eğitmek” derdi.