“Diyarbakır ortasında,
Vurulmuş uzanırım,
Ben bu kurşun sesini,
nerde olsa tanırım!”
Adı “Diyarbakır türküsü” olan bu dizeler, önceki gün bir suikast sonucu öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi için yazılmış gibi.
Tabii ki öyle değil ama, çok benziyor.
Eylem aynı, kurşun sesleri aynı, ölüm aynı!
Oysa Yusuf Hayaloğlu’na ait dizeler bunlar... Yıllar önce yazılmış ve Ahmet
Kaya tarafından türkü haline getirilmişti:
“Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım!”
***
Şimdi Başbakan konuşuyor, İçişleri Bakanı konuşuyor. Hep klişe lâflar:
“Dört müfettiş görevlendirildi!”
“Gerekenler yapılıyor!”
“Suçlular bulunacak!”
“Bizim yönetimimizde ‘faili meçhuller olamaz!”
Evet, konuşmak kolay ama katilleri bulmak zor!
Sur ilçesindeki tarihi “Dört Ayaklı Minare” önünde “Çatışmaların durmasını istiyoruz” diye basın açıklaması yapan Tahir Elçi, bu sözlerinden az sonra çıkan çatışmada, iki ateş arasında kalıyor ve ensesinden girip, sol gözünden çıkan kalleş bir kurşunla vurulup uzanıyor!
Uzak mesafeden tek atış ve tam isabet! Keskin nişancı işi!
Ancak... Tetiği çekenden çok, çektirenler önemli!
Karanlık ellerin amacı belli! Hedef Türkiye!
***
Tahir Elçi, Türkiye’de adalet, barış, eşitlik, özgürlük isteyen hukukçuydu.
Ancak... PKK’ya sempati duyduğu da kesindi. Kısa bir süre önce bir televizyon programında “PKK terör örgütü değildir” dediği için hakkında soruşturma açılmıştı.
Biz düşünce ve ifade özgürlüğüne inanırız. Eyleme ve hakarete dönüşmedikçe, herkes dilediği gibi düşünebilir ve bu düşüncelerini ifade edebilir.
Tahir Elçi, PKK’nın bir terör örgütü olmadığını düşünüyordu ama aynı zamanda
silahların da susmasını istiyordu.
***
Peki, PKK kendisine sempati duyan Kürt kökenli bir hukukçuyu vurur mu?
Bu, akıllarda soru işareti yaratıyor fakat günümüzde her türlü oyun oynanıyor. Olay aydınlanmadan kesin bir şey söylenemez!
Suikastın birileri tarafından planlı yapıldığı anlaşılıyor.
Kimdir bu birileri?
Türkiye’yi daha da karıştırmak, halkı bölmek, insanları birbirine düşürmek isteyen karanlık eller!
Önceden hazırlanan bir suikast senaryosu böyle gerçekleştirildi. Şimdi iktidara düşen görev cinayeti aydınlatıp, failleri bulmak! Peki, bulabilir mi? Bunu zaman gösterecek!

***

Neredesin ey akıl?

Günler geçiyor ama Rusya ile gerginlik azalmadığı gibi tırmanıyor!
Rus halkı da öfke krizleri geçiriyor, savaş çığlıkları atıyor!
Uçağı düşürülen ve dünya siyasetinde iddialı olan bir ülkenin “Evet, bizim uçak Türk hava sahasını ihlal etti, uçağımızın düşürülmesi normaldir” diyecek hali yok.
Tepki gösterilmesini anlayışla karşılamak gerekir ama bu kadarı da fazla...
Devlet Başkanı Putin, öfke nöbetleri geçiriyor, günlerdir ağzından sözler alev topu gibi fışkırıyor!
Devlet adamlarının soğukkanlı olması, aşırı tehditlerde bulunmaması lâzım...
Oysa Putin ve adamlarından hayasızca “İntikam” sesleri yükseliyor.
Tüm bu edepsizlikleri görünce insan ister istemez “Yetti artık be! Yeter!. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Biz de ülkemizi aslanlar gibi savunuruz!” diye bağırmak geliyor!
Putin horoz gibi kabararak ötmeyi bırakıp, biraz haddini bilmeli!
Devletleri yöneten politikacılar akıl ve mantık yolundan şaşmamalı!
***
Biz barış yanlısıyız.
Keşke o Rus uçağı düşürülmeseydi...
Türk-Rus halklarının (dostluğu demeyelim ) iyi ilişkileri 70 yılda bu noktaya getirilmişti.
İki halk (özellikle Türk erkekleri ile Rus kadınları) karşılıklı birbirini seviyordu. İki ülke vatandaşları vizesiz seyahat edebiliyorlardı.
Halen Rusya’da iş yapan yüzlerce ticaret adamımız, binlerce çalışan işçimiz var. Ticaret hacmimiz çok büyük.
Şimdi Putin’in imzaladığı kararname ile her şey bir anda silindi.
Türkiye ile Rusya’nın düşman hale getirilmesi, iki ülkeye de büyük zarar verecek!
Olmaması gereken saçma bir olay her şeyi berbat etti. Dilerim aklıselim galip gelir!

Günün Sözü

En kötü barış, en haklı savaştan iyidir!