Lafı uzatmaya gerek yok, dudak bükülen Okan Buruk, yere göğe sığdırılamayan Jorge Jesus’un karizmasını yerle bir etti. Okan Hoca dersine ne kadar iyi çalıştıysa, derbiyi hafta içinde kafasında nasıl işlediyse, rakibin tüm zaaflarının üzerine nasıl gittiyse, Jesus ise tam tersi Galatasaray’ı sanki hiç izlememişti bile. Galatasaray oynadı, Fenerbahçe izledi. Ben Galatasaray’ın Kadıköy’deki bir maçı bu kadar rahat kazandığını bugüne kadar hiç görmemiştim, dün Galatasaray işte böylesine bir tarihi hezimet yaşattı ezeli rakibine.

Icardi, Gomis ve Torreira gibi uluslararası tecrübesi bu kadar yüksek kaliteli oyuncuyu kenarda oturtup, Berkan ve Barış Alper’le maça başlamak sadece cesaretle açıklanamaz. Fenerbahçe’nin başına sürekli bela olan ağır üçlü savunmasının tüm zaaflarını ortaya çıkarmak isteyen Okan Hoca, Icardi ve Gomis’i yanında oturttu, Rashica, Kerem ve Mertens’in önüne Barış Alper’i attı. Maçın başlamasıyla birlikte Galatasaray’ın neler yapabileceğinin sinyallerini Barış Alper koşularıyla gösterdi. Henrique’nin ağır kalışlarına Serdar Aziz ve Szalai’nin pas hataları da eklenince, orta sahada üstün olması beklenen Fenerbahçe, orta sahayı sürekli Galatasaray’a verdi. Oliveira’nın golüyle de her şey değişti. Fenerbahçe buna reaksiyon bile gösteremedi. Muslera’nın kaledeki sağlam duruşu, Nelsson ve Abdülkerim’in kusursuz uyumuna, Berkan dinamizm kattı, Oliveira da yüksek kalite.

Jorge Jesus’un çözülen oyun planı çökmüştü bir kere. Dörtlü savunmaya dönüş Galatasaray’ın oyun planını kıpırdatamadı bile. Icardi hamlesi ise Kadıköy’deki tüm dengeleri alt üst etti. Önce Kerem’e verdiği pas, sonrasında da yaptığı olağanüstü vuruş, tarihi zaferi getirdi.