Memleketimiz...
Canımızdan çok seviyoruz da, çok zor be! Çok zor bu topraklarda ayakta kalmak, huzurlu olmak, güvende hissetmek, geleceğe dair plan yapmak, ümitli olmak.
Mesela sen, sayın okur... En son ne zaman eşinle, dostunla ‘tatlı’ bir sohbete dalıp gittin?
Paradan puldan, öfkeli siyasetçi dalaşından, yoktan, yetmeyenden, bitmeyen dertlerden uzak tatlı bir sohbete katıldın?
Bir gün adam kayırma yıkıyor, bir başka gün reva görülen bir adaletsizlik, bir gün hayat pahalılığı, bir diğerinde insanın insana yaptığı.
Bunlar olmasa bu defa deprem yıkıyor başımıza evimizi, yüreğimizi dağlıyor. Koparıp alıyor sevdiklerimizi bizden, bizi onlardan...
Bir şey yapmak lazım... Çünkü cennet memleketimizde ne olacağı, ne olacağımız asla kestirilemiyor!
Bir şey yapmak lazım ama ne?
***
112 Acil Komuta Merkezi’nde görevli Dr. Ufuk Bayraktar ve eşi Ela Bayraktar Hatay’da yeni aldıkları evlerinde geç saatlere kadar oturmuş, sohbet ediyorlardı.
Bazen olur ya ‘çok tatlı’ bir sohbete dalar gidersiniz. Onların sohbeti de öyleydi... Güzel anılardan, mutlu anlardan konuşuyorlardı.
Ela birden duraksayıp yüzünde kocaman bir gülücükle, “bir kahve mi yapsak acaba” dedi.
Ufuk daha “olur canım, yapalım” bile diyemeden sarsılmaya başladılar!
Bilinçliydi ikisi de anında çök-kapan yaptılar.
Yine de başlarına yıkıldı deprem yönetmeliğine göre yapılmış gıcır gıcır bina.
Ela, Elaaa diye kaç kez seslendi, ses vermedi Ela!
25 saat sonra kurtarıldı Dr. Ufuk Bayraktar. Bedeninde kırılmadık yer kalmamış, kıpırdayamaz hale gelmişti ama hiç önemli değildi! Şöyle diyordu soranlara... Çok tatlı bir sohbet ediyorduk. Ela’ya veda edemedim. Çok üzgünüm, ondan özür diliyorum!
Son sohbetti, son istekti onlar için...
Bir kahve mi yapsak?
***
Bir şey yapmalı, ama ne diye sormuştum.
Galiba yanıtı buldum!
Bir kahve yapacağım.
Belki siz de hazır sevdikleriniz yanınızdayken bir kahve yaparsınız...