Türkiye alev alev yanıyor!..
Dün Şırnak’tan iki şehit haberi daha geldi...
Son 14 günde şehit sayısı 22 oldu!..
Suruç’taki canlı bomba saldırısında dün bir yaralının daha hayatını kaybetmesiyle genel seçimlerden bu yana geçen süre içinde terör saldırılarında ölenlerin sayısı 54’e yükseldi...
Türkiye kan gölüne dönerken, ülkenin Cumhurbaşkanı koalisyona şaşı bakıyor ve tekrar seçim değerlendirmeleri yapıyor;
Ülkenin Başbakanı ise, hamasi nutuklar atıyor, “Sabrımızı test etmesinler” diyerek günü kurtarmaya çalışıyor!..
Sabır taşı çatladı, Davutoğlu Ahmet’in sabrı ise hâlâ test ediliyor!..

* * *

Bu nasıl bir ülkedir, bu nasıl bir iktidardır, bu ne biçim bir siyasettir?..
22 eve ateş düştü, 22 aileyi daha yaktı!..
Aslan gibi vatan evlatları bu ülke için kanını akıtıyor, bu ülkenin Meclis’i tatilde...
Güya terörü görüşmek için bir günlüğüne toplandılar; biri uyudu, birileri kavga etti ve akşam yine iki ay tatile çıktılar!..
Meclis’in AKP’li Başkanı da Türkiye şehitlerine ağlarken festivalleri dolaşıyor!..
Ve Türkiye’nin gündemi “şerefsiz” tartışması!..

* * *

Ah Mustafa Kemal Atatürk ah!...
Seni nasıl arıyoruz bir bilsen!..
19 Mayıs 1919...
Güneş gibi parladın Samsun’da...
O yokluğa, o bedbinliğe, işgal altındaki o insanların üzerine çöken karanlığa karşın başlattığın Kurtuluş Savaşı’na bak, bir de şu çapsız siyasetçilerin ülkeyi düşürdüğü zillete bak...
O müthiş savaşlar, o parlak zaferler ve küllerinden doğan bir ulus...
Bunları sen kazandın, sen yarattın, onlar gömmeye uğraşıyorlar...

* * *

Tek dertleri paralellerdi...
“İnlerine” gireceklerdi...
Eski ortaklarını, eski yoldaşlarını “Kırmızı Kitaba” bile soktular, ama PKK terörünün inlerini unuttular...
Ve pazarlık masasına oturdukları teröristler, inlerinden çıkıp ülkeyi vurmaya başladılar!..
Neydi o balon gibi şişinmeler, kibir abidesi gibi ortalıkta dolanmalar?..
Terörü bitirmişler, Yeni Türkiye’yi kurmuşlar, zafer naraları atıyorlardı!..
Sonuç?..
14 günde 22 şehit!..

* * *

Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık!..
Aklınızı başınıza toplayın!..
Türkiye ne bir anonim şirket, ne de kanarya sevenler derneği...
Sizin itişip kakışmanızla geçirecek vakit yok!..
Türkiye’yi kan gölüne çevirdiniz!..
Büyük bir sorumsuzluk, aymazlık ve atalet içindesiniz...
Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine ihanet ediyorsunuz...
Böyle devam ederse...
Anaların gözyaşlarında boğulmaktan kurtulamayacaksınız!..

Alaeddin Asna


Halkla ilişkiler dünyası “babasını” kaybetti...
Türkiye’de ilk halkla ilişkiler şirketinin kurucusu, gazeteci arkadaşımız Prof. Alaeddin Asna dün hayata veda etti...
Basın dünyasından bir yıldız daha kaydı...
Onunla arkadaşlığımız 47 yıl öncesine kadar uzanır... Gazetecilikte, Vehbi Koç’un basın müşavirliği döneminde ve halkla ilişkiler dünyasında harika bir arkadaşlığımız oldu...
Birlikte çok sayıda seyahatler yaptık; bir kitabında Londra’da Thames Nehri kenarında çekilen bir fotoğrafımız da yer yer aldı... Yardım sever, kahkahası bol ve bir kültür hazinesiydi...
Kurduğu A&B Halkla İlişkiler şirketinde A harfi Alaeddin Asna’yı, B harfi ortağı Betül Mardin’i temsil ediyordu...
Son 15-20 yılda ağırlığı akademik çalışmalara vermiş, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı yapmıştı...
Prof. Asna bir süredir hastaydı ve dün aramızdan ebediyen ayrıldı... Başta kardeşi Nurtaç Boynuk’a, onu hiç yalnız bırakmayan vefakar eski eşi Sibel Asna’ya, Betül Mardin ve Ayşegül Dora ile bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum... Çok üzgünüm, Allah rahmet eylesin...