5 dakika sonra...


Allahım... Allahım... Sadık ne oldu bize böyle, ne oldu bize?


10 dakika sonra...


Sadııık, kıpırdayamıyorum ben. Sen nasılsın?


Sadııık.


2 saat sonra...


Benim başıma gelmez dememek için, deprem esnasında düşünecek zamanımız olmaz diye önceden plan yaptık.


Nerede duracağız, deprem bitince nasıl davranacağız sen, ben, Berk ciddi ciddi tatbikat yaptık. İçine ayakkabı, su, fener, ilkyardım seti, yiyecekler koyduğumuz deprem çantamızı da hazır edip yatağın altına, dibimize koyduk.


E hani şimdi nerede o çanta? Başımı koyduğum yerin hizzasına, yatağın altına koymuştum! Bir dönebilsem belki uzanır alırım ama yapamıyorum!


5 saat sonra...


Beeerk! Beeerk! Oğlum beni duyuyor musuuun?


Sadııık! Sadııık! Sadııık neredesiiin, ses versene! Ses versenizeee!


9 saat sonra...


Dışarıdan sesler mi geliyor? İmdaaat... İmdaaat...


Kurtarııın, biz buradayııız!


Sadııık... Beeerk... Oğluuum, Berkçiiim...


20 saat sonra...


Sadık gücüm kalmadı benim! Evde tatbikat yaptığımız günü hatırlıyor musun Sadık, hani deprem olur enkaz altında kalınırsa neler yapmalısınız diye okumuştum sana. Orada, sakın rastgele bağırmayın, toz, toprak solunum yollarınıza dolar. Sürekli bağırmak enerji kaybına, ses kısıklığına neden olur deniyordu. Ne olur azıcık da sen bağır!


32’nci saat...


Sabırlı olmamız lazım Sadık. Biliyorum yaralısın. Sakin kalmamız lazım. İnanıyorum, az sonra kurtaracaklar bizi. Göremiyorum seni ama ne olur salma kendini canım, tamam mı, Lütfen!


Berk, Beeerk, oğluuum, uyuma sakın annem... Beni duyduğunu biliyorum. Ben buradayım bak, sakın korkma emi...


45’inci saat...


Çok susadım ben Sadık, keşke şu çantaya ulaşabilsem. Azıcık dönebilsem, sürünerek çantayı da alıp yanınıza gelirim ama dönemiyorum, kıpırdayamıyorum bile!


Beeerk, oğluuum acıktın mı annem?


60’ıncı saat...


Sadık şimdi nereye gittim biliyor musun? Hani tatilde Antalya’ya gitmiştik ya. Falezlerin üzerinde bir park vardı, neydi adı oranın? Neyse, uç kısma gidip oradaki bankta oturup sohbet etmiştik ya... O parka gittim şimdi. Ne güzeldi değil mi?


62 saat sonra...


Kimse yok muuu? Kurta... Kurtarııın... İmda...


63’üncü saat...


Sesimi duyan var mııı? Orada kimse var mııı? Sesimi duyan var mııı?


...


64 saat sonra...


Eveeet... Buradayız! Lütf... Kurtarııın!


64’üncü saat...


Sessizliiik... Arkadaşlar sessizlik, buradan ses geliyor!


Kardeşim beni duyuyor musuuun? Sesimi alıyor musuuun? Ses ver! Bir yere vur, ses çıkar! Orada kimse var mııı?


64 saat iki dakika sonra...


Buradayııız!


64 saat üç dakika sonra...


Arkadaşlar tamam bulduk onu, bulduk. Sesini duydum. Tam şurada, kolon solunda duruyor tavanla yatağın arasına sıkışmış. Gördüm onu gördüm... Bir kadın var burada arkadaşlar, yaşıyor!


73 saat sonra...


Ablacım bak ulaştık sana, korkma artık kurtaracağız seni.


Kardeş, Berkim nasıl? Çıkardınız onu değil mi? Sadık, eşim ses vermiyordu, o nasıl?


Tamam kardeşim sakin ol, yorma kendini. Azıcık canın acıyacak, şu serumu takacağım koluna. Sakin ol.


Berkim, Sadığım onlara bir şey mi oldu, söyle Allahaşkına!


★★★

Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Kilis, Adıyaman, Osmaniye, Adana, Şanlıurfa’dan mucize haberleri geliyor.


Binlerce insanı deprem olmadan kurtarabilecekken, bağıra bağıra geleni görmeden, önlem almadan geçen onca yıldan sonra işimiz mucizelere kaldı.


Kelimeler de zaman gibi tükeniyor...


Geriye, aslında 85 milyonumuzun üzerine çöken o enkazlarda kurtarılmayı bekleyenlere Allah dayanma gücü versin deyip, mucize beklemek kalıyor.


Mucize!


Bir millet için ne büyük çaresizlik...