Gelin bugün biraz biyoloji biraz da arkeoloji çalışalım. İlk konumuz:

Canis Lupus

- Hayvanlar aleminden,

- Kordalılar şubesinden,

- Memeliler sınıfından,

- Etçil takımından,

- Canidea familyasından,

- Canis cinsinden,

- Canis Lupus türünden bir canlı...

Namı diğer KURT.

Türk kültüründe ve mitolojisinde büyük öneme sahip bir canlı.

Efsaneye göre, Türklerin atalarını koruyup kollayan, Türk soyunu devam ettiren canlı. Koruyucu ve yol gösterici rehber.

Cesaretin, gücün, bağımsızlığın ve aynı zamanda savaşçı gücün ve özgürlük sevgisinin temsilcisi.

Göktürk devletinin sembolü.

★★★

Biyolojide bu Canis Lupus’un peşine “Familiaris” sözcüğünü eklerseniz başka bir alt tür ortaya çıkar:

Canis Lupus Familiaris...

Kurt gibi hayvanlar aleminin, kordalılar şubesinden, memeliler sınıfından etçil takımından, canidea familyasından, canis cinsinden, canis lupus türünden ama aynı zamanda “familiaris” alt türünden bir canlı:

KÖPEK

(“Familiaris” sözcüğünden de tahmin ettiğiniz üzere bir nevi “evcilleşmiş kurt.”

Kim bilir, belki de MHP lideri Devlet Bahçeli “Türk Milleti köpekleri dost kabul eder” derken, Canis Lupus (kurt) ile Canis Lupus Familiaris (Köpek) arasındaki bu küçük farkın önemsizliğine işaret ediyordu.)      

★★★

Bilim insanları, arkeologlar yıllarca o “familiaris” sözcüğünün Canis Lupus’a nasıl eklendiğini, köpeklerle insanlar arasındaki ilişkinin ve iletişimin nasıl şekillendiğini araştırmış ve şu sonuca varmış:

Köpekler en az 15 bin yıldır insanların hayatında (Bonn-Oberkassel Köpeği (Almanya) ve Goyet Köpeği (Belçika) kalıntıları 14 bin yıla tarihleniyor).

Ayrıca köpeklerin evcilleştirilmesine dair en önemli kanıtlar, Türklerin kökeni olan Asya’da yoğunlaşıyor.

Bulguları detaylıca okuyunca köpeklerin, avcı-toplayıcılıktan tarım toplumuna geçen insanın yanındaki en önemli yoldaş olduğunu görmek işten dahi değil.

Öyle ki köpekler, 15 bin yıldır insanlar için sadece avcı, çoban, bekçi değil, aynı zamanda arkadaş olmuş.                         

★★★

Bir köpeğin insanla bağı 15 bin yılda kurulsa da o bağın kopması çok kolaydır ve genelde insana bağlıdır.

Zira köpeği insana bağlayan şey korkudan çok sevgidir. Sevgi biterse bağ da kopar.

Jack London, Vahşetin Çağrısı (The call of The Wild) isimli romanında o bağı şöyle anlatır:

“Öyle bir sevgi, öyle bir bağlılık gelişmişti ki bu, Buck’ı her türlü zorlukla yüzleşmeye ve her türlü tehlikeyi göze almaya itiyordu.

John Thornton’a duyduğu sevgi, Buck’ın kalbinde derin bir sadakat ve minnettarlık hissi uyandırmıştı. Her çağırdığında koşarak gelir, her emrini sorgusuzca yerine getirirdi. Onun için bir hayat borcu vardı sanki: Her anını onun yanında geçirmek, onun güvenliğini sağlamak ve onu mutlu etmek için yaşıyordu.”

★★★

AK Parti ve MHP’nin birlikte öldürmeye karar verdikleri o sokak köpekleri, bir dönem her an yanlarında olmak, güvenliklerini sağlamak, korumak ve mutlu etmek için yanlarında bulundukları insan sahipleri tarafından sokağa salınmıştı.

Sahipleriyle aralarındaki sevgi bağı bizzat insan tarafından koparılmıştı.

İnsanla köpek arasındaki o sevgi ortadan kalktığında, o köpeklerin doğanın çağrısını izlemekten başka seçeneği yoktu.

Hayvanseverler, sokakta görüp, besleyip, başını/karnını okşadıkları o hayvanlarla sevgi bağını diri tutuyordu.

Sokağa bırakıldıktan sonra bu sevgiyi göremeyen köpekler için ise doğanın çağrısını takip edip vahşileşmekten başka yol kalmıyordu.                      

★★★

Evet, insanın köpeği evcilleştirmesinden tam 15 bin yıl sonra, Milat’tan Sonra 2024 yılında, dün sabaha karşı Anadolu topraklarında insanla köpek arasındaki “sevgi bağı” bir katliam yasasıyla koparıldı.

15 bin yıllık avcımız, çobanımız, koruyucumuz için idam fermanı AK Parti ve MHP ile destekçileri tarafından çıkarıldı.

Zaten barınma ve beslenme konusunda ilk çağlara geri dönmüş ülkemiz, evcil köpekleri yok etme kararı alarak ilk çağa dönüşümüzü perçinledi.

Vatana ve AK Parti/MHP destekçilerine hayırlı olsun!