Sevgili okuyucularım, ülkemiz Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, vatan işgal edilmiş, hain Osmanlı yönetimi Sevr
Anlaşması’nı imzalamıştı. Vatan böylece Kürdistan-Ermenistan diye bölünmüştü. Sevr’i imzalayan ekibin başında
Vahdettin isimli hain padişahın eniştesi Damat Ferit vardı.
Bağımsızlığımızı silahla koruduk ve
kazandık.
24 Temmuz 1923 günü yedi düvelle imzaladığımız Lozan Anlaşması’yla
kapitülasyonları kaldırdık, egemenliğimizi yeniden kurduk.
Yaklaşık üç ay sonra Cumhuriyet ilan edildi.
Lozan Anlaşması’na bir hüküm koydurmuştuk:
“Milli Mücadelede vatana ihanet eden, Türk askerini
arkadan vuran, Padişah yönetimine destek veren 150 kişi sınır dışı
edilecek, Türkiye’ye girmelerine bir daha izin verilmeyecekti. O sırada yurtdışına kaçmış olanlar da ülkeye gelemeyecekti.”
Lozan’ın bu hükmü doğrultusunda başka hiç kimse yargılanmadı, vatana ihanetten ceza almadı.
Yurtdışına sürülen bu hainler,
“150’likler” olarak bilinir.
İçlerinde eski bakanlar, Meclis üyeleri, gazeteci ve yazarlar, Vahdettin isimli
pisliğin saraydaki yakın adamları, polisler, askerler, o yüz karası Sevr Anlaşması’nı
imzalayanlar ve kurulan Harp Divanı
mahkemelerinde nice yurtsevere idam
cezaları yağdıran Nemrut Mustafa gibi hakimler vardı.
Bir zamanlar gücü ellerinde tutar ve kendilerini “İlah gibi” dokunulmaz görürlerdi.
İhanet şebekesi vatan
topraklarından defolup gitti.
1938 yılında Atatürk döneminde
çıkarılan bir yasayla bunlara af getirildi.
İsteyenler vatana döndü,
istemeyenler yurtdışında kaldı ve oralarda öldü.

***

Artık aradan uzun yıllar geçti ve biz bu “150’likler” olayını unuttuk gitti.
Şimdi karşımızda bir başka rakamla
anılan yeni bir liste var:
“63’lükler.”
Bunların kim olduğunu, neye hizmet
ettiğini artık hepimiz biliyoruz. Bunlar
Tayyip’in seçmece karpuzları olarak tek tek toplanıp piyasaya sürüldü.
“Analar ağlamasın, kan
dökülmesin” yutturmacasıyla Meclis devre dışı bırakıldı, terör örgütü ve onun başı olan katille pazarlık masaları kuruldu, Türkiye’nin dört bir yanına “Akil
adamlar” diye sevk edilen şahıslar için devletin parası, görevlileri ve
olanakları seferber edildi.
Aldıkları payeden dolayı hepsi memnun ve mutlu!
Türkiye turuna çıkarıldılar.
Gittikleri her yerde Türk Milleti’nin protestolarıyla yüz yüze
geliyorlar.
Bazılarının reklam filmi çekimi, ekranda pop yarışması jüri üyeliği, konseri, başka randevuları olduğu için bu kutsal
görevden (!) kaçıp toplantılara
gelmiyorlar ama sorun değil!
Kimdir bunlar? Bu tiyatronun oyuncuları ve figüranları kimlerden oluşuyor?
Yandaş medya yazarları, Kürtçüler, şeriatçılar, Fethullah ekibinin
soytarıları, üniversite hocaları,
liboşlar Atatürk düşmanları ve
Ermeniciler.
En büyük iki ortak özelliğe sahipler:
- Hepsi Tayyip’in elemanı.
- Hepsi Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk düşmanı.
Hele şunlara bakın siz, aferin vallaha!
(İçlerinde bu yazdıklarımın aksini iddia eden olursa, yanıtlarını burada kullanmaya söz veriyorum.)

***

Bu yüz kızartıcı gerçeği bir kez daha, çok önemle vurguluyorum. Lütfen aklınızdan
çıkarmayınız:
Bu 63’lükler arasında geçmişte “Evet, Türkler soykırım yaptı.
Ermenilerden özür diliyoruz” diye
bildiriler hazırlayıp imza atanlar var.
Ayrıca “Hepimiz Ermeniyiz”
pankartları açılırken alkış tutanlar da var.
Kim mi onlar?
Tarhan Erdem, Kezban Hatemi, Murat Belge, Doğu Ergil, Oral
Çalışlar, Yıldıray Oğur, Yücel
Sayman, Mithat Sancar, Baskın Oran, Ali Bayramoğlu, Lale
Mansur.
Evet, şimdi Tayyip’in bizzat belirlediği 63’lükler listesinde yer almış bulunan
bu 11 şahıs, geçmişte “Ermenilerden özür diliyoruz” bildirisine imza
koyanlar!
Birkaç kişi olsa gam yemem, tam 11 kelle! Bunun rastlantı olduğunu kim iddia edebilir?
Burada bunları yazıyorum,
belgeliyorum, kendilerinden veya
Tayyip’ten bir yanıt bekliyorum, tık yok!
Şimdi soruyorum:
- Tayyip bu Ermenicileri 63’lükler listesine hangi gerekçeyle soktu?
- Önümüz 24 Nisan, güya 1915
yılındaki Ermeni soykırım masalının yıldönümü. Tayyip o gün “Soykırım yoktur” açıklaması yaptığı takdirde, listeye özellikle koyduğu bu
Ermenici şahısları, Ermenilerden özür dilemekten utanmayan bu
tipleri Türk Milleti’ne nasıl
anlatacak?
Bu konuda bir şey söylerse, o zaman kendisine soracağız: “O halde bunları akil adamlar listesine niçin koydun?”
Bu sorulara yanıt gelmeyeceğini,
Tayyip dahil hiçbirinin ağzını açmasının mümkün olmadığını da biliyorum.
Evet!.. Geçmişte vatana ihanet eden 150’likler vardı.
Şimdi 63’lükler adıyla bilinen
seyyar tiyatro kumpanyası var.
İlki hakkında tarih hükmünü verdi.
İkincisi için bakalım ne diyecek!

T.C.’nin başına gelen

Sevgili okuyucularım, bu hükümetin son icraatı artık hepimizi utandırıyor.
Bunların hesabını gelecekte nasıl
vereceklerini merak ediyorum.
Devlet kurumlarının tabelalarından “T.C.”yi kaldırmak!
Yani Türkiye Cumhuriyeti’ni.
Bu iğrenç uygulama Sağlık Bakanlığı ile başladı. Sonra bulaşıcı bir hastalık gibi yayıldı. Ziraat Bankası, başındaki T.C.’yi kaldırdı.
Ardından valilikler geldi.
Bunu üniversiteler izlemeye başladı.
Acaba “Türkiye Cumhuriyeti”
bunlara battı mı, rahatsızlık mı verdi?
Dikkatinizi çekerim, bugün işbirliği içine girdikleri PKK ve Kürtçü kesimler, bu sözcüklerle hep alay ederdi:
“Tece” diye yazarlardı!
Onların elinden sadece alay etmek gelirdi, bu hükümet ise kaldırıyor!

***

Tayyip dün partisinin milletvekillerine nutuk atarken yine saçmaladı ve yalan söyledi:
“T.C.’nin kaldırılması olayından hiç haberim yok.”
Nasıl yok? Bizim devletimizi simgeleyen harfler kaldırılıyor, sökülüyor ve beyefendi haberi olmadığını söylüyor! Bu yalana beş yaşında çocuklar bile inanmaz.
Sen hiç mi gazete okumuyorsun, hiç mi televizyon izlemiyorsun?
Senin bu ülkede olup bitenlerden, senin o işgüzar bakanlarının,
valilerinin marifetlerinden ve
yarattıkları şu rezaletten hiç mi
haberin olmuyor?
Uykuda mı yaşıyorsun?
Bütün bunlar senden habersiz
yapılıyor haaa!
Eğer öyleyse, bir an önce çek git.
Bunları yazanları, bu inanılmaz
olayları gündeme getirip eleştiren köşe
yazarlarını da dün kendi kafasına göre
tanımladı:
“Bunlar üç beş tane ÇAPULCU köşe yazarı. Onların derdi milletin aklını bulandırmaktır.”
Oha!
Bu şahsın acayip bir sinirsel rahatsızlığı olduğu anlaşılıyor. İnşallah tedavi edilip
düzelir de, hepimiz rahat ederiz!..
Çünkü artık sözün bittiği yerdeyiz.