Vitor Pereira maçtan sonraki yorumunda takımının çok iyi savaştığından ve mücadele ettiğinden söz etti. Fakat tarih kitaplarındaki hiçbir savaşta, kaybeden taraf için "ama çok iyi mücadele ettiler" diye bir detay yer almaz. Çünkü kaybeden, her hâlükârda sadece kaybedendir.

Fenerbahçe'nin maçtaki önceliği Beşiktaş'ı durdurup kontrataklarla golü bulmaktı. İlk yarıda Josef'in şapkadan çıkan golü dışında Beşiktaş'a net pozisyon verilmese de, maç boyunca oyunun bütün kontrolü siyah beyazlıların elindeydi. Özellikle kanatlarda Szalai ve Osayi'yi, orta sahada Zajc ve Crespo'yu kendi yarı sahalarına hapsederek, Mesut-Berisha-Rossi üçlüsünü ileride yapayalnız bıraktılar ve Fenerbahçe'nin elini kolunu bağlamayı başardılar.

Derbiyi kornersiz bitirmek

55 bin taraftarını arkasına alan Fenerbahçe'nin, 90 dakika boyunca Beşiktaş yarı sahasında 5 dakika bile top çevirememesi "çok savaştık" cümlesini tamamen boşa düşürüyor. Kadıköy'deki taraftarın müthiş itici gücü arkasına alan ve çok mücadele ettiği söylenen bir takımın derbide tek bir korner kullanamamış olması tezat yaratıyor.

Tek ihtimal kontra olamaz, olmamalı...

Kontra futbolu oynamak hücumdaki ihtimallerden biri olabilir ama Fenerbahçe gibi bir takımın tek ihtimali olamaz, olmamalı. Atılan gollerden biri Larin'in, diğeri Vida'nın ikramıydı. Hücumda takımın üretkenlikten çok uzak kaldığı bu kadar ortadayken, Pereira'dan sistemsel bir değişiklik bekledim. Ancak o sadece işlevini yerine getiremeyen oyuncuların yerine yenilerini koyarak kontra futboluna devam etmeyi tercih etti. Aslında oyunu değil sadece oyuncuları değiştirmiş oldu ve bu sadece saman alevi etkisi yarattı. En anlam veremediği şey ise, stoper oynayıp 14 pas hatası yapan Novak'a 90 dakika nasıl tahammül edebildiği. Uzatma anlarında dörtlü savunmaya dönüp Valencia'yı oyuna almak, sanırım Pereira'nın 'alın işte dörtlü de oynattım olmadı' deme şekliydi!

Herkes ayrı bir telden...

Fenerbahçe tribünleri frikiği ve penaltıyı kimin kullanacağına, hangi futbolcunun oyuna girmesi gerektiğine karar vermeye çalışıyor. Çünkü Pereira'nın artık etkisiz eleman olduğunu ve kulüp içinde yalnız bırakıldığını onlar da biliyor. O sırada, Pereira hakkında her gün çıkan 'ayrılacak' haberlerine tek bir satır açıklama yapma gereği duymayan Başkan, tribünde 'hoca adayı' denilen kişinin yanağından makas alırken görüntüleniyor. Protesto eden taraftarlar polis zoruyla stattan çıkartılırken, Pereira 'mücadele etmeye devam edeceklerini' söylüyor. Fenerbahçe'de başkanından hocasına, futbolcusundan taraftarına herkes ayrı bir telden çalıyor.

Ama kimse gerçekleri görmeye cesaret edemiyor. Ancak, Henry Huxley'in dediği gibi "Siz görmezden gelseniz de, gerçekler var olmayı sürdürürler."

Yıllardır sezon ortasında lige havlu atıp bir sonraki sezona hazırlanan ve onu da beceremeyen Fenerbahçe için bir sezonun daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bakalım kahramanımızı hangi maceralar bekliyor...