Ölümünün 83’üncü yılına Atatürk’e gösterilen yürekten sevgi, onu yok saymaya kalkışan kötü yüreklilere ders olmalı!
Türk Milleti, Ata’sının açtığı aydınlık yolda kararlılıkla ilerlemeyi sürdürecek.
Son dönemde görüldüğü gibi, gerici çevrelerin sebep olduğu duraklamalar, ülkenin raylarına konulan taşlar geçici olacak ve Cumhuriyet treni uygarlığa doğru yoluna devam edecek.
★★★
Atatürk ve devrimlerine karşı çıkan bazı softa dinciler (yani halkı Allah ile aldatanlar) Anıtkabir’de büyük Ata’mıza saygı duruşunu dine aykırı buluyor ve “Müslümanlıkta böyle bir şey yok” diye kafadan atıyorlar!
Bilgisizlikten de öteye hazin bir cehalet bu...
Doğuştan kör birine renkleri tarif etmeye kalkışmak ne kadar faydasızsa, onlara da bu konuda bir şey anlatmaya çalışmak o kadar faydasız!
★★★
Nazif Ay, aydın bir din adamı ve ilahiyatçı bir yazardır.
Din bilgileri üst düzeyde olan Nazif Ay, yobazların çağ dışı görüşüne şiddetle karşı çıkarak şöyle diyor:
“İslam’ın temel kaynağı olan Kuran’a göre, mezar başında ayakta durmak yasak değildir.
Kuran’daki Tevbe Suresi’nin 84. Ayeti’nde mealen ‘münafıkların, nankörlerin mezarı başında durulmayacağını, yoldan sapmış olan bu kişiler için sonsuza kadar dua edilmeyeceği’ anlatılır. Bu, sadece münafıklar ve nankörler içindir.
Bu ayet, son dönemlerin dinci itirazlarına cevap vermekte ve bizden, Atatürk ile diğer milli kahramanlarımıza, onların hatıralarını taşıyan mekânlarda ve özellikle mezarları başında, mesela Anıtkabir’de, ayakta durarak saygı göstermemizi istemektedir. Çünkü ayetin mefhum-u muhalifi, yani tam ters mantığı şunu söylemektedir:
‘İyi kişilerin ardından dua edin, o kişilerin örnek kişiliklerini öne çıkarmak maksadıyla mezarlarının başında ayakta durun!’
Atatürk, yaşantısı, fedakârlıkları, her türlü zulme isyanı ve milli kimliğimize katkılarından ötürü kabrinin başında ve onun hayırla yâd edileceği mekânlarda ya da heykellerinin bulunduğu noktalarda saygıya layık bir şahsiyettir.
Atatürk’e saygı duruşunda bulunmak hem ulusunun ona vefası, hem de dinin, Allah’ın bir emridir.”
Atatürk ve diktatörlük!
1930 yılında Ankara Halk Evi’nde düzenlenen 1’inci Türk Tarih Kongresi’nin sonunda bir çay partisi verilmişti... Partinin samimi havası içinde, (sonraki yıllarda Ordinaryüs Profesör Doktor olan) öğretmen Reşat Kaynar, Mustafa Kemal Atatürk’e:
“Paşam, Fransa’da yazar diye geçinen saygısız biri, sizin hakkınızda bir kitap yazmış, sizden ‘diktatör’ diye bahsediyor. İzin verir misiniz, biz de o terbiyesiz adama haddini bildirelim?” dedi.
Atatürk gülümseyerek “Evet, o kitabı ben de okudum, fakat cevap vermeye hiç gerek yok” dedi ve ekledi:
“Eğer diktatör olsaydım siz benimle böyle konuşabilir, böyle soru sorabilir miydiniz?”
TEBESSÜM
Atatürk’ten fıkra gibi bir anı
Atatürk hasta iken, kendisine ünlü Fransız doktor Noel Fiessinger getirilir. Doktor Atatürk’ü muayene ettikten sonra sorar:
“Paşam, günde aç paket sigara içersiniz?”
“Yedi paket...”
Doktor, Atatürk’ün “Günde 7 paket sigara içiyorum” sözüne çok şaşırır ve:
“Aman efendim çok fazla bu! Hiç olmazsa iki pakete inebilseniz çok iyi olacak” der.
Atatürk muzip bir şekilde gülerek cevap verir:
“Aslında günde iki paket sigara içiyorum Mösyö Fiessinger. Bundan sonra, bu iki paketi de sizin verdiğiniz ‘Doktor izni ile’ içmiş olacağım!”
GÜNÜN SÖZÜ
Milli egemenlik, milletin namusu, şerefi, haysiyetidir. (Atatürk)