2021 yılı başından bugüne, aileden ya da hiç tanımadığı bir erkek tarafından 353 kadının katledildiği bir ülkede yaşıyoruz.
★★★
25 Kasım “Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü”nden başlayarak, 10 Aralık “İnsan Hakları Günü”ne kadar sürecek; “16 Günlük Aktivizm – Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası”, her yıl Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1991’den beri küresel ölçekte düzenleniyor.
Türkiye’de ise 2018’den bu yana düzenlenen kampanyanın öncülüğünü “BM Kadın Birimi” Türkiye Ofisi yapıyor.
★★★
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), BM Kadın Birimi ile sürdüğü etkinliği, 9 Aralık’ta Kız Kulesi’nde sona erdirecek.
★★★
Türkiye’de kadın hareketi; kapsayıcı bir platform olarak hak temelli dayanışma örnekleri arasında başa konabilir.
Toplumsal tepkilerin dijital medyası “Change.org” istatistiklerine göre; Türkiye’de bugüne dek 1 milyon imza sayısını aşan 3 kampanyanın 2’si kadın hakları alanındaymış.
★★★
Finlandiya Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü bu yıl, “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”na verildi.
Platformun temsilcisi Gülsüm Kav ve genel sekreteri Fidan Ataselim, ödülü Finlandiya Başbakanı Sanna Mirella Marin’in elinden aldı.
★★★
Finlandiya’nın üçüncü kadın başbakanı Marin, 2019 yılında hükümeti kurduğunda 34 yaşındaydı ve dünyanın en genç başbakanıydı.
Kabinesine 30’lu yaşlarda 3 kadın girdi.
Ülkeyi yöneten koalisyondaki 5 partinin de genel başkanı kadınlar ve bunların dördü 40 yaşından genç.
★★★
Kadına yönelik şiddete yönelik toplumsal farkındalık oluşturmanın en etkili araçlarından bir kuşkusuz sinema...
Film sektöründe erkek egemenliğinin sürdüğünü ortaya çıkaran bir araştırma yayımlandı.
11 ülkenin popüler filmlerinin yalnızca yüzde 23’ünde kadın bir kahraman gösterilmiş.
Bu tablo, film yapımcılarının yüzde 21’inin kadın olması ile ilintilendiriliyor.
★★★
Türkiye’de dizi sektöründe kadınların başarısı, erkeklerin tahtını sallıyor.
Gerçek hayat öykülerinden oluşan kitapları senaryolaştırılan Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülseren Budayıcıoğlu, 2012 yılında kaybettiğimiz; İkinci Bahar, Asmalı Konak ve Muhteşem Yüzyıl gibi en çok izlenen dizilerin senaristi Meral Okay; Avrupa Yakası, Jet Sosyete, Yalan Dünya dizilerinin senaristi ve oyuncusu Gülse Birsel bu alanda başarıları tescilli isimler...
★★★
Kadın “kahramanlar” bulmamız ise hiç zor değil!..
İngiliz kadın yönetmen Chole Faitrweather’in 2015 yılında çekimine başladığı “Dying to Divorce” (Ölümüne Boşanmak) isimli belgesel film İngiltere’de gösterime girmekle kalmadı; “En İyi Uluslararası Uzun Metraj İngiliz Film” kategorisinde Akademi ödüllerine aday gösterildi.
Bu filmdeki kadın kahramanların ikisi de Türkiye’de yaşıyor...
Mahallemizde, okulumuzda, iş yerimizde her gün selamlaştığımız kadınlar...
★★★
Belgeselde “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun izlediği kadına yönelik şiddet davaları arasından seçilen Arzu Boztaş ve Kübra Eken’in hikayesi anlatılıyor.
Bu belgesel film, iş insanı Bülent Eczacıbaşı’nın yönetim kurulu başkanı olduğu İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) 2021 yılı Film Festivali seçkisine, “Türkiye’nin politik atmosferi uygun” görülmediği için alınmamıştı.
Kadınların öldürülmesini sonlandıracak politik atmosferi sağlamadan durmak yok.
Türk Ticaret’in İslami “hikayesi” satışa hazır
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) fiili lideri Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, Ankara’ya eli boş gelmedi.
Abu Dabi Kalkınma Holdingi (ADQ) Yönetim Kurulu Başkanı Mohamed Hasan Al Suwaidi, BAE’nin toplam 10 milyar dolar kaynakla Türkiye’ye 9 alanda yatırım yapacağını duyurdu.
Anlaşmalar arasında TCMB ve BAE Merkez Bankası arasındaki işbirliği mutabakat zaptı da yer aldı.
★★★
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) 4 Kasım 2021’de Türk Ticaret Bankası’na bankacılık faaliyet izni vermesi, bu ziyaretin öncesine denk geldi.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), 109 milyon lira ödenmiş sermayesi bulunan bankanın yüzde 98.50 hisse payı ile hakim ortağı konumunda bulunuyor. Kalan yüzde 1.50 hissenin sahibi ise bilinmiyor.
★★★
Türk Ticaret Bankası’nın toplumsal hafızamıza yer eden “karanlık sayfası” hatırlandı.
1997 yılında 820 milyon dolar zararla TMSF’ye geçen banka, 1998 yılında açılan ihaleyle 600 milyon dolara iş insanı Korkmaz Yiğit’e satılmıştı.
★★★
İhaleye Alaattin Çakıcı’nın müdahale ettiği ortaya çıkınca, 1999 yılında dönemin Mesut Yılmaz hükümeti Meclis’ten güvenoyu alamadı ve düştü.
Banka 2002 yılında TMSF’nin el koyduğu 25 banka ile birlikte tasfiye sürecine girdi.
★★★
2012 yılında TMSF’nin Türk Ticaret Bankası genel müdürü olarak atadığı Abdullah Güzeldülger, “Tasfiyeyi tamamlamak üzere 4 yıl için atanmıştım, 6 ay içinde banka borçları ödendi ve bilanço pozitife geçti” diyor.
Güzeldülger süreci şöyle anlatıyor:
“Bankanın yüzde 6 hissedarı konumunda bulunan çalışanlarının ve emeklilerinin kurduğu Munzam Vakfı’nın TMSF uygulamalarına açtığı, 15-16 dava büyük sorundu.
Munzam Vakfı’na 1 milyon lira ödeyerek davalarından vazgeçmelerini sağladık.
Hazine’ye olan 250 milyon lira borcu da kapattık. Bilançosunda pozitif bakiye kalıyordu. 2013 yılında TMSF’nin talebi üzerine BDDK da tasfiyeden dönüşe onay verdi.”
★★★
Güzeldülger, sektör görünümüyle ilgili de bir not düşüyor:
“Faizlerin hızlı düşmesiyle, bankalar yüksek kâr yazacakları için kârları patlıyor. Öz kaynak kârlılıkları artıyor. Bankacılığın cazibesi artıyor.”
★★★
Banka, 1913 yılında Adapazarı İslam Ticaret Bankası ismiyle kurulmuş, 1937’ye kadar geçen sürede künyesinden ilk iki kelime çıkartılmış ve bugünkü adını almıştı.
İslami bankacılık köklerine vurgu yapılan bankanın; BAE ya da diyalog köprüleri kurulan Suudi Arabistan sermayesine, faizsiz bankacılık yapan “katılım bankası” portföyünde sunulmuş olma ihtimali hiç de az değil.
Gelecek Partisi kurucularından Güzeldülger de bu ihtimali yadsımıyor: “Bankanın içindeki hikaye kıymetli. Adapazarı’nda gayrimüslim tüccarlarla rekabet eden Müslüman Türk tüccarlarının bankası olarak kurulmuş.”