AKP’de insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcılığı yapmış, içinde adalet, içinde demokrasi olan bir vakıf kurmuş olmasa, AKP’nin ideologlarından biri ve sosyoloji profesörü olmasa adaaam sende denilebilir belki... Öyle değil ama! Milletin sinir uçlarına basan lafların sahibi bütün bu mühim özelliklerin yanında, bir dünya liderinin de baş danışmanı...
“Sanayinin aradığı nitelikli teknisyen, atölye işçisi bulunamıyor ama bir mühendis kadrosuna onlarca müracaat olabiliyor! Mühendis ünvanı elde etmiş kişi ise bu statünün altında bir ünvanla çalışmaya razı olmuyor! Üniversite mezunlarımız yüksek talepkarlıklarıyla toplumda ciddi bir hoşnutsuzluk kaynağı haline geliyorlar...”
Saray danışmanı Yasin Aktay bunları yazınca olay oldu... Herkes dediklerini konuştu. Tepkiler çoğalınca, Twitter hesabında ‘yazısından bir cümlenin bağlamından kopartıldığını’ öne sürdü, bunu yapanlara teessüflerini sunarak yanıt verdi kendisi. Uzun uzun yazmış, ‘can alıcı’ bölümü şöyle:
“Üniversite mezunlarını suçladığım yok, bilakis gereğinden fazla mezun vermenin kaçınılmaz olarak ürettiği bir sonuçtan bahsediyorum oysa. Bu sonucun nedeni mezun gençler değil, bu sistem... Ne yapıldıysa gençler için yapıldı. Bugün ise konuştuğumuz ‘yapılmayanlar’ değil, yapılan çokça şeyin yan etkileri!”
Baş danışman bir konuda haklı... Bu sonucun nedeni diplomalı işsiz gençler değil, kesinlikle bu sistem!
Peki, ‘yan etkilerini’ bugünlerde sıkça gördüğümüz ‘sistem’ ne zaman başladı?
3 Kasım 2002’de. Seçimi kazanan AKP’nin iktidar koltuğuna oturduğu gün!
Basit bir hesapla 2002’de 6 yaşında olup ilkokula başlayan bir çocuk bugün 26 yaşında... Yani çoktan üniversiteyi bitirip mühendis oldu!
Danışanlar ve danışmanlar için çok güzel ve de yaşayan bir örnek var...
O mühendislerden biriydi iş aradı, bulamadı... Ailesi fedakarlık yaptı Amerika’ya yüksek lisansa gönderdi onu, yazık olacaktı çünkü zehir gibi gençlerden birinin emeklerine! Amerika’da ‘mekatronik’ okudu, başarıyla bitirdi ve beynini alıp oralara göçmedi, bin umut memlekete döndü.
20 yıllık AKP sisteminin eseri o genç onbinlercesi gibi hala işsiz, evde oturuyor!
Nereden mi biliyorum?
Yanlış anlaşılmasın akrabam değil, tanımam etmem. Yağmur altında ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen 70 yaşındaki büyükbabası, Türk medyası pek ilgilenmediği için orada yurttaşlara mikrofon uzatan Amerika’nın Sesi muhabirine söyledi de oradan biliyorum!
İsterseniz internetten açıp kendiniz izler, belki de danışmanı olduklarınızın da izlemesini sağlarsınız! Memleketten haberler...
Büyükbaba, bir yandan ekmek kuyruğunda yağmur altında ıslanırken, bir yandan da şunu söylüyor idare eden vicdanlara: “Benden artık geçti ama torunlarım için geleceğe umutlu bakamıyorum! Geleceği hiç düşünemiyorum...”
“Mühendis ünvanı elde etmişler bu statünün altında bir ünvanla çalışmaya razı olmuyor” dediğiniz için “Neden olsun” diye sorup, ‘Mekatronik Mühendisliği’ ne demek onun bilgisini vereyim merak edenlere! Şuymuş...
Mekatronik mühendisi, yeni makine ve araçların üretim ve işlevlerindeki verimliliği artırmak için mekanik, elektronik ve bilgisayar mühendisliğinin özelliklerini birleştirir. Robotik, tıbbi teknoloji, insan-makine etkileşimi, üretim, insansız hava ve kara taşıtları gibi sahalarda çalışabilir!
***
Yan etki denilince akla hemen tıp ve eczacılıktaki yan etkiler geliyor. Tedavi sırasında hastaya zarar veren yan etkilere de tıp dünyasında ‘hata’ deniyor! Bu hatalar yüzünden her yıl onbinlerce insan ölüyor, kolunu, bacağını, gözünü, sesini, böbreğini, dalağını kaybediyor, sakat kalıyor... Uzmanlar ‘hataların kaynağı ne acaba’ diye dünya çapında araştırıp ‘Hata İnsandır’ raporu hazırlamışlar. Şu sonuç çıkmış: Sorununun kaynağı sağlık çalışanlarının kötü olması değil, sistemin kötü olması!
Baş danışman olarak bizden daha iyi bilirsiniz bu işleri... Memlekette yaşanan diplomalı işsizlik, mühendisin mühendis, öğretmenin öğretmen olamaması, ana-baba eline bakma, ucuz ekmek kuyruklarında sürünme, paranın pul olması, umutların tükenmesi, can yanması, can kaybı, muhtaçlık ve çaresizlik hali gibi yan etkilerin kaynağı, Türk tipi başkanlık ‘sistemi’ olabilir mi acaba?