- Türk Silahlı Kuvvetleri depremin birinci ve ikinci günleri yardıma neden koşmadı?
- Neden asker, en önemli zaman olan ilk 48 saat boyunca sahada yoktu? Mehmetçik, ilk 2 gün kurtarma çalışmalarına neden katılmadı?”
- “Kızılay nerede?”
İktidar, bu tür soruları soranları hainlik ve şerefsizlikle suçladı.
Kızmak, hakaret etmek yerine sorulara cevap vermek daha mantıklı, daha doğru olurdu.
“Asker olayı”nın ilginç bir boyutunu eski GATA (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) Komutanı E. Tümgeneral Prof. Dr. Zeki Bayraktar anlattı.
Yazar Sait Nadir Güven, E. Tümgeneral Bayraktar’ın, askerin deprem için nasıl teşkilatlandığını anlatan yazısını bana gönderdi. Paşa şöyle diyor:
★★★
“Bu güzel şeyleri kimler yok etti?
1) Bir zamanlar GATA’da kurulu “Dakik” isimli acil yardım ekibi vardı. Bütün malzemesi uçakla taşınabilen, ekibinin sırt çantaları hazır, doktor ve hemşirelerle oluşmuş bir ekipti. 1999 depreminden ders alınıp kurulmuştu. Şimdi nerede bu ekip?
GATA’yı dağıttılar. GATA neden önemliydi? Çünkü Harp Cerrahisi konusunda tek yetenekli kurumdu.
Harp Cerrahisi, Genel Cerrahi’den daha kapsamlı bir cerrahi türüdür. Bir savaşta ya da doğal afetlerde, bir kişide yanık, yara, uzuv kopması, deri sıyırması, göz yarası, akciğer delinmesi gibi birden fazla tahripte Harp Cerrahisi eğitimi almış cerrahlar görev yapardı.
2) İnsani Yardım Tugayı kurulmuştu... Depremden hemen sonra bölgede olunurdu. Nerede bu birlik? Doğal afetlerde böyle bir birliğin yeniden kurulması ve nizamiyeden çıkması çok uzun zaman alır. Doğal afetlerde zaman çok önemlidir.
3) İzmir İstihkam Okulu’nda “Arama Kurtarma Okulu” kurulmuştu. Yıkıntılar arasından insanları kurtarma amaçlı eğitimler verilirdi. Bu maksatla Kara Kuvvetleri Komutanlığı birliklerinde ekipler teçhiz edilmişti. Nerede bu ekipler?
4) Birliklerin EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) ve DAFYAR (Doğal Afet Yardımlaşma) görevleri vardı. Yapılacak görevlere yönelik planları vardı. Bu planlar “Trafik düzenlemesi, emniyete alma, yardım dağıtımı ve koordinasyonu, çadırlı kent kurma, arama kurtarma” gibi görevler. Nerede bunlar?
5) Türk Silahlı Kuvvetleri, EMASYA Protokolu ve DAFYAR yapısı ile ilk 8 saat içinde (7. ve 8’inci Kolordu) 10 il ve ilçelerinde binlerce soğuk iklim çadırı kurulur, seyyar mutfaklar işletilir, seyyar hastaneler ve revirler kurulurdu. Nerede bunlar?
6) Siviller bu işlerde yetersiz kaldıkları, disiplin ve organizasyona sahip olmadıkları için bu görevleri Türk Silahlı Kuvvetleri üzerine vermişlerdi.
7) Askerin felaket bölgesindeki görevler için hazır olarak bekletilmesi gerekirdi. Bunların hepsi maalesef yok edildi. Bu nedenle doğal afette kayıplar çok büyük oldu! Yazık! (Prof. Dr. E. Tümgeneral Zeki Bayraktar – GATA Komutanı ve Rektörü)
Okurumun, yıllardır kendi kendine sorduğu bir soru!
Kadim okurlarımdan Ersoy Öngün’den ilginç bir e-posta aldım. Ersoy Öngün şöyle diyor:
“Yıllardır kendi kendime sorduğum bir soru var:
Ülkeyi yönetenler kötü olduğu için mi ülkenin durumu kötü, yoksa halkın geneli kötü olduğu için mi, o halkın içinden çıkan yöneticiler de kötü oluyor?
Yani ‘Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?’ misali...
Bu sarmalda ben bazen yöneticileri, bazen de halkı (yani kendimizi) kötü buluyorum.
Düşünüyorum, işte o zaman bir istisna kafamı karıştırıyor:
“Mustafa Kemal Atatürk.”
Atatürk, en zor koşullarda bile, eğer yönetici iyiyse, çok şey başarılabileceğini dosta-düşmana, herkese gösterdi. Üstün yöneticiler, kötü şartları da yeniyor. Saygılarımla... (Ersoy Öngün)
GÜNÜN SÖZÜ
Geleceğin büyük liderleri bugünün bebekleri içindedir!