Nasıl bir ülke haline geldik!

Deprem gibi felaketlerde bile, iyi niyetli uyarılara, doğruları söyleyenlere hakaretler, tehditler yağıyor:

“Haysiyetsiz!” “Namussuz” “Şerefsiz” vs.

Her eleştiren kötü, hain ve devlet düşmanı oldu!

Nasıl bir kindir, nasıl bir öfkedir bu?

Kullanılan ifadelere göre herkes kirli, kendileri ise tertemiz!

Askerlerimizi bile ilk iki gün deprem bölgesinden uzak tutan, en hayati saatleri boşa harcayan zihniyet için “Elinize sağlık! Her şey iyi olmuş!” mu diyelim?

★★★

Merkezden talimat gecikince kimse bir şey yapamadı!

Vinçler bile çalışmadı!

Her karar tek kişiye bağlı olunca sistem felç oldu!

Hasar ve zarar belirleme çalışmaları, öğretmen ve imamlardan oluşan ekiplere yaptırıldı, uzman kişilere yaptırılmadığı için hatalı oldu.

Afete hazırlık merkezi olan AFAD birçok yerde yetersiz kaldı.

Her açıdan yıkılmış durumdayız.

Bundan sonrası yokluk, yoksulluk, işsizlik!

Yüz binlerce evsiz, işsiz, yetim ve öksüz insanımız oldu.

190 bin aile, öksüz ve yetim çocuklara “koruyucu aile” olmak için Aile Bakanlığı’na başvurdu.

★★★

Yaşanan felaket, “Kader” ve “Kader planı” diye geçiştirilemez!

“Kader” sözlerine ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu bile karşı çıkıp:

“Hayır, kader bu değil. Bunu kaderle ifade edemeyiz. Kader akıllı düşünmektir, tedbir almaktır! Bilim adamlarının, işin uzmanlarının sözü, bizim için dini bir emir gibi olmalıdır. Bütün tedbirleri almak zorundayız... Bir yıllık binalar bile yıkılıyor. Demek ki, orada bir hile var!” dedi.

★★★

Hesap vermeyen, kendisinden başka kimsenin doğru düşünmediğini sanan, karşı görüşleri savunan kişileri şüpheli, hatta tehlikeli gören, vatandaşı azarlayan, doğru konuşanlara hakaretler yağdıran bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.

Beceriksizliğin faturasını insanlarımız ödüyor.

Yirmi yıldır değişmeyen zihniyet şu:

İyi bir şey olunca AKP’den...

Kötü bir şey olunca Allah’tan!

İyi bir şey olursa “AKP her şeyi iyi yapar”

Kötü bir şey olursa “Bay Kemal yaptı”

Onlara göre, “Hatada ve kusurda, ülkeyi yönetenleri hiçbir hatası yok, Cenabı Allah öyle istedi!”

Bu aldatıcı, köhne ifadelerle nereye varırız, bilemem!

Kendileri farkında değil ama bu zihniyet, ülkeye de, İslam’a da büyük zarar veriyor!

Saray’a yaranmak için neler neler yapılıyor?


Meslektaşımız Can Pulak anlatıyor:

“Bodrum’da yaşıyorum. Binlerce kişi yardım merkezine yağıyordu adeta...

Belediye görevlileri, gençler, gelen kolilerin kayıt ve merkeze taşınmasında yardım ediyorlardı. Saat gibi çalışıyordu organizasyon...

Caddedeki araçların düzeninden, gelen yardımların kayıt altına alınmasına, kamyonuna yüklenmesine ve yola çıkmasına kadar mükemmel işleyen bir düzeni hayranlıkla, takdirle izliyorduk.

Bu milletin sırtı yere gelmez, her zorluğa göğüs gerer, her fedakarlığı yapar.

Türkiye çapında da benzer ve genel çabaları TV’lerde izliyor, gurur duyuyoruz.”

Can Pulak, tanık olduğu yardım çabalarını (özetle) böyle anlatıyor.

Bodrum’luların bu hassasiyeti takdire şayandır.

★★★

Peki, sonra ne oldu?

Bodrum Belediyesi’nin deprem bölgesine gönderdiği yardım kamyonu yolda Muğla Valiliği tarafından durduruldu. Saray’a yaranmak için, kamyonun üzerindeki “Bodrum Belediyesi Deprem Yardım Aracı” pankartı çıkarılıp, yerine “Muğla Valiliği” pankartı asıldı.

Saray yandaşları, CHP’li belediyelerin depremzedelere yardım etmesine tahammül edemiyor! Nasıl bir zihniyet bu?

GÜNÜN SÖZÜ

Aç kuş gafil olur gafil kuşun ise avcısı çoktur!