Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıldönümü, şanına yakışır şekilde kutlandı. Anavatan’ın siyasi temsilcilerinin içerideki zıtlıklara, küslüklere rağmen Kıbrıs’ta tek yürek olabilmesi önemliydi.
Batının Türk tarafından sürekli tavizler koparmaya çalıştığı, Kıbrıs Türk halkının Türkiye’ye paralel yaşadıkları ekonomik sorunlar nedeniyle Avrupa Birliği’nin cazibesinden etkilendiği, Kıbrıs Rum Kesimi tarafından verilen pasaporta ilgisinin arttığı bir ortamda Türkiye’deki siyasilerin Kıbrıs davasında birlikte hareket etmesi çok anlamlıydı.
★★★
Ortaya çıkan tablo karşısında, AK trollerin CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iyi niyetli tavrını Erdoğan karşısında “teslim olma” gibi yansıtma arayışı, “Kılıçdaroğlu bu manzarayı gördükçe kahroluyordur” gibi mesajlarla CHP’de bir ayrışma hattı açmaya çalışması da ilginç bir çabaydı.
Bu çabanın nafile olduğunu söyleyemiyorum, zira CHP’nin bir önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bunu doğrular nitelikte bir adım attı.
CHP’nin şimdiki ve eski genel başkanları KKTC’ye gitmeyi tercih ederken Kılıçdaroğlu Ankara’da merhum Bülent Ecevit’in mezarını ziyaret fotoğrafını servis etti ve AK trollerle aynı görüşte olduğunu kamuoyuna yansıttı.
★★★
KKTC’deki törenlere gölge düşüren tek şey Türkiye’nin KKTC Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nun CHP heyetine dair tavrıydı.
Anlaşılan, bir zamanlar CHP Genel Başkanlığı için dahi ismi geçen Feyzioğlu, Yargıtay açılış töreninde kendisine “böyle edepsizlik olmaz” diyen Tayyip Erdoğan’ın gölgesine girdikten sonra gerçekten “kraldan çok kralcı” olmuş.
Sadece Feyzioğlu değil, geçmişte solcu olmuş, sosyal demokrat olduğunu iddia etmiş ve sonunda iktidar safına geçmiş bütün isimler benzer tavırlar sergiliyor.
Hepsi en koyu AK Partiliden, iktidar mensubundan daha AK Partili gibi davranıyor.
Ancak Feyzioğlu’nun unuttuğu bir şey var:
Kendisi Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçisidir ve KKTC’ye giden her Türkiye Cumhuriyeti siyasetçisi gibi Özgür Özel’e de gerekli saygıyı göstermeliydi.
O nedenle Özgür Özel’in Feyzioğlu’na gösterdiği tepki haklıydı.
Dışişleri Bakanlığı’nın bütün büyükelçilere “Son seçimin birincisi, TBMM’deki ana muhalefet partisi olan CHP’nin liderine gerekli saygıyı gösterin” uyarısı yapması şart.
AK Parti’nin eridiği taşrada daha fazla hissediliyor
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan’ın AK Parti için “Siyaseten ne söylediğini bilmediğimiz ne söyleyeceğini de kestiremediğimiz bir eklektik şebekeye dönüştü” ifadesini kullandığı yazısı büyük yankı uyandırdı.
Yazının bütününde milliyetçiler, solcular gibi bütün siyasi çizgiler için önemli tespitler vardı ancak iktidar partisiyle ilgili böyle bir yorumun aynı mahalleden gelmesi yarattığı büyük yankının ana zeminini oluşturdu.
Doğrusunu isterseniz, Kılıçarslan uzun süredir gözlemlediğim, ancak bu kadar net bir şekilde ifade edemediğim bir tespit yapmış.
Son bir iki haftadır özellikle de taşrada bu tespitin doğruluğunu çok net bir şekilde gözlemliyorum. Hem AK Parti teşkilatlarındaki durum hem vatandaşların AK Parti’yle ilgili değerlendirmeleri bu tespiti doğruluyor.
Ben bu tespite ancak başka bir tespit ekleyebilirim.
AK Parti hızlı bir şekilde eriyor ve bu erime taşrada daha net hissediliyor.
Bu ülkede iyi insanlar hâlâ var
Sürekli okuyucularım ve izleyicilerim anımsar. Kars Kafkas Üniversitesi’nde 90 bin liralık bilgisayar ihalesinin tasarruf tedbirleri çerçevesinde iptal edildiğini gündeme getirip “Bu nasıl tasarruf? Çifte maaş alan bürokratın ikinci maaşı 98 bin lira olarak belirleniyor ama gençlerin derslerini uygulamalı öğreneceği bilgisayarlardan vazgeçiliyor” demiştim.
Bu serzenişimden sonra üniversite yönetimi, sorunu çözmek yerine konuyu bize taşıyan öğretim görevlilerine tepki göstermeyi seçmişti.
Buna karşın Türkiye’de eğitim konusuna önem veren bazı iş insanları da sorunu çözmek için gönüllü olmuştu.
Bunlardan biri de iyiliksever iş insanı Metin Atasoy’du.
Trabzonspor’un efsane futbolcularından Lemi Çelik aracılığıyla irtibat kurduğumuz Metin Atasoy, bilgisayarları satın alarak öğrencilere ulaştırdı.
Kendisi bunu yazmamı istemedi, hatta biraz karşı çıktı ama bence iyilikler de hak ettiği övgüyü almalı.
Zira iyi insanların varlığını bilmek, bu çarpık düzen karşısında umudumuzu ve cesaretimizi artırıyor.
Teşekkürler Metin Atasoy.