Gü­nü­müz Baş­ba­ka­nı do­ğu­da ay­rı, ba­tı­da ay­rı, iki­lem­li ko­nuş­ma­la­rı­nı sür­dü­rür­ken PKK te­rö­rist­le­ri boş dur­mu­yor. 200 ki­şiy­le yol çe­vi­rip araç­la­rı­nı de­net­le­ye­rek iki ast­su­bay­la iki uz­man ça­vu­şu ka­çı­rı­yor. Yük­se­ko­va­’da­ki ayak­lan­ma olay­la­rı­nı bas­tı­ran po­lis­le ça­tı­şan­lar­dan iki­si­nin öl­me­si­ni ba­ha­ne ede­rek böl­ge­de­ki il ve il­çe­ler­de dev­le­te kar­şı sal­dı­rı­lar bir­bi­ri­ni iz­li­yor. Üni­ver­si­te­ler bu ne­den­le ka­rı­şı­yor. Baş­ba­kan da İçiş­le­ri Ba­ka­nı da olay­la­rın “p­ro­vo­kas­yon ol­du­ğu­nu­” söy­lü­yor. Yay­gın baş­kal­dı­rı­nın ne bi­çin pro­vo­kas­yon ol­du­ğu­nu an­la­mak güç.
Öte yan­dan TBMM’­de BDP’­li­ler “Kür­dis­tan-Ön­der Apo­” söz­le­riy­le dol­dur­duk­la­rı kar­şı oy ya­zı­la­rı­nı ko­mis­yon ra­po­ru­na ek­le­yip Ge­nel Ku­ru­l’­a gön­de­ri­yor­lar. Pa­zar­te­si gün­kü tar­tış­ma­lar so­nu­cun­da Ana­ya­sa­’ya, ya­sa­la­ra ay­kı­rı, TBMM’­nin say­gın­lı­ğıy­la bağ­daş­ma­yan bö­lüm­le­rin ra­por­dan çı­ka­rıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­dı. BDP’­li­le­rin sert ve şid­det do­lu söz­le­riy­le yan­sı­yan di­ren­me­le­ri olay­la­rın pro­vo­kas­yon ol­ma­dı­ğı­nın ka­nıt­la­rın­dan bi­ri bi­çi­min­de be­lir­di. PKK ile yan­daş­la­rı ve des­tek­çi­le­ri, ik­ti­da­rın be­lir­siz “çö­züm sü­re­ci­”ni ye­ter­li bul­ma­yıp her gün özerk­lik­ten ba­ğım­sız­lı­ğa adım­la­rı­nı ge­niş­le­tip hız­lan­dı­rı­yor­lar. Olay­la­rın bu ne­den­le ar­ka­sı ke­sil­mi­yor. Se­çim­le­re doğ­ru ve se­çim sı­ra­sın­da da­ha ne­ler ola­cak bi­lin­mi­yor.

İk­ti­da­rın tu­tu­mu

İk­ti­dar, ama­cı ol­du­ğu se­zi­len ılım­lı is­lam dev­le­ti­ni, li­de­ri­nin dik­ta­sı­nı kur­mak için ödün­ler ve­re­rek ye­rin­de kal­ma­yı il­ke edin­miş gö­rü­lü­yor­du. An­cak, ne ver­diy­se da­ha faz­la­sı­nı is­te­yin­ce sı­kış­tı. Çe­liş­ki­li ve iki­lem­li söz­le­riy­le Baş­ba­kan önü­müz­de­ki yıl ya­pı­la­cak ye­rel yö­ne­tim­ler, Cum­hur­baş­ka­nı ve mil­let­ve­ki­li ge­nel se­çim­le­rin­de “Ba­rı­şı ve hu­zu­ru sağ­la­dı­k” di­ye­rek oy top­la­mak için te­rör olay­la­rı­nı kü­çüm­se­ye­cek ve pro­vo­kas­yon de­me­yi sür­dü­re­cek. İz­le­dik­le­ri yol bu­nu gös­te­ri­yor. Olay­la­rı kü­çüm­se­mek, piş­man­lık du­yu­ra­cak bü­yük bi­rer ya­nıl­gı­dır.
“Her şey oy ve ik­ti­dar için- Bu amaç­la her yol ve her araç ge­çer­li­” an­la­yı­şı si­ya­sal ah­la­kı de­rin­den ya­ra­lı­yor. Dev­let ku­rum­la­rı­nın, ye­rel yö­ne­tim­le­rin, el­le­rin­de­ki ve et­ki­le­rin­de­ki ku­ru­luş­la­rın, tü­zel ve ger­çek ki­şi yan­daş­la­rın sağ­la­dık­la­rı ola­nak­lar, gı­da, ya­ka­cak, gi­ye­cek yar­dım­la­rı yet­mi­yor­muş gi­bi baş­ka su­num­lar­la da seç­men­le­ri ya­nı­na çek­me­ye ça­lı­şan ik­ti­da­rın se­çim­ler için gö­ze ala­ma­ya­ca­ğı bir şey ol­du­ğu sa­nıl­mı­yor.
Sal­dı­rı sa­yı­la­cak sert söz­ler, suç­la­ma­lar, ba­sın öz­gür­lü­ğü ile öğ­re­nim hak­kı­nı kı­sıt­la­yı­cı ön­lem ça­lış­ma­la­rı, bas­kı­lar, bir­bi­ri­ne ek­le­ni­yor. Mil­li Gü­ven­lik Ku­ru­lu­’nun 2004 ka­rar­la­rı­nın ya­yı­mı ne­de­niy­le “Va­tan ha­in­li­ği­” suç­la­ma­sı­nı, yar­gı­ya ta­li­mat ve­rir­ce­si­ne dil­len­di­ren Baş­ba­ka­n’­ın te­me­li çö­ken da­va­la­ra iliş­kin ki­mi za­man sus­kun­luk ki­mi za­man di­ren­me ni­te­li­ğin­de­ki tu­tu­mu hu­ku­ka dü­şen göl­ge­le­ri ko­yu­laş­tır­mak­ta­dır.
Ne ise ki ga­ze­te­ci-mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa BAL­BA­Y’­ın sa­lı­ve­ri­lip an­diç­me­si, gi­de­rek ağır­la­şan ha­va­da bir umut yıl­dı­zı et­ki­si yap­tı. Öz­gür­lü­ğün kut­sal an­la­mı­nı, ya­şam­sal de­ğe­ri­ni ve öz­gün ye­ri­ni vur­gu­la­yan bu so­nu­cun ge­le­cek gün­ler ta­dıl­ma­sı öz­le­nen olum­lu bek­len­ti­le­rin muş­tu­su (müj­de­si) ol­ma­sı di­le­ğiy­le BAL­BA­Y’­ı yü­rek­ten kut­lu­yor, çok ya­rar­lı ola­ca­ğı­nı bek­le­di­ği­miz ye­ni gö­re­vin­de ba­şa­rı­lar di­li­yo­ruz.
10 Ara­lık “İn­san Hak­la­rı Gü­nü­”n­de an­diç­me, du­ru­mu da­ha an­lam­lı kı­lan gü­zel bir rast­lan­tı­dır. Hak ve öz­gür­lük­ler ko­nu­sun­da öz­le­di­ği­miz açı­lım­la­rın ilk de­mok­ra­tik ör­ne­ği ol­sun.

İl­ke ve öz­gü­ven

Çok par­ti­li dü­zen ve ser­best se­çim­ler de­mok­ra­si­nin ol­maz­sa ol­maz­la­rın­dan baş­lı­ca­la­rı­dır. Giz­li oy, açık sa­yım il­ke­si öl­çü­sün­de de­mok­ra­si­yi ko­ru­yup güç­len­dir­mek il­ke­si de an­lam­lı ve önem­li­dir. Ne pa­ha­sı­na olur­sa ol­sun se­çi­mi ka­zan­mak için ge­çer­li ol­ma­yan yol ve yön­tem­ler iz­le­mek de­mok­rat­lı­ğı ge­çer­siz, de­mok­ra­si­yi söz­de kı­lar. Ulu­sal ya­pı, top­lum­sal dü­zen, de­mok­ra­tik ni­te­lik tüm par­ti­le­rin üs­tün­de olan de­ğer­ler­dir. İk­ti­dar­la­rın yurt­taş­lık bor­cu, se­çim­le­rin dü­rüst ol­ma­sı ve ba­rış için­de geç­me­si­ni sağ­la­mak­ta­dır. Ya­lan­la, do­lan­la, bas­kıy­la, oy­la­rı et­ki­le­ye­cek su­num­lar­la se­çi­me gir­mek, bu tür sa­kın­ca­lı tu­tum­lar­la ka­zan­mak yi­tir­mek sa­yı­lır. Bu ağır le­ke­yi hiç­bir ik­ti­dar, hiç­bir par­ti al­nın­dan si­le­mez.