Türk ekonomisinin kırılgan olmasının bir numaralı sebebi, sürekli “cari açık” yani döviz açığı vermemizdir. Cari açığı “finanse etmek” (kapamak değil) için sürekli dış borç almak zorundayız. Dışarıdan sürekli borçlanıldığı için dış borç stoku büyümektedir. Dış borç stoku büyüdüğü için, borç verenler “şimdi ekonominiz daha kırılgan hale geldi” deyip faizleri artırmaktadır.

Her geçen yıl, hem cari açığı hem de dış borç stokunu çevirebilmek için daha yüksek faizle yeni dış borç alıyoruz. Bu yüzden milletimizin dışarıya ödediği yıllık faiz de bir yıl öncesine göre büyüyor.

Yıllık faiz ödemeleri arttıkça, “ticaret açığı” (mal ve hizmetlerin ithalatı ile ihracatı arasındaki fark) nispeten azalsa bile “dış borç faizleri” arttığı için cari açık azalmıyor.

Yukarıdaki izahattan anlaşılacağı üzere ekonomimiz bir “dış borç-cari açık” sarmalına paçayı kaptırmış durumdadır. Canımızı dişimize takıp  “faiz hariç cari açığı” sıfırlasak bile, dış borç stokunun faizleri yüzünden yine de “cari açık” vereceğiz. Sırf bu sebeple yeni dış borç almaya devam edeceğiz. Yani faiz sömürüsünden kurtulamayacağız.

CARİ AÇIK KADER DEĞİLDİR

Yukarıda yazdıklarımın “DIŞ BORÇLANMA ŞAMPİYONU” AKP’nin iktisat politikasıyla pek tabii ilgisi vardır. Ama zannedilmesin ki; bu sarmal AKP ile başlamıştır. Menderes, Demirel, Özal iktidarlarında da “yapı” böyleydi.

Siyasete CHP’de başlayıp, CHP’den ayrılıp tek başına devam eden Ecevit’in başbakanlığı dönemlerinde de bu “yapısal bozukluk” artarak devam etti.

Bu da o kadar önemli değildir. Zaten rahmetli “solcu şair” Ecevit’in iktisatla arası hiç yoktu.

Halkımız “ülkemizde bol petrol bulununcaya kadar” bu sorunun çözülemeyeceğine inandırılmıştır. İçinden çıkamadığı her iktisadi meselenin çözümünün iktisat dışında olduğuna inanmış iktisatçılarımız var.

Onlar “ileri teknolojili, yüksek katma değerli sanayi malları ihraç edilerek” bu sorun çözülür diyerek ufkumuzu açıyor. Emriniz olur paşam!

ÇİN, ABD TİCARET DENGESİ

Aşağıdaki tabloda, Çin ile ABD arasındaki dış ticaretin 1995-2017 yılları arasındaki seyrini görüyorsunuz. 1995’de ABD’ye kabaca 15 milyar dolarlık ihracat yapabilen Çin, 2017 yılında 500 milyar dolarlık ihracat yapıp,  390 milyar dolar fazla verir hale gelmiş.

Soru: Çin, ABD’ye “ileri teknoloji ürünleri” satarak mı bu noktaya gelmiş? Hayır. Çin “dolara” çevrilince ucuza gelen işçilik sayesinde düşük fiyattan basit ürünler satarak bunu başarmış. Şimdi de çoklukla “basit teknolojili ama çok kaliteli” mal satıyor.

Ama ihracatının içinde eskisine nazaran daha fazla “ileri teknoloji” ürünleri yer alıyor ve gitgide teknolojide “kendi kendine yeterli” düzeye geliyor.

Son söz: Yüksek üretim hacmi, yüksek teknoloji getirir.

basliksiz-2

sozcu-banner-1