Geçen hafta Dubai’de önemli bir uluslararası toplantı vardı.
Çok konu konuşuldu ama benim ilgimi çeken Arapların durumu.
14 milyon kilometrekareye yayılan 22 Arap ülkesi var. Bunların sekizinde sultan, kral ve emir var.
Adamlar bağnaz, çağ dışı, ilkel ve demokrasi düşmanı.
Geri kalanlar Cumhuriyet ama bazılarında azıcık var.
Şimdi gelin geneline bakalım.
410 milyon insanın yaşadığı Arap ülkelerinde 57 milyon kişi okuma yazma bilmiyor.
Arap ülkelerinde bir kişi yılda ortalama 6 dakikasını kitap okumaya ayırırken AB ülkelerinde bu zaman 200 saat.
İnsanlar zamanlarının % 36’sını televizyon ve sosyal medyaya ayırıyor.
Son üç yılda 13.5 milyon çocuk okula gidemedi.
22 Arap ülkesinde yılda 20 bin kitap yayınlanmaktadır.
410 milyon Arap yılda 2900 patent alıyor. Bu sayı 50 milyonluk G.Kore’de 20201.
30 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Son iki yılda bu sayı % 8 arttı.
Dünya nüfusunun % 5’ini oluşturan Araplar dünyada meydana gelen terör saldırılarının % 45’ni yaşamaktadır.
Dünyadaki mültecilerin % 75’i Arap.
Dünyada savaşlarda ölenlerin % 68’i Arap. ‘Arap Baharı’ sürecinde yani 2011-2018 döneminde 14 milyon insan iç ya da dış göçe zorlandı.
2011-2018 döneminde 1.4 milyon insan öldürüldü.
2011-2018 döneminde alt yapı zararları 460 milyar dolar.
Peki bütün bunların nedeni ne?
Anti-demokratik yapılar, bağnaz anlayışlar ve sınırsız yolsuzluklar.
Dünya petrol rezervinin % 55’ine sahip olan Arap ülkeleri altın, gümüş, bakır, fosfat ve demir gibi birçok yer altı zenginlikleriyle bilinir.
Şimdi sıkı durun:
22 ülkede her yıl bir trilyon dolar yolsuzluktan söz ediliyor.
Dünya yolsuzluk sıralamasında ilk onun içinde her zaman 5 Arap ülkesi var.
Arap coğrafyasında 100 yıldır savaş var ve Arap ülkeleri kendi aralarında sürekli kavgalı.
Salı günü Varşova’da yapılan Ortadoğu toplantısında 6 Arap ülkesi İsrail Başbakanı Netanyahu ile aynı salonu paylaştı ve İran’a karşı ortak mücadeleyi konuştular.
Gaflet, Dalalet hatta hıyanet’
Hepsinin ortak sorunu: Zenginlik içinde yoksulluk, cehalet ve dini bağnazlık ya da din sömürüsü.
Geri kalan Müslüman ülkelerin bir çoğunda durum farklı değil.
İslam İşbirliği Örgütü üyesi 57 ülke var.
Bunların bir bölümünde nüfusun ezici çoğunluğu Müslüman diğerlerinde Müslümanlar azınlıkta.
Ülkelerin bir çoğunda demokrasi yok bazılarında diktatörlük ve gizli faşizm var.
Müslüman ülkelerin büyük bölümü Amerikancı.
Arap ülkelerinde olduğu gibi Türki devletler de temel konularda kendi aralarında ortak tavır sergileyemiyor.
İşimiz çok zor.
Siyasal, sosyal, kültürel, psikolojik hastalıklar her tarafı sarmış durumda.
Aklınıza gelen bütün hastalıklar bizim ülkelerde.
Çaresi bulunmadıkça hiçbir sorunun çözümü olamaz.
Moral bozucu ama gerçek bu.
AKP yönetiminde Türkiye tüm bu sorunların merkezinde.
Toplumu ve devleti İslamlaştırma çabası içinde AKP acaba Türkiye’yi kime benzetmeye çalışıyor.
Tüm bu gerçekleri önceden gören Atatürk farklı bir ülke, devlet ve toplum yaratmaya çalıştı.
Ömrü yetmedi ama çok şey başardığı kesin.
Atatürk’ün farklı bir ülke ve toplum mücadelesi olmasaydı Türkiye yüz yıldır iç ve dış düşmanların saldırılarıyla yıkılır giderdi.
16 yıllık AKP iktidarında bazıları bu gerçeği gözardı etmeye çalışıyor ama bu ülkenin yurtsever insanları Mustafa Kemal ve onun kurduğu Cumhuriyet’e sahip çıkıyor.
Yeterince mücadele etmiyor ama gönlünde yaşatıyor.
Şimdilik.
Kuru kuru ‘seni seviyorum’ demekle aşklar heyecana dönüşmez.
Halkın %42’si AKP’ye ve % 52’si Erdoğan’a oy veriyor ama vatandaşların ezici çoğunluğu Mustafa Kemal’den asla vazgeçmez.
Şimdilik.
‘Hayır’ diyenler cesareti varsa buyursun referanduma.
Ama hilesiz.