AKP’li Çorum Belediye Meclis üyesi Reşit Keleş, biz Kemalistlere, Cumhuriyetçilere çok ama çok kızmış!..
Bizlerin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 30 Ağustos Zafer Bayramı’na rastlayan Cuma Hutbesinde Atatürk ve silah arkadaşlarından, o kahramanlardan tek bir sözcük ile söz etmemesine kızan, eleştiren bu ülkenin evlatlarına, Facebook hesabından, hiç utanıp sıkılmadan aynen şöyle yazmış:
-Diyanet Kemalistlere göre hutbe yapacak… Diyanet Kemalistlere göre Fetva verecek… Müslüman Kemalistlere göre başını kapatacak… Müslüman Kemalistlere göre inanacak… Müslümanların helalini haramını Kemalistler belirleyecek… Buna laiklik diyeceğiz… Siz kimsiniz O.ÇOCUKLARI…
Bu muhterem, yazdıklarından anlaşıldığına göre, ne tarihi, ne Kemalizmi, ne İslamiyeti ne de Diyaneti pek iyi bilmiyor!... O yüzden de çok eksik, çok az yazmış!.. Bu vesileyle, bizleri ve onları burada anlatmak “farz” oldu!..
-Yüzünün kızaracağını sanmıyorum ama hiç olmazsa bir şeyler öğrenir, bir dahaki sefere böyle bayağı ve komik şeyler yerine, daha tutarlı, daha oturaklı sözcükler, en azından insanca karşı çıkışlar bulur hiç olmazsa!..

Bak efendi biz daha neler yapmışız!..


Şimdi Keleş Efendi, al eline kalemi, not et bir bir…
- Biz Kemalistler, mesela çok sevdiğiniz, ardından ağlaştığınız, haremini alıp İngilizlere sığınan, onların Malaya zırhlısı ile kaçan Türk Milleti’ne “Sürü”, kendisine de “Çoban” deyip, Kurtuluş Savaşı sırasında Kuvayı Milliye’yi yok etmek için İstanbul’daki İngiliz Temsilcisi Sir Rumbold’dan silah ve para dilenen 36. Osmanlı Padişahı Vahdettin’e en hafifinden SOYSUZ deriz!.. Kemalistler tarafından defteri dürülmüştür…
- Biz Cumhuriyetçiler, sen ve senin gibilerin ardından gözyaşları döktüğünüz, yere göğe sığdırmadığınız; başta Büyük Devrimci Mustafa Kemal olmak üzere, Kuvayi Milliyeci kahramanların idam fetvasını kaleme alan, İskipli Atıf’la birlikte İslam Teali Cemiyetini kurup, İngiliz uçaklarından atılan “Bu haydut sürüsünü öldüren cennetliktir” bildirilerini hazırlayan, İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesi, vatanın kurtarılmasının ardından önce Yunanistan’a kaçan, orada iki ayrı gazete çıkarıp, Cumhuriyet’e ve kurucularına salyalar akıtarak küfürler bezenen “Allahım beni Türklükten azat et” yollu yazılar döşenen, Cumhuriyetçiler’in gazabından kaçıp çok sevdiği Yunan’a sığınmıştır!..
- Biz Atatürkçüler, İngilizlerin desteğiyle isyan bayrağı açan, şeriat maskesi altında İngilizlerin Musul-Kerkük planına bilerek alet olan Şeyh Sait ile, tam da Hatay meselesi gündemdeyken Dersim İsyanı’nın fitilini ateşleyen, İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği, Baytar Nuri’nin kaleme aldığı, kendisinin “General” sıfatıyla parmak bastığı mektubunda “3 milyon Kürt himmetinize muhtacız” diyecek kadar soysuzlaşan Seyit Rıza’ya ALÇAK sıfatını uygun buluruz!.. Cumhuriyet güçlerince ezilmişlerdir…

Ülkesine sevdalı yurtsever ile suratına tükürülecekler!..


Biz, ülkesine sevdalı yurtseverlerin dedeleri, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, Sakarya’da Dumlupınar’da su içercesine şahadet içerken, Bursa’da Yunan Başbakanı Gunaris’e “Bize altın verin, sizin desteğinizde hükümet kuralım milliyetçileri bölelim” diye yaltaklanan Molla bozuntuları ile, öbek öbek askerden kaçan haysiyet yoksunu korkakların, Medreselerde besiye çektikleri oğlanların askere alınmaması için Konya’da bizzat Mustafa Kemal’e yalvaran softaların ve 100 yıl sonra bu ülkeyi ortaçağa döndürebilme uğraşı veren bu uğurda her türden yalana, sahtekarlığa sarılan torunlarının yalnızca ve sadece suratlarına TÜKÜRÜRÜZ!..
Bu Cumhuriyet, kuran kurslarında, imam hatip yurtlarında, korunup kollanan dinci vakıflarda minnacık erkek ve kız çocuklarına tecavüz edilsin, taciz edilsin diye kurulmadı… Biz Cumhuriyetçiler, Kemalistler için bu şerefsiz tecavüzcülerin en ağır şekilde cezalandırmak TEŞHİR ETMEK, dini nasıl kendi emellerine alet ettiklerini mütedeyyin insanlarımıza anlatmak için varız. Bu yalnızca görev değil varoluş nedenimizdir.
Biz Cumhuriyetçiler için Türk’ün son yurdu, Misak-ı Milli sınırları içindeki bu vatan kutsaldır… Bu güzelim memleketin onurlu, saygın bir devlet olmasının en temel koşulunun LAİKLİK olduğunu bilir, bunun için her ahval ve şeriat altında dahi mücadeleyi görev biliriz…
Bu ülkeyi karanlığa teslim etmeye soyunan her kişi ve kurum, çok doğal olarak bu ülkenin, bu toplumun ve tabii biz yurtseverlerin de düşmanıdır!.. Bu Diyanet olmuş, bir belediye meclisinde üye olmuş hiç fark etmez… Her zaman, tarih boyunca öyle olmuştur efendi… İnsanlıkla bağnazlık, yobazlık hep savaşmıştır… Zaman zaman “Fetret devirleri” de yaşanmıştır doğal olarak… Ama sonunda hep yurtseverler kazanmıştır… Kurtuluş hep onların omuzları üzerinde yükselmiştir… Bir diğer deyişle:
- İt hep üreyecek, kervan ise hep yürüyecektir!..
Anladın sen onu efendi!..