Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1989’da dağıldı. Sovyetler zamanında özerk ama bağımsız olmayan Azerbaycan ve Ermenistan devletleri bağımsızlıkları ilan ettiler. Sovyetler zamanında Ermeniler ve Azeriler birçok yerde yan yana veya iç içe yaşıyordu. Azerbaycan içinde, Ermenilerin çoğunlukta veya Ermenistan içinde Azerilerin ekseriyette olduğu yerleşim bölgeleri vardı. O kadar iç içe idilerdi ki; 1989’da Bakü’de 180.000 Ermeni yaşıyormuş. Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte bu “çoklu” düzen bozuldu. Etnik saflaşmaya gidildi. Pek tabii ortaya toprak kavgası çıktı. Ermenistan, Karabağ yöresini, Rusya’nın “yapma” demesine rağmen, 1989’da tek taraflı olarak ilhak etti. Bununla da kalmadı, Azerbaycan topraklarının bir kısmını işgal etti. Birleşmiş Milletler’in ‘işgali sona erdirin, bu toprakları Azerbaycan’a iade edin’ kararına rağmen işgali düne kadar sürdürdü. Geçen 30 yılda petrol zengini 10 milyon nüfuslu Azerbaycan, silahlı kuvvetlerini güçlendirdi. İşgal altındaki topraklarını kurtarmak üzere 3 milyon nüfuslu Ermenistan’a karşı bir harekât başlattı. Topraklarının bir kısmını şimdiden geri aldı.

BARIŞ DÜŞMANLA YAPILIR

İsrailli siyasetçi Şimon Perez, Yahudilerle Filistinli Arapların barışmasını istiyordu. İsrail içindeki Perez muhalifleri, onu “düşmanla barış yapmaya çalışmakla” suçladılar. Perez “Barış, düşmanla yapılır, dostla değil” (You make peace with your enemy, not with your friends) diye tarihe geçen cevap verdi. Her savaş, ne kadar uzun sürerse sürsün, bir barışla biter. Barış berabere biter anlamına gelmez. İster iç, ister dış olsun, her savaşın mutlaka bir galibi bir de mağlubu olur. Ama günün sonunda taraflar, şekli ne olursa olsun, birlikte yaşamaya karar verirler. Hatta bazen ezeli hasımlar, Fransa ile Almanya gibi el ele verip Avrupa Birliği’ni dahi kurabilir. Savaş, ne kadar gerekli olursa olsun, kötüdür. Savaşta “hattı muharebe yoktur, sathı muharebe vardır”. Bu satıhta atılan bombalar, istenmese bile bebekleri de öldürür. Hiçbir taraf diğerine bebek katili diyemez. Çünkü bu kaçınılmazdır. Savaş stadyumda askerlerin oynadığı, sivil halkın tribünden izlediği bir harp oyunu değildir. Ölen askerler de insandır. Sadece siviller değil.

NEFRET SÖYLEMLERİNDEN KAÇINMAK GEREKİR

Savaş hayatın bir parçasıdır. Kalubeladan beri insanlar savaşmaktadır. Kalubeladan beri insanlar barışmaktadır. Savaşırken barışı, barışıkken savaşı unutmamak gerekir. Azerbaycan’da Türk soyundan gelen insanlar yaşar. İran’ın nüfusunun önemli bir kısmı da Türk soyundan gelir. Kısaca onlar da Türk’tür. Bizim kardeşimizdir. Ama Ermeniler de bizim akrabamızdır. Aramıza fitne girinceye kadar bin yıldan fazla bu topraklarda birlikte yaşadık. Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında, basınımızda çıkan “Bebek katili Ermeniler” manşetleri beni çok rahatsız ediyor. Bu suçlama ibaresi daha önce kullanıldığında da irkilmiştim. Bu şekilde suçlanan kişilerle bizzat AKP hükümetleri “açılım” masasına oturdu. Yüz yüze baktı. Maalesef o süreç PKK tarafından istismar edildiği için başarısız oldu. Bir bakıma barış ortamı oluştu. Ama bebek katili söylemi de ortadan kalktı. İnşallah Ermeni ve Azeriler de kısa zamanda barış ortamını tesis eder.

Son söz: Öldür ama hakaret etme.