150 yıl önce sarı taksiler yoktu. Yorulup İstanbul’un Arnavut kaldırımlarında yürüyemeyecek duruma gelenler için “Küfelik oldu” deyimi kullanılırdı.

Zaman ilerledi.

Otomobil geldi.

Metrolar yapıldı.

“Küfelik olma” deyimi unutuldu, ancak öyle devirler oldu ki; enflasyon patladı, işsizlik patladı, bütçe açığı patladı, enflasyon içinde durgunluk patladı, dış para gelmez oldu, borçlular kapıya dayandı, döviz bitti, rezervler eridi, kriz patladı.

Ekonomi küfelik oldu.

Ne zaman ekonomi küfelik olsa “ekonomideki yangını söndürme programı için” yani küfelikten kurtulmak için iktidarda kim varsa o; “bize garantör ol, arkamızda dur da yeni borçlar bulalım” diye dış para babası aramak zorunda kaldı.

Bu kez durum farklı.

Ekonomi küfelik fakat iktidar “yalan, iftira, küfelik değiliz, IMF’lik de değiliz. Dış çeteler ve iç hainler bizi öyle gösteriyor” diyerek ülkeyi küfelik durumuna düşürmüş olmayı kendine yakıştıramıyor.

★★★

Bu yüzden yasak geldi.

Trafiği yasakla.

Araç kazası bitsin.

Evden çıkmayı yasakla.

Korona kökü kazınsın.

Evlenmeyi yasakla.

Boşanmalar sıfırlansın.

“Fakir” kelimesini yasakla.

Fakirlik bitsin.

“Dolar yazmayı” yasakla.

Dolar artışı dursun.

Yasak var, ben de size geçmişte yaşanmış “küfelik durumlarından” bir anı aktarayım. Merkez Bankası eski başkanlarından Yaman Törüner, şöyle yazmıştı: “1979 yılı başlarıydı. Türkiye dış borçları ödeyemez durumdaydı. Merkez Bankası’nda dış borçların ertelenmesini yönetecek bölümün başına yeni getirilmiştim. Türkiye’den alacaklı yüzlerce kişi ve kurumu temsil eden 7 yabancı banka ile toplantı yapılacaktı. Toplantının yapıldığı “Banka Meclisi” odasına girdiğimde odada hiç Türk olmadığını 11 yabancı olduğunu gördüm. Bana 7 yabancının alacaklı bankaları, geri kalan 4 yabancının da “Türkiye’yi temsil ettiğini” söylediler... Maalesef, uluslararası bir anlaşma yapabilecek, hatta anlaşmanın hukuki yönünü bile tartışabilecek uzman kadrolarımız yoktu...”

★★★

Bu anıyı niçin aktardım?

Geçti o günler.

Türkiye’nin “döviz yokluğuna düşmeden” uyarı verecek hem yerli uzmanı yetişmiş hem milli kurumları oluşmuştu. Bu yerli uzmanlar, AKP iktidarından önce vardılar. “Türkiye bir daha küfelik olmasın” diye 20 yıldır işleyen modeli geliştirdiler. AKP iktidarı bu modelin meyvesini devşirerek ve bütün güçleri tek elde toplayıp demokrasiyi topal ederek bugünlere kadar gelebildi.

Ama görüyorsunuz.

Ülke yeniden küfelik.

★★★

Tayyip Erdoğan’ın 20 yıldır izlediği ekonomik politika aslında “Özalcılık” yoluydu. Özalcılık dış borçla kalkınma yoluydu. Turgut Özal, Süleyman Demirel’in yanında yetişmiş, onun DPT Müsteşarı idi. Demirel de Adnan Menderes’in “su işleri müdürü” idi. Menderesin ekonomik modeli ise “Osmanlının son zamanlarında izlediği dış borçla ayakta durma” yoluydu. Bu yol, bu kez Tayyip Erdoğan’ın sürücülüğünde “yine küfelik” oldu.