Güney’de Akdeniz’de zümrüt yeşili ormanlarda yangın 15 gününde henüz sönmemişken Kuzey’de Karadeniz’in cennet kentleri Bartın, Sinop, Kastamonu’yu yine sağanak yağmurla gelen sel vurdu.

Köprüler yıkıldı.

Dereler taştı.

Güneyimiz yanıyor.

Kuzeyimiz boğuluyor.

Yumurta kapıya dayandı.

Ormanlar kesintisiz yanarken; 59 danışman kadrolu Orman Bakanı utanmalıydı. Sel suları şehirleri sürüklerken; 49 danışmanla çalışan Şehircilik Bakanı da kızarmalıydı.

Orman Bakanı utanmadı.

Şehircilik Bakanı da...

“Yapamadık, yönetemedik çünkü bizi bakanlık koltuğuna oturtanın talimat kölesi olmaktan çıkamadık, kusurluyuz” diye koltuklarından ayrılsalardı; o zaman yerkürenin hayati iki bela ile yüz yüze geldiğini ve bu iki küresel belanın Türkiye’yi de ölümüne tehdit ettiğini” kavrar, üzerinde konuşur, tartışır, kalıcı çözümler arardık. Dünya 2 freni de patlamış uçuruma doğru giden bir otobüse döndü ve biz de bu otobüsün içindeyiz.

2 bela!

Kara bulut gibi geldi.

1- Küresel ısınma.

(İklim krizi)

2- Zengine sığınma.

(Mülteci akını)

★★★

Küresel ısınma:

Buzullar rekor hızda eriyor. Bütün bilimsel raporlar; “kaygılıyım... panikteyim...” diyen bilim adamlarının makaleleri ile doldu. Sıcak hava dalgası, kuraklık, orman yangını ve seller yaşanıyor. Daha uzun sürüyor. Yüksek sıcaklık aşırı yağışları, aşırı yağışlar selleri getiriyor. Ormanlar daha sıcak ve daha kuru olduğu için yangınlar da daha yıkıcı. Böyle giderse ormanlar daha sık yanacak; çarpık kentleşme kurbanı şehirler, kasabalar daha çok su altında kalacak. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Bölgesi, iklim değişikliğine karşı en savunmasız alanların başında geliyor.

Toprak nemini yitirdi.

1000 yılın en kötüsü.

Kuraklık:

1000 yılın zirvesinde.

Sıcak gün sayısı.

Ve sıcak gece sayısı.

Birlikte artıyor.

Anadolu tehlikede.

Tarımsal çöküş kapıda.

★★★

Zengine sığınma:

Zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasındaki uçurum çok açıldı. Kapitalist kalkınma modelli zengin ülkelerin sermayeyi kayırmalı düzeni, yüksek karbondioksit salımı ile dünyayı korkunç iklim değişikliğinin kapısına getirdi. 1850 yılından bu yana atmosfere 2 trilyon 400 milyar ton karbondioksit salınımı yapıldı. Yani dünyanın kaldırabileceği karbondioksit kotasının yüzde 86’sı dolduruldu. Yoksul ülkeler daha az sera gazı salmalarına rağmen küresel ısınmadan daha çok etkileniyorlar. Mülteci akını aslında çeşitli bahanelere dayandırılsa da; yoksul ülkeden zengin ülkeye hücumdur. Daha hızlanan bir eğilime girdi.

Talihsiz Türkiye!

ABD’nin oyuncağı yapıldı; Suriye’den sığınmacı akınına uğradı.

Yalnız Türkiye!

ABD’nin oyuncağı oluyor; Afganistan’dan mülteci akınının toplanma merkezi haline getiriliyor.

★★★

Yumurta kapıya dayandı.

Daha iyi Türkiye mümkün.

Yangınlara önlem almış.

Ormanına gözü gibi bakan.

Evlerini sellere kaptırmayan. Tarlaları, bahçeleri kuraklıkla kavrulmayan. Su kaynaklarını iyi yöneten. Yangın uçağı planlamasını eksiksiz yapabilen. Daha iyi şehirleşme ve sele dayanıklı kentleşme planlamasını kusursuz uygulayan. Tarım yapma biçimini yeni dünya iklim şartlarına uyarlamış ve yetiştireceği tarımsal ürün desenini yeniden gözden geçirmiş, Avrupa’nın ve ABD’nin kuklası olmaktan kurtulup “mülteci göçünü” ülke çıkarlarını ve gerçeklerini gözeterek yönetebilen bir Türkiye mümkün.

Dönüşüm.

Değişim.

Günlerine girdik.

Bu ülke 59 danışman kadrolu (içlerinden ikisi suç makinası; birinin 64 diğerinin 47 suç kaydı olan) talimat kölesi bakanların batıracağı babalarının çiftliği değil.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Golf topunu bırak! Deliğin dibine bak!


Demirören Grubu, Devlet Bankası Ziraat’den aldığı 750 milyon dolar krediyi geri ödedi mi? Ne kadarını ödedi? Ne zaman ödedi? Hiç mi ödemedi? Ödemeyecek mi? Milletvekilleri, devlet bankalarından sorumlu bakanlara soruyorlar. Cevap alamıyorlar. Son Bakan Lütfi Elvan’a da sormuşlar, o da “müşteri sırrıdır, açıklayamam” diye cevap vermiş. Önceki Bakan da “şirket sırrıdır, açıklayamam” demişti. Demirören Grubu ise patronlarının elinde golf sopası, topu deliğe vururken çekilmiş fotoğrafını Hürriyet Gazetesi’nde yayınlatarak “golf sahasını banka borcuna karşı teminat olarak verdiklerini” haber diye yazdırmışlardı. Bu golf topu haberiyle asıl önemli nokta unutturuluyor: 750 milyon dolar Demirören’e Hürriyet Gazetesi’ni satın alsın ve iktidar partisi lideri Tayyip Erdoğan’ın istediği çizgide gazetecilik yapsın diye verildi. Devlet Bankası Ziraat’in parası ile Hürriyet iktidar partisi yayın organı yapıldı. Bu açıdan bakınca; “750 milyon dolar ödendi mi?” sorusunun asıl AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a sorulması gerekir. Golf topunu bırak. Deliğin dibine bak!