Kanada’da yaşayan bir arkadaşımla WhatsApp’ta sohbet ediyordum...

“Buradan gördüğüm kadarıyla Türkiye artık demokratik bir ülke olmaktan uzaklaştı” dedi ve ekledi:

“Dünyanın en gözde sanatçılarından Fazıl Say’ı bile bir tweet attı diye hapse mahkûm ettiniz! Hâlâ nasıl demokratız diyebiliyorsunuz?”

“Senin o dediğin mahkûmiyet 9 yıl önceydi” dedim “10 ay hapis cezası verilmiş fakat ertelenmişti. Şimdi mi aklınıza geldi yahu?”

Arkadaşım “Zamanın önemi yok! Böyle şeyler unutulmuyor! Önemli olan zihniyet! Önemli olan düşünce ve fikir özgürlüğüne vurulan kelepçe. Dünya sanat çevrelerinde bu tür antidemokratik olaylar asla unutulmaz!” dedi.

HHH

Türkiye’de alınan demokrasi dışı kararlar, sanatçılara, gazetecilere, öğrencilere yapılan baskılar, düşünce ve fikir özgürlüğüne vurulan darbeler uygar dünyanın gündeminden düşmüyor.

Dünyaca ünlü Fazıl Say’ın mahkûmiyeti bunun tipik bir örneğidir!

Bizimkiler istedikleri kadar kendilerini avutsunlar “Fazıl Say, Allah, cennet ve cehennem gibi kavramların anlamsız, gereksiz olduğu kanaati uyandıracak şekilde dinî değerleri aşağılamak kastıyla tweet attığı için mahkûm edildi” diye dursunlar...

Bu olay nedeniyle dünyada aleyhimize bir hava oluşmuş, yabancı yayın organları uzun süre bizimle dalga geçmişti!

HHH

Olayı bir defa daha tüm ayrıntısıyla hatırladım.

İngiliz BBC radyosu... Amerikan New York Times ve Washington Times gazeteleri... Avrupa basını... Hapsi de “Twitter”da yazdığı bir dörtlük yüzünden Fazıl Say’ın 10 ay hapse mahkûm edilmesi nedeniyle ülkemizi topa tutmuştu...

Bazıları daha da ileri giderek Türkiye’de inanç, ifade ve düşünce özgürlüğünün yerlerde süründüğünden söz ediyordu!

Avrupa Birliği’nde de Fazıl Say olayı aylarca konuşuldu. Hollandalı Ria-Oomen-Ruijten’in Türkiye Raporu görüşülürken, ifade özgürlüğü eleştirildi, Fazıl Say kararı da Türkiye’nin uygarlık siciline “eksi puan” olarak kaydedildi.

HHH

Bütün bunlar Ömer Hayyam yüzünden olmuştu.

Hayyam’ın dincileri eleştiren bir rubaisi yüz yıllar sonra Türkiye’de suçlu bulununca dünya şaşırıp kalmıştı!

Ünlü piyano sanatçımız Fazıl Say, İranlı büyük şair ve filozof Ömer Hayyam’ın taşlamasını nakletti diye hapse mahkûm edilince, Türkiye aleyhinde propaganda yapmak isteyen birçok gazete, bu olaydan yola çıkarak, Türkiye’de çok sayıda gazeteci ve yazarın, fikir ve düşünceleri nedeniyle tutuklanarak zindana atıldığını dile getirmişti.

Bu arada “Olacak şey değil! Ömer Hayyam, ölümünden yüzlerce yıl sonra Türkiye’de Fazıl Say aracılığıyla yargılanarak mahkûm edildi” diye olayı başka açıdan değerlendiren yayınlar da vardı.

Ülkemizde düşünce özgürlüğü üzerinde baskılar olması, sanatçılar ve gazeteciler hakkında davalar açılması, bazılarının hapse mahkûm edilmeleri Batı’yı rahatsız ediyor!

HHH

Ömer Hayyam’ın dizelerinde suç var mıdır?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçmişte bazı davalar için verdiği kararlarda, “İnsanlar inançlı olmayı da ateist (Tanrı tanımaz) olmayı da tercih etmekte özgürdür. İnsanların dinî inançlarına müdahale edilmemelidir” yorumuna yer vermiştir.

Ancak, Türk Ceza Kanunu’nun 116/3 maddesi şöyle diyor:

“Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin toplum barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Peki, Fazıl Say’ın, Ömer Hayyam’dan naklettiği ‘Twitter’daki yazısı toplumsal barışı bozmuş muydu? Bu nedenle ülkede şiddet olayları başlamış, halk galeyana gelmiş miydi?

Bunların hiçbiri olmamıştı ama Fazıl Say 10 ay hapis cezası yemişti.

Cezası ertelenen Fazıl Say hapis yatmamıştı ama Türkiye ifade özgürlüğü konusunda kötü bir not almıştı.

Durup dururken dış dünyadaki itibarımıza bir darbe daha vurmuştuk!

HHH

İktidarın tüm ileri gelenleri fikir özgürlüğü diye atıp tutuyor, Türkiye’de inanç ve düşünce hürriyetinin olduğunu iddia ediyorlar ama...

Bu konuda mahkemelerde binlerce dava var.

Hani, nerede iktidarın bahsettiği bu özgürlük?

Günümüzden 900 YIL önce Büyük Selçuklu İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan şair ve filozof Ömer Hayyam zamanında bile, günümüz Türkiye’sinden daha fazla özgürlük varmış demek ki...

HHH

“Twitter”da davaya konu olan dörtlük, 1048-1131 yılları arasında yaşayan Ömer Hayyam’a aitti. Bu arada dörtlüğün başka bir şaire ait olduğunu iddia edenler de var ama kim yazmış olursa olsun, davranış önemli.

Hayyam döneminde İran, Büyük Selçuklu Devleti’nin sınırları içindeydi.

Türk Selçuklu hükümdarları, İranlı Şair Hayyam’ın rubai tarzında yazdığı eleştirilere hoşgörü ile bakmışlardı...

O dönemde serbestçe yazılan ve söylenen dizelerin 21’inci Yüzyıl Türkiye’sinde suç sayılması, ülkemizin düşünce özgürlüğü alanında geldiği hüzün verici noktayı gösteriyor.

HHH

Tüm dünya gazete ve televizyonlarına paralı ilânlar verilerek Türkiye kötülenmek istense ülkemize bu kadar zarar verilemezdi.

İnsan haklarını çiğnediğimiz gerekçesiyle hakkımızda verilen binlerce mahkûmiyet kararı nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki acı durumumuz da malûm!

Açılan her dava bunların üzerine tuz-biber ekiyor!

Batı ülkeleri, Türkiye’deki sanatçı ve gazeteci mahkûmiyetlerini konuşuyor ve ülkemizin siyasî yapısını eleştirerek düşünce ve fikir özgürlüğü nedeniyle verilen mahkûmiyetleri çağ dışı buluyor!

HHH

Yüzyıllar sonra düşünce ve fikirleri Türkiye’de yargılanan Ömer Hayyam’dan bir başka taşlama da biz nakledelim.

Rubai tarzında yazılan bu dörtlük, 900 yıl önce yaşayan insanlarla, bugünün insanları arasında bir mukayese yapmamızı sağlıyor:

“Bir elde kadeh, bir elde Kur’an,

Haram bir yandan, helâl bir yandan,

Gök kubbenin altındayız her an,

Ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman”

TEBESSÜM

Neden bu düşmanlık?


İstanbullu bir arkadaşı Temel’e dert yanar:

“Yahu, eskiden kadın erkeğin kuluydu. Şimdi eşit arkadaşı oldu. Kadınlara bu eşitliği Atatürk sağladı. Fena mı yaptı yani?”

“Çok iyi yaptı tabii...”

“Peki, başlarına bez ya da peştamal gibi bir şeyler saran bir kısım kadın Atatürk’e neden kızıyor, niçin ona hakaret ediyorlar? Nedendir bu düşmanlık?”

Temel şöyle yanıt verir:

“Uy uşağum... Aklı olmayana akıl satamazsın ki! Bizim orada bu gibilere ‘Ne mutlu onlara ki, cehaleti çoktir, akılları yoktir!’ deriz.”

GÜNÜN SÖZÜ

Yorgun ülke yoktur, yorgun yönetici ve siyasetçi vardır!