Tam bu geceydi.

2004 yılıydı.

25 Aralık, 26 Aralık’a dönüyordu.



Hint Okyanusu’nda Endonezya açıklarında 9.1 büyüklüğünde deprem oldu, fayın yırtılması sekiz dakikadan fazla sürdü, o kadar uzundu.

Ama, merkez üssü karadan çoook uzakta olduğu için sarsıntıyla yıkım olmadı, binalar ayaktaydı, herkes “atlattık” diye düşünüyordu.

Depremden 10 dakika kadar sonra okyanustan ürkütücü bir uğultu duyulmaya başladı, deniz 500 metre çekildi, sarsıntıdan canını kurtaranlar sahile akın etmişti, bu tuhaf olayı merakla izliyorlardı.

25 dakika sonra ilk dalga vurdu!

Hüüpp diye 500 metre geri çekilen okyanus, saatte 800 kilometre hızla dönmüştü, tsunaminin ilk dalgası 10 metre yüksekliğindeydi.

Adeta yumruğunu patlatacak boksör gibi gerilmiş, vurmuştu.

Bu daha hiç bir şeydi...

25’er dakika aralıklarla peşpeşe vurmaya devam etti, kıyı şeridindeki taban yapısına göre, bazı bölgelerde 30 metre, bazı bölgelerde 50 metre yüksekliğindeydi.

Kıyıdan beş kilometre içeriye kadar girdi, sildi süpürdü.

283 bin insan hayatını kaybetti.

Bir milyondan fazla ev yokoldu.

Altyapı, ulaşım, iletişim yokoldu.

Hayvanlar, bitki örtüsü, ekosistem yokoldu.



“Depremi atlattık” zannetmişlerdi.

“Geçti gitti, kurtulduk” diye düşünüyorlardı.



2011 yılıydı.

Bu defa Pasifik Okyanusu’nda Japonya açıklarında 9 büyüklüğünde deprem oldu, fayın yırtılması altı dakika sürdü, o kadar uzundu.

Japon inşaat teknolojisi dayandı, binalar ayakta kaldı.

Japon halkı bilinçliydi... Okyanustan duyulan ürkütücü uğultunun ne anlama geldiğini, henüz kurtulmadıklarını biliyorlardı.

Ama, sarsıntının şiddetinden de anlamışlardı, merkez üssü çok yakındı, kaçabilecek vakitleri olmadığını biliyorlardı.

Deniz çekildi çekildi çekildi.

Saatte 500 kilometre hızla, beş metre yüksekliğinde geri döndü.

Bu daha hiç bir şeydi...

10’ar dakika aralıklarla peşpeşe vurmaya devam etti, bazı bölgelerde altı metre, bazı bölgelerde 23 metre yüksekliğindeydi.

Kıyıdan üç kilometre içeriye kadar girdi, haritadan sildi.

15 bin 900 insan hayatını kaybetti.

2 bin 500’den fazla insan hâlâ bulunamadı.

230 bin ev yokoldu.

Altyapı, karayolu, demiryolu yokoldu, beş milyon ev elektriksiz, iki milyon ev susuz kaldı, 300 milyar dolar zarara yolaçtı.



E, bakıyoruz...



“Merkez”deki fay kırıldı.

18 seviyesindeki dolar çekildi çekildi çekildi, 12’ye geri çekildi.

Sayın ahalimiz “atlattık” diye düşünüyor. " Ekonomi kurtuldu" diye düşünüyor.



Ekonomi profesörlerinin dilinde tüy bitti, hâlâ anlamıyorlar...

Belki son çare, deprem profesörlerinin anlatmasında fayda var.



Çünkü insaniyet namına, halay çekenleri uyarmak lazım...

Kıyıdan uzaklaşın kardeşim!