Tarih 21 Nisan 2021. Mavi Vatan kavramının isim babası emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’le yaptığım röportajdan bir bölümü sizinle paylaşacağım:

“18 Nisan’da, TRT Haber Kanal Koordinatörü Yahya Bostan, ‘Mavi Vatan’ belgeselini sosyal medya hesabından duyurdu. Bostan yaptığı paylaşımda belgeselin tanıtım videosunu ‘Ses getirecek bir belgesel... MAVİ VATAN.. Yakında... TRT Haber’ ifadeleriyle paylaştı. TRT’nin ‘Mavi Vatan’ belgeselinde görüşülen ilk isimlerden birisi de Cem Gürdeniz idi. Kendisi ile İstanbul Boğazında Mart ayı içinde 4 saate yakın çekim yapıldığını öğrendim. Gürdeniz, bana ‘Bakalım benimle yaptıkları röportajı yayınlayacaklar mı?’ dedi. Belgeselin Amiral Cem Gürdeniz’in ‘Mavi Uygarlık: Türkiye Denizcileşmelidir’ (Kırmızkedi Yayınevi -2015) kitabından yararlanılarak hazırlandığı da kulis bilgileri arasında.”

28 Nisan’da TRT’de yayınlanan belgeselde Cem Gürdeniz’le yapılan 4 saatlik çekimin kullanılmadığı ortaya çıkmıştı ve ben de o gün bir sosyal medya paylaşımı yapmıştım: “TRT, Mavi Vatan belgeselinde Amiral Cem Gürdeniz röportajını kullanmadı... Mavi Vatan’ın isim babası belgeselinde yok. Devrim önce evlatlarını yer!”

Şimdi gelinen noktada AKP iktidarının, CHP’li Namık Tan’ın “Mavi Vatan masalı” cümlesi üzerinden (ki haklı eleştiriler) yaptığı eleştirileri görünce aklıma bu geldi. Acaba; TRT yönetimine kim baskı yaptı da ‘Mavi Vatan’ın isim babası Cem Gürdeniz’in söyleşisi sansüre uğradı? Sonra geriye döndüm ve Gürdeniz Paşa’nın üç yıl önce yaptığı tespitlere baktım.

“Montrö üzerinden hedef alınan Mavi Vatan”

Önce kısa bir bilgi:

Tümamiral Cem Gürdeniz... 12 Şubat 2011’de Fetullahçı Terör Örgütü’nün Balyoz kumpasıyla tutuklandı ve 3.5 yıl hapis yattı! Cezaevinden çıktı ve örgütle mücadeleden vazgeçmedi, isim babası olduğu Mavi Vatan kavramının teorisini yazdı! 10 yıl sonra, 5 Nisan 2021’de bu kez de Montrö ve sarıklı amiral konusunda 104 amiralin basın açıklamasında imzası olduğu için gözaltına alındı. Sekizinci günün sonunda adli kontrolle serbest bırakılan 14 amiralden biri oldu

Gürdeniz’e, “10 yıl sonra yine hedeftesiniz. Ne hissediyorsunuz?” sorusunu yönelttim:

“Dikkatimi çeken en önemli husus şu: 10 yıl önce, ABD’de, Obama iktidarı döneminde, Ergenekon ve Balyoz süreçlerine ismim eklenmiş ve 30 Ağustos 2012’de tümamiral rütbesinde tasfiye edilmiştim. En büyük suçum, Türkiye’nin deniz jeopolitik çıkarlarını koruyan başta Mavi Vatan olmak üzere Karadeniz ve Akdeniz’de pek çok stratejik hamlenin fikir ve isim babası olmamdı. O dönemde hegemonya, FETÖ ile içerideki işbirlikçileri sayesinde beni ve pek çok kıymetli silah arkadaşımı 3.5 yıl Hasdal-Silivri’de tuttu. Ailelerimizle beraber büyük bedeller ödedik. Ama yılmadım. Bugüne kadar Mavi Vatan ve deniz jeopolitiği üzerine 7 kitap, 500 makale, 400’e yakın konferans ve söyleşi yaptım. Devlete ve halka Mavi Vatan’ı öğrettiğimi inanıyorum. Artık Türkiye kaçınılmaz ve geri dönülmez bir şekilde 21’inci yüzyıl jeopolitiğinde Mavi Vatan’ı ve denizi en üste yerleştirmek mecburiyetindedir. Bu bir seçenek değil kaderdir.”

10 yıl sonra yani bugün ne oldu? Cem Gürdeniz net konuştu: “Bu kez Biden hükümeti devreye girdikten kısa bir süre sonra Türkiye’ye büyük baskı uygulandığını ve bu baskı alanlarının başında da başta Doğu Akdeniz, Ege olmak üzere Mavi Vatan’ın olduğunu görüyorum. Bu çerçevede, basit bir emekli amiraller açıklamasından büyük fırtınalar kopartıldı. Neredeyse 10 yıl önceki FETÖ dönemini hatırlatacak şekilde bir linç kampanyasıyla Montrö tartışması üzerinden aslında Mavi Vatan’ın hedef alındığını gördüm.” 

Mavi Vatan’ın isim babası Gürdeniz’e “Bileğinize kelepçe takılıyor. Bugün burada, benim yerimde bir Yunan gazeteci olsaydı hangi manşeti atardı?” sorusunu yönelttim: “Gözaltına alındığım gün manşeti attılar zaten! Yunan medyasının manşetleri şöyleydi: Mavi Vatan battı, Amiral battı. Küçük düşürücü ifadelerle, benim amiral üniformalı resmimin yanına, hapiste düşünen adam grafiği koydular ve mutluluklarını dile getirdiler. Aynı mutluluğu FETÖ sitelerinde aynı heyecanla tekrarlandığını gördüm. Demek ki doğru bir iş yapmışım. Bunun bedeli, 10 yıl önce Balyoz bugün de bir imza! Demek ki Mustafa Kemal’in amirali olduğumu ispat etmişim. Yunanistan benim tutsaklığımdan mutlu oluyorsa doğru taraftayım.”

Cem Gürdeniz’e hakkını vermek

Mavi Vatan’ın isim babası Cem Gürdeniz, 21’inci yüzyılın okyanuslar ve denizler yüzyılı olduğu vurgusu yaptı ve ekledi: “Aynı zamanda Asya yüzyılıdır. Türkiye’nin her ikisiyle ara kesiti, muhteşem bir yarımada coğrafyasıyla, 3 kıtayı birleştiren konumu. Türk jeopolitiği, 21’inci yüzyılda 3 ana faktörden etkilenecek. Birincisi kenar kuşak, ikincisi enerji, üçüncüsü de İsrail’in güvenliği jeopolitiğidir. Mavi Vatan, bu üç ana etkileşim ekseninde ortak payda. Onun da üç unsuru var. Birincisi, Montrö Sözleşmesi’yle hayat bulan Karadeniz jeopolitiği... İkincisi ilan edilmiş veya edilmemiş deniz yetki alanları, üçüncüsü de KKTC’deki sonsuza dek devam etmesi gereken jeopolotik varlığımız.”

Balyoz kumpasında 3.5 yıl hapis yatmış Cem Gürdeniz, Türkiye’nin, 21’inci yüzyılda karşı karşıya kalabileceği en tehlikeli üç jeopolitik durumu da anlattı:

“Güneyimizde denize çıkışı olan kukla bir Kürt devletinin kurulması... KKTC’nin varlığının sonlandırılması... Deniz yetki alanlarımızda Seville Haritası’na rıza göstermemiz. (NOT: Haritanın iddiasına göre Meis Adası’ndan başlayan Yunan kıta sahanlığı, güneye doğru Akdeniz’in ortasına kadar iniyor ve Türkiye’ye Antalya Körfezi dışında Akdeniz’e bir çıkış noktası bırakmıyor.) Ve en önemlisi: Karadeniz’de en büyük denge unsuru olan, bir nevi deniz güvenlik rejimi tesis eden Montrö’nün ortadan kalkması. Türk halkı, devletiyle birlikte 21’inci yüzyılda mutlaka denizci olmalıdır. Çünkü denizci devletin, halkı daha zengin daha uygar daha laik daha demokratik ve daha mutludur.” 

SONUÇ: Bugün iktidarın “Mavi Vatan” konusunda gösterdiği hassasiyet, Cem Gürdeniz’in ne kadar haklı olduğunu da göstermiyor mu? Bu konuda CHP’nin de şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor!